Büyük sıçrama teorisi

Güncelleme Tarihi:

Büyük sıçrama teorisi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2019 08:30

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan’a uzun yıllar danışmanlık yapan, son iki dönem Ankara Milletvekili olarak aktif siyasete giren Ali İhsan Arslan (Mücahit Arslan), Türkiye’nin yeni bir anlayış ve dönemi başlatmasının zamanı geldiğini anlatan bir makale kaleme aldı. Arslan, ‘büyük sıçrama zamanı’ adını verdiği teorisinde ayrım yapmadan tüm kesimlere çağrı yaptı.

Haberin Devamı

Arslan’ın görüşleri özetle şöyle:

DERS ÇIKARALIM

“Son 16 yılda Türkiye siyasetten ekonomiye pek çok alanda çok önemli olaylara sahne oldu, kiminin sonuçları çok acıydı, kimininki belki de tarihin akışını değiştirdi. Ama tümü, dersler çıkarılması gereken öğretici deneyimlerdi. Şimdi yapılması gereken, bizi güçlendiren bu sürecin sonunda, büyük sıçramayı gerçekleştirmek. O sıçramayı yaptığımızda, tam anlamıyla ‘birinci lig’ ülkesi olacağız. 16 yıllık süreçte, elbette olumsuzluklar ve eksiklikler de oldu. Örneğin, bir zamanlar iktidardan dışlanmış kesimlerin, gücü ele geçirdiklerinde toplumun tüm kesimlerini kuşatıcı bir tavır sergilemeyi unutabildiklerini gördük. İktidar sarhoşluğunun etkisiyle şımarıklık ve kibir belirtilerine de şahit olduk. Fetullahçı terör örgütünün oyunlarının ve gerçek yüzünün zamanında fark edilememiş olması da pekala bir eksiklik olarak nitelenebilir.

Haberin Devamı

LAİKLİĞİN ANLAMI

Laikliği bireylerin din özgürlüğünü kısıtlama biçiminde algılamanın yanlış olduğunu, din özgürlüğünün önünü açmanın toplumsal huzuru bozmayıp, daha da perçinlediğini hep birlikte idrak ettik. Bazı grupların dini paravan olarak kullanıp canileşebileceklerine, terör örgütüne dönüşebileceklerine de tanık olduk. Yaşanan her şey, hatasıyla sevabıyla toplumsal hafızada bir tecrübe olarak yerini aldı. Sağcısı, solcusu, dindarı, dinsizi, Alevisi, Sünnisi, Türkü, Kürdü, her yaş ve her kesim, yaşananlardan gerekli dersleri çıkardı. Öğrendiğimiz en önemli ders, hukuk ve adaletin herkes için yaşamsal olduğudur. Adalette sapmaların, zorlamaların ve tarafgirliğin bedelinin ağır olacağı, neredeyse tüm kesimler tarafından kötü bir şekilde tecrübe edildi. Yaşanan olumsuz tecrübeler ve örselenmeler, adalet ve hukukun önemini iliklerimize kadar hissetmemizi sağladı.
Vakit, karamsarlık değil; milletçe potansiyelimizi en iyi biçimde değerlendirme vaktidir. Gerekli tüm koşulların oluştuğu bu ortamda yapılması gereken tek şey, kıvılcımı çakarak o büyük sıçramanın hayata geçirilmesidir.”

BAKMADAN GEÇME!