Bütün yollar genel affa çıkıyor

Güncelleme Tarihi:

Bütün yollar genel affa çıkıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2000 00:00

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Af Yasası'nı veto etmesinden sonra, meclis yasayı ikinci kez Köşk'e gönderecek. Sezer'in önünde yalnızca iki şık var. Af yasasını imzalayıp, yürürlüğe sokmak ya da imzalayıp, ardından Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açmak. Peki sonrası?

Af Yasası ikinci kez Köşk'e gidiyor. Sezer'in önündeki seçenekler neler?

Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'nın 89. maddesine göre ikinci kez veto hakkı yok. Sezer'in önünde yalnızca iki şık var. 1) Af yasasını imzalayıp, yürürlüğe sokmak ya da 2) imzalayıp, ardından Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açmak.

Sezer, hangi yola başvurabilir?

Sezer, Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğu takdirde, mahkemenin 1991 yılında yaptığı gibi, af yasasının kapsamını genişletmesi kuvvetli bir ihtimal olarak görülüyor. Mevcut yasadan yararlanacak tutuklu ve hükümlülerin sayısı 40 bin dolayında tahmin ediliyor. Kapsam genişlerse sayı 70 bine kadar çıkabilir. Affa karşı olan olan Sezer, Anayasa Mahkemesi'ne başvurması halinde affın kapsamının genişletilmesinin de önünü açmış olacak. Bu nedenle mahkemeye başvurmamayı düşünebilir. Ancak, Sezer'in titiz bir hukukçu olarak bugüne dek izlediği çizgi, dava açması olasılığına güç kazandırıyor. Sezer, her halükarda çok zor bir seçimle karşı karşıya.

Sezer'in Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunu düşünelim. Bu durumda mahkumlar yine de serbest kalabilir mi?

Evet. Muhtemelen de böyle olacak. Çünkü, Sezer'in yasayı imzalayıp BaşBakanlığa yollaması ve yasanın Resmi Gazete'de yayınlanmasıyla birlikte, af hukuken yürürlüğe girmiş olacak. Bu durumda bir süredir sessizce hazırlığı yürütülün tahliyeler hemen başlayacak.

GERİYE DÖNÜK İŞLER Mİ?

Peki, Anayasa Mahkemesi mahkumlar tahliye edildikten sonra yürürlüğü durdurma kararı verebilir mi?

Evet, verebilir. Bu hukuken affın durdurulması anlamına gelir.

Bu durumda tahliye olan mahkumlar yeniden cezaevine mi dönerler?

Hayır. Çünkü, mahkeme, af yasasıyla ilgili yürürlüğü durdurma ya da bunu tümüyle ortadan kaldıran bir karar verse bile, bu karar geriye dönük işlemeyeceği için, o tarihe kadar aftan yararlananların durumunu etkilemeyecek. Bunun nedeni şu: Anayasa'ya göre, Cumhurbaşkanı ancak ilgili metin yasa niteliği kazandıktan sonra, yani Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra Anayasa Mahkemesi'ne başvurabiliyor. Anayasa'nın bir başka hükmü, iptal ya da yürürlüğü durdurma kararlarının geriye dönük olarak işletilmesini engelliyor. Görüleceği gibi, Anayasa hükümleri ve teamül bu olayda mahkumların işine yarıyor.

Peki, Cumhurbaşkanı'nın onayı ile Anayasa Mahkemesi'nin yürürlüğü durdurma kararı arasındaki süre içinde bulunabilecek bir formlülle mahkumların tahliyesi önlenemez mi?

Bu, teorik olarak mümkün; ancak çok zayıf bir olasılık. Bu teorinin işleyebilmesi ancak şu koşullarda gerçekleşebilir. A) Sezer yasayı imzalar. B) Resmi Gazete'de yayınlanmak üzere Başbakanlığa gönderirken, aynı anda Anayasa Mahkemesi'ne de iptal başvurusunu yapar. C) Bu noktada daha önce yaşanmamış bir olay meydana gelir. Mahkeme, jet hızıyla daha yasa Resmi Gazete matbaasında basılırken afla ilgili yürürlüğü durdurma kararı verir. Bu durumda yasa yürürlüğe girer, ama yargı kararı nedeniyle uygulanamaz. Mahkumlar da içeride kalır. Bu gerçekleşme şansı hemen hemen imkansız gibi gözüken bir senaryo.

Diyelim, bu senaryo tutmadı ve mahkumlar serbest bırakıldı. Anayasa Mahkemesi de kararını bir iki hafta sonra aldı. Anayasa Mahkemesi ne yönde bir karar alabilir?

Ankara'daki genel beklenti, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı alarak affın kapsamını genişleteceği yönünde. Bu tahmin, Anayasa Mahkemesi'nin geçmişte aldığı kararlarının oltuşturduğu içtihada dayandırılıyor. Anayasa Mahkemesi'nin içtihadı, ‘‘Şartlı tahliye infaza ilişkindir. Suçluların cezalarının infazında farklılık Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Afta suç ayrımı yapılabilir, şartlı tahliyede yapılamaz’’ yolunda. Nitekim, geçmişte 1991 yılında da bu olay yaşanmıştı.

