Cebinde pasaportla dolasanlara

Güncelleme Tarihi:

Cebinde pasaportla dolasanlara
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2001 00:00



Banu TUNA
Haberin Devamı

‘‘Herkes Kendi Evinde’’ gecen hafta sona eren 20. Istanbul Film Festivali'nin yildiziydi. Semih Kaplanoglu'nun ilk filmi ulusal yarismadan 3 odulle cikti: En Iyi Film, En Iyi Erkek Oyuncu ve En Iyi Goruntu Yonetmeni. Simdi 23 salonda gosterimde. Film gelecek planlarini ayni ev uzerine ama tamamiyla farkli yollardan kuran Selim ve Nasuhi'nin oykusunu anlatiyor. Filmin odullu goruntu yonetmeni Hayk Kirakosyan. Baslica rolleri Erol Keskin, Tolga Cevik ve Anna Bielska paylasiyor.

Keskin, yillar sonra topraginda olmek icin geri donen Nasuhi'yi, Cevik ise ayni toprak sayesinde Amerika'ya yerlesmeyi planlayan Selim'i canlandiriyor. Bielska, gemici babasini aramak icin Istanbul'a gelen genc Rus kiz rolunde. Film zamanlamasi sayesinde de buyuk ilgi cekecek. Cunku krizle birlikte gelecek korkusuna kapilan gencler cepte pasaportuyla dolasmaya basladi. Vazgecemediklerinin hesabini yapanlar hala burada. 'Herkes Kendi Evinde' tam da onlar icin. Belki karar vermenize yardimci olur, belki de yeni sorular yaratir.

Yonetmen Semih Kaplanoglu

Filmime uzun sure produktor bulamadim

Ilk film, 3 odul... Kendinizi nasil hissediyorsunuz?

- Film ilk defa festivalde gosteriliyordu ve biz onun heyecanini yasiyorduk. O heyecanin icinde ben odul alacak miyiz, almayacak miyiz diye dusunmedim. Sonra birdenbire odul geldi, hepimiz cok sasirdik. Ama filme guveniyordum. Iyi bir baslangic oldu. Aslinda bu filmi yapabilmek benim icin en buyuk odul.

Film kendi basina sansli bir film galiba? Cekimler sirasinda hava durumu bile sizden yana olmus.

- Aslinda sanssiz basladik biz. Cok uzun sure produktor aradim, bulamadim. Sponsorumuz yoktu. Cunku biraz farkli bir cast yapiyorsaniz, biraz farkli bir hikaye anlatiyorsaniz, popularite kaygisi gutmuyorsaniz sponsor bulmak cok zor. Ilk filmlere de pek sponsor bulunamiyor.

Bunu dusunup cebinize para koymus muydunuz?

- Bir miktar vardi. Ama sonu gormemize yetmeyecekti, yetmedi. Filmi bitirdik ama o surecte ben bir ev sattim, bir suru de borcumuz var.

Festivalde ilgi nasildi filme?

- Yogun bir seyirci vardi. Genclerin bir kismi yerde oturuyorlardi. Film basladiktan bir sure sonra cekim aninda, senaryoyu yazarken, produktorler tarafindan reddedilirken hissettigim bir ruh vardi, yine onu hissettim. Insana dair birseydi. Bir sicaklik. Onun yavas yavas salonda yayildigini hissettim. Filmin basardigini o zaman anladim.

ÊFilmin zamanlamasi mukemmel. Krizden sonra gencler yurtdisinda bir hayat kurmanin firsatini kolluyorlar. Bunu hesaplamamistiniz tabii?

- Hayir. Senaryo karakterlerden sonra ortaya cikti. Once karakterleri yazdim. Ondan once de mekanlar vardi. Alacati'daki ev dusuncesi filmin akmaya basladigi noktadir. Tempo Dergisi'nde Amerika'dan green kart almakla ilgili bir haber okumustum ve bu benim ilgimi cekmeye basladi. Bu arada ilginc birsey de oldu; benim 50 yildir yurtdisinda olan bir akrabam geri dondu, onunla bir surec yasadim. Onun bana kattiklari oldu.

Filmin bundan sonra gidecegi yarismalar var mi?

