Çiçek: Yargının önünü açmamız lazım

Güncelleme Tarihi:

Çiçek: Yargının önünü açmamız lazım
Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 2004 00:00

Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada bir hukuk devletinde yolsuzlukla mücadelede en önemli görevin yargıya düştüğüne işaret ederek, "Yargının yolsuzlukla mücadelede başarılı olmasını arzu ediyorsak, Anayasa'daki ve yasalardaki ayrıcalıkların kesinlikle kalkması lazım" dedi.Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.Bir gazetecinin, TBMM'de bekleyen dokunulmazlık dosyaları konusundaki düşüncelerini sorması üzerine Çiçek, “Yolsuzluklar konusuyla ilgili olarak Türkiye'de çok konuşuldu, konuşuyoruz. Köklü düzenlemeler yapılmadığı sürece de bunları konuşacağız” dedi. Türkiye'de yolsuzluklar konusunun “bir mevsimlik konu” olmadığını belirten Çiçek, şöyle konuştu: “Yani güz gelince ortadan kalkacak, baharla beraber tekrar gündeme gelecek konu değil. Bu konuda daha yapmamız gereken çok iş var, atmamız gereken çok adım var. Yasal, anayasal düzenleme gerekiyor. Toplum olarak da bu konuda gerçekten yolsuzlukla mücadele istiyor muyuz yoksa istiyor gibi mi gözüküyoruz. Bu konuda da teker teker hepimizin kendi vicdanında bir değerlendirme yapması gerekiyor.” Bugün adli yılın başladığını anımsatan Çiçek, adli yıl başlarken Türkiye'de herkes bu neviden işlerle mücadelede her şeyi yargıdan beklediğini söyledi. Bir hukuk devletin yolsuzlukla mücadelede en önemli görevin yargıya düştüğünü belirten Çiçek, şöyle devam etti: “Ama yargının işini kolaylaştırmamız lazım. Yargının önünü açmamız lazım. Nitekim bugün yapılan konuşmalarda da bu çok açık olarak ifade edilmiştir. Yargının delile ulaşmada, karar vermede önündeki engellerin ortadan kaldırılması lazım. Maalesef bu noktada bir çok engeller var. Özellikle hazırlık soruşturmalarını yürüten savcılarımız bu soruşturmaları yürütürken bir çok ayrıcalıklarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Ayrıcalıklar söz konusu olduğunda o zaman soruşturmayı yapan makam da değişmekte, usul de değişmekte, sonuçta karar veren kurumlar da değişmektedir. Bütün bunlar toplum tarafından yeterince bilinmediği için fatura sonuçta yargıya çıkmaktadır. Bir taraftan yargının hukukunu korumak diğer taraftan bu çarpıklığı ortaya koymak da benim görevim. Bu çerçevede ifade ediyorum ki bu ayrıcalıklar olduğu sürece Anayasa ve yasalardan kaynaklanan yolsuzlukla mücadelede zorlandığımızı ifade etmek istiyorum.” “TÜRKİYE BİR AYRICALIKLAR DEMOKRASİSİDİR”Ayrıcalıklar ilgili örnek veren Çiçek, VİP listesinde kişilerin bir suçla ilişkisi söz konusu olduğunda, bunların önemli bir kısmını Cumhuriyet savcılarının soruşturamadığını söyledi. