Cephedeki CNN TÜRK muhabirleri

Güncelleme Tarihi:

Cephedeki CNN TÜRK muhabirleri
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2003 23:41

Irak Krizi'ni İstanbul dışında 17 farklı noktadan izleyen CNN Türk, savaşa hazır! Ama yanlış anlamayın, onların savaşa hazırlığı, sıcak çatışma başladığında bölgeden ‘‘güvenilir ve anında’’ habercilik yapmak için.

Yoksa aksine, bölgedeki muhabirleri, merkezden ekrana yansıyan deneyimli isimleriyle krizi ‘‘abluka altına’’ alan, gelişecek olayları sağlıklı bir şekilde aktarabilmek için ‘‘yığınak yapan’’ CNN Türk, savaş sözcüğünü kullanmaktan özellikle imtina ediyor. Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Boratav, ‘‘Elbette savaş ihtimalinden, olursa nasıl olur'dan konuşuyoruz, ama bu sözcüğü günlük dile yerleştiren biz olmak istemiyoruz. Bu yüzden her programda Irak Krizi demeye devam ediyoruz’’ diyor. Yani CNN Türk'ün abluka altına aldığı, meselenin gün ışığına çıkması gereken tüm yanları. Yaptığı yığınak ise muhabirlerinin olay başladığında güvenli bir şekilde orada olabilmesi için. CNN Türk, kendi haber kaynakları dışında hem Doğan Medya Grubu'nun yerel haber ağından, hem de CNN'in dünya çapındaki 42 bürosundan ve işbirliği içinde olduğu 900'den fazla kuruluştan yararlanıyor. Habercilikte son teknolojiyi kullanıyor. Haberler konusunda CNN International, Kanal D ve Doğan Haber Ajansı'yla işbirliği yapan CNN Türk, bölgedeki muhabirin haberini öne çıkarmaya dikkat ediyor. Boratav bunu şöyle anlatıyor: ‘‘Genç ve deneyimli bir ekiple çalışıyoruz. Bu insanlar haftalarca bölgede kalıyor. Biz yorum değil haber televizyonu olduğumuz için onların haberlerine ağırlık veriyoruz. Uzmanlarla kıyaslandığında, muhabir haberleri hep daha önde.’’

BAĞDAT'TA KAYA HEYSE

Burada asıl barış konuşmak ilginç

Kaya Heyse (29), 4 Şubat'tan bu yana Bağdat'ta. Ama eğer başlarsa, bu onun ilk savaşı, pardon savaş muhabirliği olmayacak. Afganistan'da iki buçuk aydan fazla kaldı. Bombardıman altında Kabil'e giren ilk Türk televizyonu Kaya Heyse'yle birlikte CNN Türk'tü. BÜ Uluslararası İlişkiler mezunu Heyse, Roma'da Abdullah Öcalan'ın yakalanma sürecini ve Strasbourg'da İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki davasını izledi. Şimdi, geride yine sevgilisini, ailesini bırakarak, Bağdat'ta: ‘‘Özlemi de geride bıraktım, henüz Bağdat'a gelmedi, burada görev var’’ diyor. Kaldığı otellerin sadece adı beş yıldızlı ama en azından su akıyor, elektrik var, yemekler güzel. Günde en az iki üç kez merkeze telefonla bağlanıyor, şimdilik durumun sakin olduğunu, asıl sıkıntının savaşla birlikte başlayacağını söylüyor. Genel Yayın Yönetmeni, ‘‘Savaş çıktığı anda uluslararası basın kuruluşları Bağdat'ı terketme kararı alabilirler’’ diyor ama Heyse, ‘‘bizi atmadıkları sürece ben buradayım’’ iddiasında. Ekip olarak birkaç hafta otel odasından çıkarılmamayı göze almış, iki üç aylık yiyecek stoklamışlar, ayrıca jeneratörleri ve kaçmak için B planları da hazır. ‘‘Burada şehir efsaneleri var. El Reşit otelinde kalıyorduk, hedef olduğu söylendi, değiştirdik. Afganistan'dan savaş koşullarında gazeteciliği biliyorum ama Irak daha tehlikeli olacak’’ diyor. Onu Bağdat'ta en şaşırtan şey ise şu olmuş: ‘‘Herkesin kafasında harap, yıkık dökük, aç insanlarla dolu bir Bağdat imajı var. Hayır, dünyanın en normal şehri. İnsanlar rahat, çünkü savaşa alışıklar. Burada asıl barış konuşulunca ilginç oluyor!’’