- Festivalin bana gore en buyuk faydasi filmi ilk defa yabancilarin gormesi oldu. Onlarin muthis bir ilgisi oldu, filme sahip ciktilar. Montreal'e ve Venedik'e gidecegiz mesela.

Cekim asamasinda yapilan roportajlarinizda burada meshur birisi yok diyordunuz. Filmden sonra kadrodan meshur birileri cikacak mi?

- O meshurluk tirnak icinde tabii. Ekibin icindeki insanlarin bircogu aslinda cok bilinen isimler. Film onlarin yeniden ne kadar degerli isimler olduklarinin hatirlanmasina yol acacak. Goruntu yonetmenimiz odul aldi, o bence Turkiye icin bir kazanim. Ama en onemlisi hangi yapimciya gitsek hepsi beni geri dondurdu. Bu senaryo boyle olmaz dediler, casti begenmediler. Ama film kendini kanitladi.

Oyuncu Erol Keskin

Aktorun yuzu sifir olmali

Semih Kaplanoglu ile nasil biraraya geldiniz?

- Bana geldi, ben de senaryoyu okuyunca son derece cekici buldum. Cagimizin genc insanlarina cok enteresan bir gonderme var. Simdi acayip bir sekilde globalizm modasi var. Butunun icine karismanin yucelesmek oldugu zannediliyor. Bunun aslinda hic de iyi bir sey olmadigi, kendi kimligine sapasaglam sahip ciktigin takdirde butunun icinde birsey ifade edebilecegini anlatan bir film bu.

Siz bugune kadar pek cok odul aldiniz. Bu son odul ne hissettiriyor?

- Bunlarin kiminin adi armagandir, kiminin adi mukafattir, altin elmadir, sudur budur. Odul alinmaz, verilir. Cunku odul armagan degil, mukafattir. Bunlar farkli seyler.

Nedir size gore aradaki fark?

- Odul biraz daha maddidir, oteki manevi birsey. Ben bu odulu alkis olarak kabul ediyorum. Demek ki ben onlara bir odul verebilmisim ki, onlar da bana bunun karsiligini verdiler.

Odullere fazla yuz vermiyorsunuz...

- Saplantili tavirlar oluyor bazen bu odullendirmelerde. Bundan dolayi kinamiyorum kimseyi. Ben de oyle kolay kolay odul verilecek bir insan degilim biraz asik suratli oldugum icin.

Asik suratli misiniz gercekten?

- Degilim aslinda. Gulmenin surat burusturmak oldugunu kabul etmedigim icin asik suratli gorunuyorum. Insanlar sevimli olduklarini zannediyorlar. Bir aktorun yuzunun sifir olmasi lazim ki, uzerine birseyler yukleyebilsin.

Oyunculuga tiyatroda baslayip, sinemada da surdurenlere soruldugunda 'ilk askim tiyatro, aklim da orada' derler sik sik.

- Oyunculugu sinema-tiyatro diye ayirmanin alemi yok. Oyuncu oyuncudur. Hem ben ilk defa sinemada basladim oyunculuga.

Meydan Larousse'da bir hata mi var?

- 1953-54'lerde Lutfu Akad'in ilk cektigi film olan Ingiliz Kemal'de ben kavgaci olarak calistim. Daha tiyatro sahnesine adimimi atmamistim. Profesyonel anlamda tiyatro ile basladim tabii.

Semih Kaplanoglu nasil bir yonetmen?

- Bomba gibi. Yuzune karsi diye soylemiyorum. Isine sahip cikan bir insan. Mesele odur. Sette kendini seyredebilse, kendi hayati hakkinda film yapardi. Sanatla ugrasan birinin yapiti kendisinin yansimasidir.

Bir roportajinizda ‘‘benimle ilgili bilgileri kimsenin merak ettigini sanmiyorum’’ demistiniz. Bu filmden sonra durum degisir mi?

- Ben kendim pek fazla merak etmiyorum ki, baskasi niye etsin? Insanlar baska sey kalmadi benimle mi ugrasacaklar?

Kendinizi ciddiye almiyor musunuz?

- Olur mu, asil oteki turlu kendimi ciddiye almamis olurum. Egoist olmak baska seydir, egosantrik olmak baska. Ama aynaya bakip da kendime asik olacak halim yok. O bile buyuk bir yanilgidir: Aynada sagda gordugun taraf aslinda sol tarafindir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!