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üç-beş parçalı bir yolsuzluk soruşturmasında adli yargı bunlardan ancak 1 ya da 2 karesindeki soruşturmayı yapabilmekte ondan sonra öbür kesimlerle ilgili olarak soruşturmayı yapan da kararı verecek olan da soruşturma usulleri değişmektedir. Ama sonuçta vatandaş yargıya intikal ettiğinde, bu konularda istenilen netice hasıl olmadığında ya da kendi vicdanında tatmin edecek bir kararı yargıdan alamadığı zaman, yargıyı töhmet altında bırakmaktadır ki bunu asla benim kabul etmem mümkün değildir. Onun için bir adli yılın başlangıç gününde şunu ifade ediyoruz. Yargıyı haksız yere suçlamaktan, onun bu işlerle mücadelede başarılı olmasını arzu ediyorsak, Anayasa'daki ve yasalardaki bu ayrıcalıkların kesinlikle kalkması lazım. Türkiye bir ayrıcalıklar demokrasisidir. Bunun da standardı, AB ülkelerinde bu ayrıcalıklar nereye kadarsa Türkiye'de de o kadar olmalıdır. Madem bir çok noktada AB diyoruz, bu ayrıcalıkları belli bir sınıra çekmiş olmamız gerekir. Yasaları ve anayasalar açısından baktığımızda kantarın topuzu kaçmıştır.” “SORUŞTURMALAR TEK ELDEN YÜRÜTÜLMELİ”Çiçek, yolsuzlukla mücadelede karşılaşılan bir başka sıkıntı daha bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bu ayrıcalıklar ve soruşturma birliği söz konusu olmadığı için ortada bir suç var, onu soruşturan birden fazla makam var. O fotoğrafın tümüyle ortaya çıkması için soruşturmanın mümkünse tek elde yürütülmesi lazım. Soruşturma başka makamlarca yürütüldüğünde zaman zaman himaye diye algılayabileceğimiz, değerlendirebileceğimiz bir kısım hususlara şahit olmaktayız. Bunun da başında bu soruşturma dosyalarının belli bir süre sağda solda bekletilip güneş batarken yargının kapısına getirilip bırakılmasıdır. Zamanaşımı kavramını vatandaşımız yeteri kadar bilmeyebilir, bunun hukuki sonuçlarını herkes bilemeyebilir. Belli suçlar belli zaman içinde sonuçlandırılmadığı zaman artık sonunda bu suçun işlendiğine muttali olsanız bile bir daha geriye dönüp o soruşturmayı yapamıyorsunuz. Biliyoruz ki bazı soruşturmalarda, bazı davalarda zamanaşımının bitmesine bir ay kala, iki ay kala dosyalar yargıya getirilmekte, çuvallar dolusu evrak savcının önüne getiriliyor. Roman değil, bu kadar dosyayı bir savcının bir ayda iki ayda okuması... Sonra o sanıkları bulacak, delilleri değerlendirecek, varsa bilirkişiye gönderecek, sonuçta dava açılacak ve bundan netice çıkacak. Bundan sonra herkes her kurum bu neviden işlerde gerekli hassasiyeti göstersin. Kimse kendi kabahatini, kendi sorumluluğunu, 'Biz elimizdeki her türlü bilgiyi, belgeyi yargıya verdik, bundan sonra yargının işidir' deyip kimse yargı mensuplarına ciro etmemesi lazım. Burada çok büyük bir haksızlıkla karşı karşıyayız.” Çiçek, 1 Ekim'de yeni yasama döneminin başlayacağını belirterek, ”Anayasal değişiklikler de dahil olmak üzere ümit ederiz ki uzlaşma komisyonuna üyeler verilir, bu Anayasa'dan başlamak üzere tüm ayrıcalıkları belli bir noktaya getirme imkanımız olur. ümit ederim, bu dönem buna bir cevap buluruz.” "TERÖRE KARŞI TAVRIMIZ BELLİDİR"Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, “Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir maksatla, ne için yapılırsa yapılsın terör olaylarına karşı sempatiyle bakmadık, ona arka çıkan bir tavır içinde kesinlikle olmadık. Bu konudaki kanaatimiz, tavrımız bellidir” dedi.