Çağla'nın katili kim

Güncelleme Tarihi:

Çağlanın katili kim
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2001 00:00


Şenay ORDU/İSTANBUL
Haberin Devamı

Bir yıl önce evinde boğazı kesilerek öldürülen 15 yaşındaki Çağla cinayeti esrarını koruyor. Birer dedektif gibi çalışan aile bireylerinin tüm çabası, katilin yakalanması için.

Son altı aydır telefonlara bakmıyordu. Kapı ziline, telefon sesine herkesten önce fırlayan o değildi sanki. Çağla Tuğaltay 15 yaşındaydı. Neşeliydi, ailesine düşkündü. Gelecekte çocuk yuvası açmayı düşlüyordu. Levent Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi Bölümü'nde okuyordu. Annesiyle paylaşmadığı yoktu. Kişiliğinin en belirgin özelliği ürkekliğiydi. Sokakta yürürken bile annesinin koluna yapışırdı. ‘‘En çok yaz aylarında şikáyetçiydim bundan’’ diyor Günnur Tuğaltay. ‘‘Koluma yapışır, bırakmazdı.’’ Bu ürkek genç kız, 5 Haziran 2000'de öldürüldü. Boğazı kesildi. Ağzından çıkan sadece bir 'Ayyy...' sözcüğü oldu. Ya da komşularının duyduğu ancak o kadardı.

Belki de bir kadın

Çağla'nın cesedini komşuları Nilgün Çemberli buldu. Çağla, ağabeyi İlker'in yatağı üzerinde, okul formasıyla yatar haldeydi. Anvelop eteğin altına, rüzgárda açılma riskine karşı giydiği yeşil tayt yerdeydi. İç çamaşırı çıkarılmıştı. Boğazı kan içindeydi. Akla ilk, Çağla'nın tecavüze uğradığı, cinayetin sapık işi olduğu geldi. Kaderin garip cilvesiydi ama, bu acı olasılık polisi bir an için ümitlendirdi. Elde edilecek meni sayesinde, katil belirlenebilirdi. Beterin beterine bağlanan umutlar boşa çıktı. Çağla'ya tecavüz edilmemişti. Günnur Tuğaltay, sürekli olarak ürettiği yeni fikirlerinden birini aktarıyor hemen: ‘‘Katili düşünürken cinsiyetini hiç hesaba katmamıştım. Nasıl olsa erkekti. Ama şimdi düşünüyorum da, kızımın iç çamaşırının çıkarılması, belki de bizi şaşırtmak içindi. Belki de bir kadın öldürdü.’’ Tecavüz yok. Çalınmış tek eşya yok. Kapı girişinde zorlama yok. Apartmana giren yabancı birini gören yok. Evden kullanılan bir suç aleti yok. Parmak izi yok. Peki ya aile üyelerinin düşmanı? 'O da yok' diyorlar. Günnur Hanım, ‘‘Keşke yaşamı karışık bir aile olsaydık. Ama her şey o kadar normaldi ki’’ diyor. O büyük acıya kadar mutlu evliliği, iki sağlıklı çocuğu ve sevildiği bir sosyal çevresi vardı.

Telefonlarım, katili korkuttu

Çağla, dürbünden bakmadan kapıyı asla açmazdı. ‘‘Olur da basireti bağlandıysa, o başka!’’ Olay gününe dönüyor. ‘‘Kahvaltı sonrası onu okula gönderdim. Doktora gideceğimi söyledim. Dosyalardaki karışıklık yüzünden saat 17.15'e kadar doktorda kaldım. Ama 16.00'dan itibaren her beş dakikada bir Çağla'yı aradım. Katil eğer erkekse, ısrarlı telefonlardan rahatsız olduğu için tecavüzü gerçekleştirememiş de olabilir.’’ Kızına telefonla ulaşamayınca eşi Nedim Tuğaltay'ın kuru temizleme dükkánına zor koştuğunu anlatıyor. ‘‘Apartmandaki tüm dairelerin anahtarları komşu Nilgün Hanım'da olurdu. Onu aradık. 'Çağla'yı bir kontrol et' dedik. Beş dakika sonra arkadan gelen bağırış çağırış sesleri arasında Nilgün Hanım, 'Nedim'i de al, çabuk gelin' diye haykırıyordu.’’

Bulununca ne olacak

Esrarlı cinayet sonrası tüm aile ve sevdikleri birer dedektife dönüştü. Kız kardeşinin ölümünü otobüste, radyodan duyan ve Tuğaltay Ailesi için ayrı bir dram haline gelen İlker de Trabzon'dan katıldı bu işbirliğine. Günnur Hanım, Çağla cinayetinin esrarını ortadan kaldırmaya kararlı. Bütün televizyon kanallarını tek tek dolaşıp, cinayet gününe ait kasetleri topluyor. Aklına gelen, dikkatini çeken her ayrıntıyla, Cinayet Bürosu'na koşuyor. Ümit ve sabırla bekliyor. Metanetini koruyor. Tüm çabalar 'o'nun ortaya çıkması için. İşte o zaman olacakları, yine Günnur Tuğaltay söylüyor: ‘‘Ciğerimin bir tarafı soğuyacak! Hepsi o kadar.’’

Düğün gibi anma töreni

Çağla'nın tüm sevenleri, 5 Haziran Salı günü saat 14.30'da onun mezarı başında olacak. 'Zincirlikuyu Mezarlığı 32'nci ada', Günnur Hanım'a kızının düğün töreninin yapılacağı otelin adresi gibi geliyor. ‘‘Oysa gelinlikle otel merdivenlerinden inişini, kollarında tuttuğu Singapur'dan getirttiğim orkideleri, hepsini düşünmüştüm’’ diyor. Kızının ‘‘Anne ben evlenirsem sen sıkılırsın. Bu yüzden evlenmeyeceğim’’ dediğini, ama canının asıl şimdi çok sıkkın olduğunu söylüyor. Eşi Nedim Bey’le birbirlerine sıkı sıkı sarılırken, kızlarının ölümü dışında kabullenemedikleri bir şey daha olduğunu söylüyor. O da, ‘‘Katilin elini kolunu sallayarak dolaşması.’’

Soru işaretleri

Ölümünden sonra Çağla'ya gelen, apartmanın posta kutusundaki mektupları kim açtı?

Günnur Hanım'ın evde olmaması bir tesadüf müydü? Yoksa katil onun evde olmadığını biliyor muydu?

Çağla neden son altı aydır telefonlara cevap vermekten çekiniyordu? Tehdit mi almıştı, birinden mi korkuyordu?

Çağla, eve girerken çantasını her zamanki gibi kapının yanına bırakmıştı. Çıkarttığı ayakkabılar, mutfakta, bulaşık makinesinin önünde yan yana duruyordu. Neden?

Kapıyı yabancılara açmazdı. Kapıda, pencerelerde zorlama izi yoktu. Evleri üçüncü kattaydı. Katil içeriye nasıl girdi?

Çağla'nın hep boynunda taşıdığı, okul arması takılmış kolye, bileğine nasıl dolanmıştı?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!