Çevrilmiş ceket...

NE zaman bir yerde ‘‘Türk solu’’ sözü geçse, çevrilmiş ceketlerimizi hatırlarım... Eskiyince terziye götürüp tersyüz ettirdiğimiz ceketleri... Terzi ceketi iki omuzundan tutar, ışığa doğru bakardı... Sonra içini dışına çevirirdi... Böylece yepyeni bir ceket sahibi olurduk ama, ceket eski ceket...Biz çevrilmiş ceketleri ta uzaktan tanırdık...Çünkü çevrilmiş ceketlerin sol'daki göğüs cebi sağ'a geçerdi...Türk solu ilk kez 12 Eylül döneminde terziye götürülüp, ölçüleri (doğrusu iyi bir insan olan) Necdet Calp'in üzerine göre alınıp, çevriltildi...90'lı yıllarda İnönü ve Karayalçın dönemlerinde keza...Onlar birer çevrilmiş ceketti...Cepler sağ'da...*Bu açıdan Erdal İnönü'nün yeniden bir parti kurmaktan vazgeçmesi mutlu bir haber...Bence parti kurmaması, parti kurmasından çok daha büyük hizmet... Böylece parti kurmayarak topluma hizmet etmiş oldu...Nitekim medyada ‘‘Parti kurmuyor’’ haberleri, ‘‘Parti kuruyor’’ haberlerinden çok daha geniş yer aldı... Ve ilk kez bir liderin parti kurması değil de parti kurmaması bu denli takdir topluyor...‘‘Tebrik ederiz parti kurmuyormuşsunuz’’ telgrafları yanında, gazete köşelerinde de İnönü'nün nasıl başarıyla parti kurmadığı yorumları var...Nitekim İnönü'nün kendisi de parti kurmanın değil, parti kurmamanın sevincini yaşıyordur...Ben biliyorum; Sevinç Hanım'la ‘‘Nasıl da parti kurmadık’’ üzerine sohbetler yapıp, bu mutluluğu bir ‘‘parti kurmama yemeğinde’’ paylaşıyorlardır...*Peki Türk solu?..Cebi sağ'da bir diğer çevrilmiş ceket DSP; ANAP ve asla kafatasçı huyundan vazgeçmeyen MHP ile Türkiye'yi bunalımdan bunalıma vururken, Türk solu ortalarda yok...Tansu Çiller-Recep Tayyip gibi beterin beteri olanlar dahi öne düşmüş, bezmiş kitlelere umut olmaya çalışırken, Türk solu'nu duymak kısmet olmayacak mı?..Ya da işte; Türk solu'nun yıllarca eleştirdiği düzen tam o düzeni savunanların başlarına çökmüşken, diyelim ki ‘‘yeniden yapılanma’’ Mesut Yılmaz'ın mı sloganı olmalı?..Tam zamanı değilse ne?..Bir ses, bir seda...