Çiçek, “Devlet olarak bizim teröre bakışımızda bir şaşılık, himaye, tolerans gösterme durumu söz konusu değil” diye konuştu.Kuzey Osetya'daki terör olayının Bakanlar Kurulu gündemine gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine Çiçek, konunun, özel olarak gündeme gelmediğini söyledi.Dünyada, terör konusunda kararı, kanaati net olan bir tek ülke gösterilmesi gerekirse bu ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Çiçek, Türkiye'nin, terörden çok çektiğini, terörün her türlüsünü yaşadığını ve yaşamakta olduğunu belirtti. Çiçek, “Bundan dolayı biz, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir maksatla, ne için yapılırsa yapılsın terör olaylarına karşı sempatiyle bakmadık, ona arka çıkan bir tavır içinde kesinlikle olmadık. Bu konudaki kanaatimiz, tavrımız bellidir” diye konuştu.Çiçek, kendi açılarından bunun özel gündem maddesi olarak konuşulması için özel nedenin bulunmadığını dile getirerek, “Çünkü bizim bu noktadaki kararımız, kanaatimiz hem bizim, hem bizden önceki hükümetlerin nettir. Devlet olarak bizim teröre bakışımızda bir şaşılık, himaye, tolerans gösterme durumu söz konusu değil” dedi.“YARGININ SAĞLIKLI BİR SONUCA VARABİLMESİ...”Hızlandırılmış tren kazasında, heyetin, raporunu tamamlandığı hatırlatılarak, bu konuda gerekenin yapılıp yapılmayacağına ilişkin soruya karşılık Çiçek, bunun, yargıya intikal etmiş bir rapor olduğunu vurguladı. Bunun gereğini, öncelikle Cumhuriyet savcılarının iddianameyi hazırlarken değerlendireceğini kaydeden Çiçek, şöyle konuştu:“Sonra yargılama safhasına gelindiğinde, taraflar bu raporlar ilgili başkaca deliller, itirazlar olabilir. Bunun dışında dosyaya girmesi gereken deliller olabilir... İşin ceza hukuku açısından takdirini Cumhuriyet savcılığı ve mahkemeler yapacaktır. İdari yönden ise geçtiğimiz Bakanlar Kurulu toplantısında da açıkladım; yargının sağlıklı bir sonuca varabilmesi için hükümet olarak bize düşen neyse yaptık, yapmaya da devam ederiz. Kimse bu noktada tereddüde kapılmasın.”Çiçek, Uzlaşma Komisyonu'nun neden hayata geçirilemediğinin sorularak, “AK Parti yeterli çoğunluğa sahip. Anayasa değişikliğinde engel mi var?” sorusu üzerine, Anayasa'nın temel yasa olduğuna dikkati çekti.Anayasa değişikliklerinin, sadece ve tek başına Meclis'teki bir sayı meselesi olmadığını, mutlaka uzlaşma ve birlikte ele alınmasının şart olduğunu kaydeden Çiçek, bir anayasa değişikliği yapıldığında arkada tortu, tartışma bırakmadan, ülkenin uzun vadeli geleceğini de görerek düzenlemelerin yapılması gerektiğini anlattı.Çiçek, hep bunun arayışı içinde olduklarını ifade ederek, sadece Anayasa konusunda değil, çıkardıkları toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren birkaç maddelik yasa tasarılarında bile uzlaşmayı aradıklarını vurguladı. Uzlaşma Komisyonu'nun, bir süreden beri TBMM'nin kurumsallaştırdığı güzel bir gelenek olduğunu belirten Çiçek, “Tek başına iktidar çoğunluğum var, ben Anayasa'yı değiştiriyorum demek yerine, Uzlaşma Komisyonu eşit üyelerden, ittifakla karar veren bir komisyon” dedi.