1991 YILI AFFI

1991 yılında ne olmuştu?

Dönemin ANAP iktidarı 1991 yılında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'na (TMY) eklenen geçici maddelerle, ‘‘şartlı tahliye’’ modeli ile bazı suçları kapsam dışına bırakan bir af çıkartmıştı. Af kapsamı dışında kalan mahkumlar da mahkemelere itiraz etmişlerdi. Mahkemeler de Anayasa Mahkemesi'ne başvurunca, yüksek mahkeme affın kapsamını genişletme kararı almış; sonuçta hapishaneler büyük ölçüde boşalmıştı.

1991 yılında Anayasa Mahkemesi'nin afla ilgili aldığı iptal kararlarından yararlananlar hangi suçlulardı?

TBMM'den çıkan yasanın kapsamı dışında kalan, ancak Anayasa Mahkemesi kararlarından istifade eden suçlular şunlardı: ‘‘146 (Anayasal devlet düzenini bozma, idamı öngörüyor), 403 (Uyuşturcu madde ticareti) 404 (Uyuşturucu madde kullanma, kullanımını kolaylaştırma), 405 (Sahte reçeteyle uyuşturcu madde satın alma) 406 (403. maddedeki ticaret suçunu sağlık görevlilerinin işlemesi halinde idam cezası verilmesini, diğer hallerde cezanın artırılmasını düzenliyor) 407 (Bu maddelerde geçen suçlardan dolayı birinin sağlıkça arızaya uğraması halinde sanığın cezasının bir misli artırılacağı, ölüm halinde idam cezası verileceğini öngörüyor), 414 (Cebirle ırza geçme), 416 (Zorla ırza geçme ve tasaddi), 418 (Irza geçme suçlarında mağdur ölürse, idam cezası verilmesini öngörüyor)

Peki, Sezer Anayasa Mahkemesi'ne dava açmaz ve yasa yürürlüğe girirse, yine bu yol işleyebilir mi? Yani, mahkumlar yine mahkemelere itiraz davası açabilirler mi?

Evet, açabilirler. Bu takdirde de 1991 yılında yaşanan süreç aynen tekrarlanabilir. Bu durumda, af kapsamı dışında kalan sanıklar yargılandıkları mahkemelere başvurarak, ‘‘Af yasası Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı ’’ diye dava açılmasını isterler. Mahkemeler itiraz yoluyla af yasasını Anayasa Mahkemesi'nin önüne getirirlerse, yüksek mahkeme yine bu içtihatını tekrarlayabilir. Ayrıca mahkumlar dışında, TBMM'de toplanacak 110 imzayla da Anayasa Mahkemesi'ne gidilebilir. Örneğin 85 kişilik grubu bulanan DYP, dışarıdan 25 milletvekilinin desteğini alırsa mahkemeye iptal davası açabilir.

Anayasa Mahkemesi, iptal kararları yoluyla son yasanın kapsam dışı bıraktığı hangi suçlara af kapısı aralanabilir?

Bu durumda, tecavüzcülere, işkencecilere, çeteçilere, Anayasal devlet düzenini yıkmaya teşebbüsten idama mahkum Sivas sanıkları ile Hizbullahçılara ve Mumcu sanıklarına da af çıkabilir.

ÖCALAN NE OLUR?

Banka hortumcularının durumu ne olabilir?

Banka hortumlayanlar şu anda af kapsamı dışında. Ancak, iptal başvurusu üzerine onlar da aftan yararlanabilirler. Üstelik, devlete verdikleri milyarlarca dolarlık zararı tazmin etmekten de kurtulabilirler.

Öcalan'ın durumu ne olabilir?

Anayasa Mahkemesi, Öcalan'ın idama mahkum olduğu TCK'nın 125. maddesini de iptal kararı vererek, şartlı tahliye kapsamına alırsa, Apo da on yıllık indirimden yararlanacak. Bu durumda cezası önce 36 yıl ağır hapse çevrilecek. On yıllık indirimle 26 yıl ağır hapse düşürücek. Bu durumda halen 51 yaşında olan Öcalan 75 yaşında serbest kalabilir. (Bir yıllık cezayı zaten çekti)

Bu durumda hangi senaryo gerçekleşirse gerçekleşsin, şanslı tarafın mahkumlar olduğu söylenebilir mi?

Evet. Hangi şık uygulanırsa uygulansın, mahkumların tümünün aftan yararlanmaları olasılığı bir hayli yüksek gözüküyor. Görüleceği gibi, bütün yollar affa çıkıyor.

Peki, affın durdurulabilmesinin bir yolu yok mu?

Var. Bu hafta TBMM Genel Kurulu'nda yapılacak oylamada milletvekillerinin çoğunluğu, vicdanlarının sesine kulak vererek af yasasının aleyhinde oy kullanırlarsa, bu yasa Türkiye'nin gündemden çıkar. Ancak milletvektillerinin liderlerine rağmen böyle bir tavır sergileyebilmelerine ‘‘malum nedenlerle’’ pek ihtimal verilmiyor Ankara'da.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!