Çömlek patladı

Güncelleme Tarihi:

Çömlek patladı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2001 00:00

ÇÖMLEK patlatmak, oyunda kaybedenin cıllamasıdır. Çömlek patlayınca, kayıplarla kazançlar harman edilir. Fişler yeniden dağıtılır ve oyunu sıfırdan tekrar başlatmak üzere pazarlık başlar. Çömlek patlatan, genellikle kendisine haksızlık edildiği, oyuna hile karıştığı veya kısmetinin kapandığını ileri sürerek, verdiği sözleri yerine getiremeyeceğini ilan eder.Arjantin, tam tabiriyle çömlek patlattı. Buna moratoryum deniyor. İşbaşına gelen geçici başkan, ilk olarak 132 milyar dolarlık dış borçlarını (üçte ikisi yabancı, üçte biri yerli yatırımcıların cüzdanında) ödeyemeyeceğini beyan etti. Şimdi alacaklılarıyla yeni bir geri ödeme planı müzakere edecek. Arjantin ve benzeri ülkelerin (sözüm meclisten içeri) dış borçlarını tamamen geri ödemesi mümkün değildir. Anapara geri ödeme planı sunmanın amacı, borcu borçla ödemek, diğer bir deyişle borcu yüzdürmektir. Moratoryum ilan eden ülke için asıl önemli olan, dış borç faiz yükünün düşürülmesidir. Dananın kuyruğu burada kopmaktadır. Arjantin'in dış borç faizleri, geçtiğimiz yıllarda 10 milyar dolara gelmişti. Arjantin'in ihracatı ithalatını karşılamakla birlikte, faiz ödemeleri yüzünden ‘‘cari işlem’’ açığı veriyordu. Üstelik, çömlek patlatmadan yeni borç bulsa (ki çok zor) yıllık dış borç faiz giderleri (risk primi arttığı için) 15 milyar doları geçecekti. Bunu Arjantin ekonomisinin kaldırması mümkün değildir. Moratoryum sonucunda, dış borç faiz ödemelerini yıllık 5 milyar doların altına çekmeye çalışacaklar. Pek tabii, bu işler kolay olmayacak. Arjantin halkı, kim işbaşına gelirse gelsin, hangi ekonomik politika kullanılırsa kullanılsın, fakirleşecektir.* * *Son bir iki aydır, Batı basınında Arjantin'le ilgili pek çok makale çıktı. Ağır sıklet iktisatçılardan popüler yorumculara kadar hemen eli kalem tutan herkes bir şeyler yazdı. Bugünlerde Türk basınında da Arjantin ekonomisiyle ilgili çok yazı okuyacağız. Her yazar, kendi meşrebine uyan bir tarafı öne çıkartıp, Arjantin üzerinden birilerine mesaj verecek. Beni şu aralık, en rahatsız eden şey, Arjantin'deki sokak hareketlerinin ele alınış tarzı. ‘‘Sosyal patlama’’ deyimi zaten bir yıldır Türkiye'nin gündemindeydi. Belli yazarlarımız ısrarla, Arjantin'deki halk hareketi benzerlerinin Türkiye'de olup olmayacağını tartışıyor. Ne derdik eskiden, ‘‘Olmaz olmaz deme, çünkü olmaz, olmaz’’. Pek tabii bu konu da tartışılmalı. Ama bu hareketleri ‘‘işte halkın tepkisi’’ diye övmek, hele hele ‘‘hükümeti ikaz ediyorum, gerekli tedbirleri şimdiden almazsa, Türkiye'de de dükkánlar yağmalanır’’ diye konuşmak, bunları istediğini deklare etmekle eşanlamlıdır. Dükkán yağmalamak, bina taşlamak, cam kırmak, araba ateşe vermek, polisle çatışmak hangi amaca hizmet edecektir? Eğer sosyal patlama istemenin siyasi bir amacı varsa, eyvallah. Mesela, sosyal patlama özlemi çekenler, bunun ardından komünistlerin, Taliban benzeri bir dincilerin veya asker destekli ‘‘teknokratların’’ işbaşına geleceğini bekliyorlarsa ve böyle bir değişimi istiyorlarsa, onların tutarlı davrandığını kabul ederim. Ama bu değişikliğin, Türkiye'nin meselelerinin çözümüne katkısı olmayacağını da ifade ederim. Yok, sosyal patlama olursa Meclis, erken seçim kararı almak zorunda kalır, bu ‘‘kaka’’ hükümet gider, yerine ‘‘cici’’ bir hükümet gelir diye düşünüyorlarsa, onlara ateşle oynuyorsunuz derim.SON SÖZ: İktisat, maksada uygun davranmaktır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!