“BİZİM AKLIMIZA GELMEYEN TEDBİR VARSA...”Irak'ta Türk şoförlerine yönelik saldırıların sürdüğünün belirtilerek, konunun Bakanlar Kurulu'nda görüşülüp görüşülmediğine ilişkin soruyu yanıtlarken de Çiçek, Irak'ın, dış politika bağlamında her zaman üzerinde durdukları bir konu olduğunu söyledi. Konu, Bakanlar Kurulu'nda görüşülmüyor diye Türkiye tarafından takip edilmediği anlamına gelmediğini kaydeden Çiçek, Irak'ın, Dışişleri Bakanlığı ve başka devlet birimlerinin, en çok çaba harcadığı, üzerinde durduğu, dikkat kesildiği konuların başında geldiğini ifade etti.Sadece Irak'a nakliye yapan veya çalışmaya giden Türk vatandaşları açısından değil, başka konular açısından da yakından takip ettiklerini vurgulayan Çiçek, Irak'ta bir otorite boşluğunun bulunduğunu ve herşeyin kontrol edilemediğinin aşikar olduğunu kaydetti. Çiçek, kendi imkanları içerisinde alınması gereken tedbirler neyse aldıklarını, almaya devam edeceklerini dile getirerek, şöyle konuştu:“Bizim aklımıza gelmeyen, başkalarının söyleyeceği tedbir varsa onu da dinlemeye hazırız. Bazı partilerimizin hükümet birşey yapmıyor diye beyanları oluyor. Biz neler yapılabilecekse, o şartlar altında alınabilecek ne tedbir varsa, samimiyetle aldık, almaya devam ediyoruz. Akıl akıldan üstündür, bizim bilmediğimiz tedbirler varsa, söylerlerse o tedbirleri söylerlerse onları da almaya gayret ederiz.”“ÜZERİNE DÜŞEN ROLÜ GEREĞİ GİBİ YERİNE GETİRDİ”Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AB'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Gunter Verheugen ile görüşmesini Bakanlar Kurulu üyelerine aktarıp aktarmadığına yönelik bir soruya karşılık Çiçek, siyasi kriterlerin fazlasıyla yerine getirildiği kanaatinde olduklarını söyledi. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize 17 Aralık'ta bir müzakere tarihinin verilmesi gerekmektedir. Şüphesiz, herşeyin tamam olduğu anlamında söylemedik biz. Uygulamadan kaynaklanan noksanlıklarımızın olduğunu, bunun sadece bizde değil, senelerdir AB üyesi ülkelerde de zaman zaman bir kısım aksaklıklar, eksiklikler olduğunu görüyoruz. Müzakere tarihinin verilmesi ertesi gün hemen girileceği anlamına gelmiyor, belli bir süreç geçilecek, o eksiklikler, aksaklıkların da o süre içerisinde giderilmesi mümkündür. Ama bizim kanaatimiz, izlenimimiz, bize tarih verilmesi için Türkiye'nin üzerine düşen rolü, gereği gibi yerine getirdiğidir.”KOBİ'LERAdalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, şu an Türkiye'de KOSGEB'le irtibatlı KOBİ'lerin sayısının geçtiğimiz 1.5 yıllık süre zarfında 4 binden 40 bine yükseldiğini belirterek, “KOSGEB kanalıyla KOBİ'lere sağlanan destek de 20 milyondan 117 milyon dolara çıkmıştır. KOBİ'lere verilen destek 8 çeşit destekten 38'e çıkarılmıştır. Bu destekler her geçen gün artırılacaktır” dedi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Kurul'da KOSGEB çalışmaları hakkında kapsamlı bir takdim yapıldığını ifade ederek, KOBİ'ler bütün ülkeler ve özellikle Türkiye'de ekonomik kalkınmanın, istihdamın ve sosyal ilerlemenin en önemli aracı olduğunu vurguladı. Cemil Çiçek, şöyle devam etti: “Özellikle son yıllarda Türkiye'nin ihracatında da çok önemli ölçüde payı vardır. Eğer Türkiye'de istihdam sorununa çözüm bulunacaksa, üretim ve ihracat artırılacaksa, KOBİ'lerin desteklenmesi lazım. KOBİ'leri desteklemek üzere kurulan kuruluş KOSGEB'tir.