Cezaevi sansürcüsü OÄŸuzhan Asiltürk'tü

Recai Kutan, yasaklı lideri Necmettin Erbakan ve dönemin MSP yöneticileriyle birlikte kaldıkları cezaevi koÄŸuÅŸuna getirilen günlük gazetelerin OÄŸuzhan Asiltürk'ün sansüründen geçtiÄŸini şöyle anlattı.‘‘Tutukevinde en çok aranan, ihtiyaç duyulan ÅŸeylerden birisi de hiç şüphesiz gazetelerdir. Her sabah nöbetçi er gazetelerimizi getirir. Bu gazeteler, ilk önce sansür için ‘sabık zaptiye nazırı' OÄŸuzhan Bey arkadaşımıza teslim edilir. Her günkü gibi, bugün de gazeteler geldi. Müstehcenlik yönünden, OÄŸuzhan'ın sansüründen geçti. Ondan sonra da biz gazeteleri dikkatle incelemeye baÅŸladık.’’Kutan kitapta, ‘‘Cumhuriyet Balosu’’na, babasından çekindiÄŸi için nikahlı eÅŸi yerine, genelevden çıkardığı bir kadınla giden Malatyalı bir devlet memuru hemÅŸehrisinin öyküsüne de yer verdi ve şöyle dedi:‘‘1963 yılında Malatya ValiliÄŸi'nde baÅŸkatip olarak çalışıyordum. Babam ise çok sert, çok otoriter bir zattı ve çok iyi bir Müslümandı... GENELEVDEN KAVALYEBir gün vali imzasıyla hazırlanmış bir tamim, imza ettirilerek bütün memurlara duyuruldu. Tamim, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda Halkevi'nde bir balo düzenlendiÄŸini, bütün memurların hanımlarıyla birlikte bu baloya iÅŸtirak edeceklerini, iÅŸtirak etmedikleri tespit edilen memurlar hakkında gereÄŸinin yapılacağını bildiriyordu.Beni bir düşüncedir aldı. Gel de düşünme. Memurluktan ayırtmak için fırsat kollayan zehir gibi sert bir baba. Hanımı baloya götürmek istesem, babamın elinden ve dilinden kurtulamam. Günlerdir bu düşünceler içerisinde daireye gidip geliyordum ama derdimi de kimseye açamıyordum. Dairemizin yaÅŸlı hademesi Hüseyin Efendi yanıma geldi. ‘Hiç merak etme bir çaresini buluruz’ dedi. ‘Benim haylaz bir yeÄŸen var. Genelevden sana bir karı bulur, onunla gidersin. Sen bir mantoyla, bir eÅŸarp bulmaya bak. Boyanmasını da tembih eder. Senin hanımı kim tanıyacak?.. Bu planı kazasız, belasız aynen tatbik ettik.’’Â