Çorapla yürüme yalan ama uyduran haksız mı?

Güncelleme Tarihi:

Çorapla yürüme yalan ama uyduran haksız mı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2001 00:00

EĞER Bülent Ecevit fiziki yetersizliğinin ülkeye zarar vermeye başladığını görüp çekilseydi, ‘‘Ayakkabılarını giymeyi unutup Başbakanlık koridorlarında çorapla yürüdü’’ gibi yalanlarla onur kırıcı ve çirkin söylentilere muhatap olmazdı.Saygınlığı da halkının gözünde ve gönlünde bu kadar dibe vurmazdı.Ben daha önce yazdığım birçok yazıda, ‘‘Ecevit eğer çekilmezse üzücü ve onur kırıcı tepkilerle karşılaşır. Ülkeye bu kadar hizmet etmiş bir politikacı görevini bırakmasını bilmeli’’ demiştim.İnanın o yazıları yazarken büyük üzüntü duymuştum.Çünkü ben gazeteci olarak halkın gönlünden kopup gelen Karaoğlan fırtınasını ve coşkusunu yaşamış bir insanım.O Karaoğlan'ın bu durumlara düşmesine gönlüm razı olmuyor.Ecevit gibi bir bilgeye bunu anlatmaya çalıştım, ama bir yararı olmadı.Sonuç işte bugünkü çirkin ve uydurma senaryolara kadar gelip dayandı.Birçok bakanla konuştum. Hiçbiri ‘‘Çorapla yürüme’’ gibi bir olaya tanık olmadıklarını söylediler.Tanık olmanın ötesinde böyle bir olayı duymadıklarını da söylediler.Ama birileri yakıştırıyor ve bu tip çirkin söylentiler gerçekmiş gibi fısıltı gazetesiyle kulaktan kulağa yayılarak ülkenin en uç noktalarına kadar ulaşıyor.Ve ne acıdır ki ülkesine, halkına solu sevdiren, Kıbrıs harekátının cesur başbakanı, Apo'yu kulağından tutup Türkiye'ye getiren adam bugün alay konusu oluyor.Düşündürücü ve üzücü olan budur.* * *Eğer Ecevit direnmeye devam ederse, bu üzücü senaryolar daha da çoğalacak.Başta Rahşan Ecevit olmak üzere tüm yakınlarına, onu sevenlere düşen çok önemli bir görev var.Kendisini çekilmeye ikna etsinler. Ecevit bilge adamdır. Eninde sonunda gerçekleri kabul eder.Ülkesinin yararı söz konusu olduğu zaman bu özveriyi göstermesi gerektiğini bilir.Bu ülkenin, içinde bulunduğu böyle zor bir durumda kendisini yönetmesi gereken bir insanı taşıyacak gücü de yok lüksü de...Olmadı Erdal BeyŞUNUN için olmadı: Bu olayın anahtarı, İnönüler'in oturdukları yalı ile Bebek'teki daireyi vakfın üzerine geçirdikleri tarihti. Erdal Bey açıklamasında bu tarihi es geçiyor. Resmi belgeler ise hem yalının, hem de dairenin vakfa kredi alındıktan 11 ay 20 gün sonra devredildiğini gösteriyor.Bu durumda üzülerek belirtmek zorundayım ki, İnönüler yalıyı ve dairelerini hacizlerden kurtarmak için vakfa devretmiş oluyorlar. İkincisi, Erdal Bey Bebek'teki vakfa ait dairenin aylık 2500 dolar olan kirasının neden kişisel hesabına yatırıldığına bir açıklık getirmiyor. Ancak bu paranın vakfın toplantıları ve yalının bakımı için kullanıldığını söylüyor. Bilinen bir etkinliği ve çalışması olmayan vakfın giderleri ile yalının bakımı için aylık 2500 dolar gibi bir paranın harcanması biraz mantıkları zorluyor.Açıklamanın son bölümünde Erdal Bey kendisiyle ilgili gerçekleri ‘‘basit gerçekler’’ olarak kabul ediyor ve gazetelerin bunları saptırdığını iddia ediyor.Bunu ülkedeki çürümüşlüğün göstergesi olarak kabul ediyor. Kendisinin bir kurtarıcı gibi parti kurma girişimine de gerekçe olarak bu çürümüşlüğü gösteriyor.Üzgünüm ama şu soruyu sormak zorundayım: İnönüler'in vakıf olayı da ülkedeki bu çürümüşlüğün bir parçası değil mi?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!