Şu an Türkiye'de KOSGEB'le irtibatlı KOBİ'lerin sayısı geçtiğimiz 1.5 yıllık süre zarfından 4 binden 40 bine yükselmiştir. KOSGEB kanalıyla KOBİ'lere sağlanan destek de 20 milyondan, 117 milyon dolara çıkmıştır. Bu ayrıca KOSGEB çalışmaları çerçevesinde KOBİ'lerin desteklemesi için düşük faizli kredi ve 0 faizli ihracat kredisi kullanma imkanı getirilmiştir. KOBİ'lere verilen destek 8 çeşit destekten 38'e çıkarılmıştır. Bu destekler her geçen gün artırılacaktır. Ayrıca KOSGEB kaynaklarının doğrudan ihtiyaç sahibi KOBİ'lere aktarılarak yatırım ve üretimin hızlanmasına, neticede ekonominin canlanmasına önemli ölçüde katkı sağlanması için ihtiyaç sahiplerine bu kaynaklar tahsis edilmiştir. Şüphesiz KOBİ'lerin desteklenmesi kapsamında KOBİ'lerin yeniden yapılandırılması söz konusudur. Bununla ilgili kanun tasarısı da hazırlanmış ve görüşe sunulmuştur. Bu değerlendirmeler yapıldıktan sonra KOSGEB'in yeniden yapılandırılması da gündeme gelecek.” KURULLARÇiçek, Bakanlar Kurulu'nda ikinci olarak “düzenleyici ve denetleyici kurulların 2003 yılı faaliyet raporları” hakkında bilgi sunumu ve değerlendirmesinin yapıldığını söyledi. Çiçek, şöyle konuştu: “30 Ocak 2002 tarihli ve 4743 sayılı kanunla denetim başlıklı 7. maddesinde özel kanunlarla kurulmuş olan bir kısım denetleyici ve düzenleyici kurulların Başbakanlık tarafından belli aralıklarla ve belirli bir kompozisyondaki heyet tarafından Başbakanlık müfettişleri ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve Maliye müfettişleri tarafından denetlenmesine amirdir. 2003 yılı ile ilgili olarak bu düzenleyici ve denetleyici kurulların faaliyet raporu hakkında etraflı bir sunum yapılmıştır. Türkiye'de düzenleyici ve denetleyici kurullar belirli bir sıkıntının ardından gündeme girmiş olan kurullardır. Özellikle 57. hükümet döneminde, geçen parlamento döneminde bu neviden kurullar kurulmuştur. Şu an bugün çalışmaları hakkında bilgi sunulan kurulların sayısı 10'dur. Sermaye Piyasası Kurulu, Rekabet Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Telekomünikasyon Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Tütün ve Tütün Mamülleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Şeker Kurumu, Türk Muhasebe Standartları Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Kurumu olmak üzere 10 kuruluşla ilgili olarak yapılan denetim çalışmaları ile ilgili etraflıca bilgi verilmiştir. Bunlarla ilgili denetlemeler yapılmıştır. Bu denetlemelerin sonucunda bu kurulların aksayan yönleri, işlemeyen yönleri, varsa eksikleri bunlar tespit edilmiştir. İlgili bakanlıklar bu konular üzerinde duracak. Bu eksiklerin bir sonraki denetim döneminde ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmalar hususunda da değerlendirmeler yapılmıştır.”Üçüncü konu olarak Türkiye'nin dış politikası ile gelişmelerin değerlendirildiğini ifade eden Çiçek, “çevremizde, bölgemizde Avrupa Birliği ile ilişkiler noktasında geldiğimiz nokta bugün burada bir değerlendirme konusu olmuştur” dedi.Çiçek, belli bir süreden beri, 17 Aralık'a doğru giderken her hükümet toplantısında, her Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyla ilgili çalışmaların değişmez gündem maddeleri olarak değerlendirildiğini anlattı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!