MARDİN'DE BAŞAK ÇUBUKÇU

Kaşarlı pide yemekten kilo aldım

MÜ Gazetecilik bölümü mezunu, 27 yaşında. Üç haftadır Mardin'de. Günde 400 kilometre yapıyorlar, ‘‘Dolaşmaktan üşüttüm, doktora gidemiyorum. Yemeğe fırsat bulabilirsem yiyorum. İki haftadır kaşarlı pide yiyorum, kilo aldım! Bizim diğer bölgelerdeki gibi can güvenliği problemimiz yok ama sıkıntımız giriş çıkışlarda yaşananlar. Kontrol noktalarında bekletiliyor, geri çevriliyoruz. Kameraman Keman Ekinci'yle birlikte bir hafta boyunca Batman'daki patriotları en iyi nereden çekeriz diye araştırma yaptık, hatta bir seferinde yolda kaldık. Bu nedenle çok sayıda gazeteci gözaltına alındı, ihbarlar oluyor. Sonra bakıyorsunuz, Diyarbakır'da basın toplantısı yapılıyor, patriotlarla aranda bir metre var! Bu feci tabii.’’

KUVEYT'TE SERHAT UÇAK

Bir CNN’e, bir anneme haber geçiyorum


Uluslararası İlişkiler mezunu, 27 yaşında. Üç haftadır Kuveyt'te. ‘‘Burada yaklaşık bin gazeteci var, şimdilik rahatız ama savaş yaklaştıkça Kuveyt içine kapanıyor. Hassas bölgelere gidişte sınırlama var. Her otelde bir özel harekat timi var, ellerimize sığınakların adreslerini tutuşturdular, ABD askerleri Hilton'da kimyasal silahlara karşı eğitim veriyor ama biz zaten eğitim aldığımız için gitmedik. Konuştuğumuz şey sadece savaş çıktığında bunu en iyi şekilde nasıl veririz! En büyük önlem belli otellerde toplanmak... Kıyafetlerimiz var, başlıklarımız var, bunları kullanacağız. Kameraman Burak Özcan'la birlikte geride ailelerimizi, sevgililerimizi bıraktık. İnanın burada bizi en çok arayanlar CNN merkezinden çok annelerimiz, onlara daha çok haber geçiyoruz valla.’’

SİLOPİ'DE HÜSEYİN YILMAZ

Şafak karanlık dönüş tarihi belirsiz


31 yaşında, Yıldız Teknik Üniversitesi fotoğraf bölümü mezunu. 5 Şubat'tan bu yana Silopi'de. Barınma ve çalışma koşulları konusunda pek bir sıkıntısı yok yalnız her gün mercimek çorbası ve kebap yemekten bıkmış; bir de sık sık mikrop kapmaktan. Haber için günde 150-200 kilometre yol yapıyor. ‘‘Bir sorun da otel ücretlerinin 15 milyondan 60 milyona çıkması. Silopililer artık beni tanıdı. Yabancı gazeteciler hem savaştan, hem de sokaktaki insanlardan korkuyorlar, bana saldıran olur mu diye soran savaş muhabirleri var. Bir de Amerikalılar çok ulaka!’’ Ne zaman döneceğine gelince... Askeri jargonla cevap veriyor: ‘‘Şafak karanlık, bilmiyorum.’’

KUZEY IRAK'TA ÜMRAN SAFTER

9 yaşındaki oğlu da uzmanlaştı

Ümran Safter (34), dokuz haftadır Kuzey Irak'ta. AÜ Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı'nı bitirip Şam Üniversitesi'nde yine Arapça okuduğu için çok iyi derecede Arapça, Farsça ve İngilizce biliyor. 1991 yılından bu yana Kuzey Irak'ı takip ediyor. Körfez Savaşı sırasında da bölgedeydi. Suriye'de Hafız Esad'ın cenaze törenini, Suriye-İsrail barış görüşmelerini izledi. Golan tepelerinde, Lübnan'da Filistin gerillalarıyla röportajlar yaptı. 24 Ocak'ta CNN Türk, Ümran Safter'in gerçekleştirdiği yayınla Kuzey Irak'tan yayın yapan ilk Türk televizyonu oldu. Şimdi de orada, günde binlerce kilometre yol yapıyor. Kameraman Aydın Sulanç ve son üç haftadır ekibe katılan DHA'dan Ferit Arslan bazen iyi otellerde, bazen çok kötü koşullarda kalıyorlar. ‘‘Herkes gibi operasyonu bekliyoruz, bence asıl hikayeler savaştan sonra çıkacak’’ diyor. Geride dokuz yaşındaki oğlunu bırakmış; sık sık telefonla konuştuklarını, oğlunun da bu konuları en az kendileri kadar öğrendiğini anlatıyor. İki yılda Kuzey Irak'ın yaşadığı değişiklik onu çok şaşırtmış: ‘‘Altyapı, internet kafeler, cep telefonları, inanılmaz bir gelişme olmuş. KDP yönetimi BM gelirinin yüzde 70'ini eğitime harcıyor, bu kadar silahla içiçe yaşayan insanlar için bu bana şaşırtıcı geldi. Eskisi kadar çok silahlı insan yok sokaklarda.’’

