Çare ararken...

Güncelleme Tarihi:

Çare ararken...
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2001 00:00

ULUSAL bütünlüğümüzü korumak için PKK'ya karşı sürdürdüğümüz mücadele sırasında bütçemize her yıl ortalama 8-9 milyar dolar yük binmesini gözümüzde büyütürken meğer belimizi büken asıl giderin farkında değilmişiz.Nitekim 1994-2000 yılları arasında devletimiz, bizlerden topladığı verginin 138.1 milyar dolarını borç faizini ödemek için kullanmak zorunda kalmış.Ulusal bütünlüğe 8-9 milyar, hovardalığa yılda 23 milyar dolar...Böyle bir devleti devamlılığı olan ciddi önlemler almadıkça kimse ayakta tutamaz. Bugün borcu borçla ödememize yardım eden Uluslararası Para Fonu da bir gün bitiverir. Arjantin'e döneriz. Yani bize de ne haliniz varsa görün derler. İşte o zaman yiyecek bir şey bulamayıp birbirimizi yeriz.Bu sorunun çözümünün iki yolu var. Biri devletin vergi gelirini artırmak, öteki devletin bir kuruşunun bile verimsiz, amaçsız ve işlevsiz şekilde harcanmasına izin vermemek.Birinci yolu başka bir gün ele alırız. Şimdilik çok kısa söyleyelim:Vergi geliri düşüklüğünün de, kaçırılan verginin büyüklüğünün de gerçek sorumlusu Maliye Bakanlığı bürokratlarıdır. Başka kimse değil.Bir nokta daha var:Gelirleri artırmak uzun zaman alır. O nedenle ilk yapılacak şey, hemen sonuç veren çareye başvurmak yani tasarruf önlemlerini uygulamaktır.İşin kötü tarafı sorun da işte bu noktada başlamaktadır. Çünkü herkes tasarrufun başka yerden başlamasını istemekte, özveri sırası kendine gelince kıyameti koparmaktadır.Birkaç örnek verelim:Dün bir gazetede vardı... Uludağ'da tatil yapan bir kişi eğer oradaki bir otelde kalıyorsa gece başına 100 ila 160 milyon TL. arasında para ödüyormuş. Ama aynı kişi Köy Hizmetleri'ne ait tesiste kalırsa 14 milyon, Devlet Su İşleri'ne ait tesiste kalırsa 10 milyon, Türk Telekom'unkinde kalırsa 12 milyon TL. yetiyormuş.Şimdi kalkın da ‘Herkes yediğinin yattığının parasını tam olarak ödesin’ deyin, bakalım ne kadar küfür yer, düşman yaratırsınız. Oysa ‘avanta’cılık önlense aradaki fark toplumun bir başka sorununun çözülmesi için kullanılır.Şimdi biliyorsunuz devletin gereksiz masraflarını azaltmak için Uluslararası Para Fonu'nun da zoruyla önlemler aranıyor. Kimi bakanlıklar azaltılsın diye lafa başlıyor, kimi şu şu genel müdürlükler kaldırılsın diyor. Oysa her kurumdan örneğin ‘‘Verimliliği en az bugünkü düzeyde tutmak kaydıyla, giderlerini yüzde 30 oranında düşürmek için ne gibi tasarruf önlemleri alacakları’’ sorulsa... Anlamlı ve rasyonel bir proje ortaya koyanlarınki kabul edilip uygulansa... Böyle proje üretemeyen veya üretip uygulamayan yöneticiler tasfiye edilse mesele çok daha kolay çözülür.Her yıl Başbakan imzasıyla Tasarruf Genelgesi yayınlayan ve hemen hemen hiç sonuç alamayan büyüklerimiz bir de meseleye böyle baksalar, acaba daha isabetli olmaz mı?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!