BAĞDAT'TA BURÇUN İMİR

Bağdat'ta değil, dışarı çıkınca korkuyorum


Burçun İmir de CNN Türk'ün Ortadoğu konusunda uzman, gerek Bağdat'ı gerekse İsrail'i çok iyi bilen muhabiri. Son iki buçuk aydır yine Bağdat'ta. Şimdilik kaydıyla koşullarını şöyle anlatıyor: ‘‘Bağdat'ta yiyip içmek çok problem değil, her ne kadar ambargo olsa da, her şey bulunabiliyor. Iraklılar bizim kültürümüze çok yakın, ne kadar zor durumda olurlarsa olsunlar sofralarını açıyorlar. Çok güzel butik oteller var, yani sokaklarda filan yatmıyoruz merak etmeyin. El Reşit'i boşalttık, tek sorun şimdi kaldığımız otelle Enformasyon Bakanlığı arasında köprü olması. Savaş çıkarsa o köprü orada ne kadar kalır bilemem. Ne yapalım o zaman da bot kullanırız. Jeneratör, su, gıda ve benzin stokladık. Bağdat'ta bulunduğum zaman içinde korkmuyorum. Ayrıca biz eğitimliyiz, maskelerimiz, özel giysilerimiz var, sadece biyolojik silahlara karşı iğneler ampullerin içinde, onları nasıl enjekte edeceğimden emin değilim.’’

İSKENDERUN'DA GÜVEN İSLAMOĞLU

Habire konvoy sayıyoruz

40 yaşında. Anadolu Üniversitesi Basın Yayın mezunu. 15 gündür, İskenderun Limanı’nda Devlet Demiryolları'na ait bir binanın tepesinde, bütün medya mensuplarıyla birlikte. ‘‘Sadece limanın 9 ve 10. rıhtımlarını görüyoruz, gemiler daha çok oraya yanaşıyor. 25-30 kişi, ki bazen sayımız 50'ye çıkıyor, 20 metrelik bir yerde, sabah altıda başlayıp akşama kadar aynı yere bakıyoruz hep birlikte. Çok eğlenceli değil tabii. Geçenlerde yine hep birlikte aynı yere bakarken haber atlayanlar bile oldu! İskenderun'da fiyatlar acayip yükselmiş durumda, kiralar, oteller, kuruyemiş bile beş milyondan on milyona çıktı.’’

İNCİRLİK'TE TUNCAY DAĞLI - DHA

Bir aydır çatıda


Her sabah Adana'dan yola çıkıp İncirlik'e gidiyor ve akşama kadar, üssün yakındaki Toptancılar Sitesi'nde CNN Türk'ün kiraladığı dükkanın çatısında. Orada her televizyon, gazete bir dükkan kiralamış durumda, tüm gazeteciler de çatıların üzerinde. Hep birlikte uçakları, üs içindeki hareketliliği izliyorlar. Bir aydır böyle yaşıyor. Yemek yemek için bile çatıdan inemiyorlar, dışardan kebap getirtiyorlar.

22 MUHABİR 7 KAMERAMAN

Şu anda CNN Türk ekranlarına, 18'i CNN Türk, dördü DHA'dan olmak üzere 22 muhabir, yedi CNN Türk kameramanı, dört up-link görevlisinin haberleri ve görüntüleri 24 saat boyunca yansıyor. Bağdat'ta Kaya Heyse, Burçun İmir ve kameraman Bülent Erkahyalar, Kuzey Irak'ta Ümran Safter ve kameraman Aydın Sulanç, Murat Utku ve kameraman Kemal Soğukdere, Kuveyt'te Serhat Uçak ve kameraman Burak Özcan, Silopi'de Hüseyin Yılmaz ve kameraman Yılmaz Yardım, Mardin'de Başak Çubukçu ve kameraman Kenan Ekinci, İskenderun'da Güven İslamoğlu, yine Kuzey Irak'ta bulunan DHA'dan Ferit Aslan gelişmeleri aktarıyor, Diyarbakır'da Naci Sapan, İncirlik'ten DHA'dan Tuncay Dağlı bildiriyor. Washington'da Yasemin Çongar, New York'ta Selda Çelikhan, Atlanta'da Hande Atay, Londra'da Metin Güneş, Brüksel'de Zeynel Lüle, Atina'da Nur Batur, Tel-Aviv'de Selin Çağlayan, Moskova'da Cenk Başlamış var. Ankara'dan Irak Krizi'ni takip edenler ise diplomasi muhabiri Barçın Yinanç, savunma muhabiri Kemal Yurteri, Başbakanlık muhabiri Hande Fırat.

SAVAŞTAN KORUNMA EĞİTİMİ ALDILAR

Bölgeye gönderilenlere beklenmeyen olası durumlarda nasıl davranmaları gerektiği, savaş bölgesine nasıl güvenli bir şekilde intikal edilebileceği, kimyasal silahlara karşı kullanılması gereken ekipman ve ilaçların neler olduğu, nasıl kullanılacağı, ilk yardım teknikleri konularında eğitim verildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!