Bu noktaya temas mecburi

Güncelleme Tarihi:

Bu noktaya temas mecburi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2012 16:31

Alper Fıratlı (Vokaller, melodika), Altuğ Özgün (Davul), Murat Kanlı (Bas), Savaş Ateşoğlu (Gitar) ve Tolga Yükseloğlu’nun (Gitar) bir araya gelmesiyle bugünkü halini alan Temas, Demirhan Baylan prodüktörlüğünde söz ve müzikleri kendilerine ait şarkıları bir araya getirdi, "Bana Bir Yalan Söyle" adlı ikinci albümlerini hazırladı.

Haberin Devamı

Ekim’in başında yayınlanan bu albümü rock müziği Türkçe dinlemek isteyenler kaçırmasın. Özellikle de albümdeki "Gölgeler ve Sessizlik" şarkısı ile Fıratlı'nın Aydilge ile düet yaptığı "Bu Sefer Son"u. Altuğ Özgün'ün davul solosuyla renklendirdiği "Bilinçaltından Su Yürütmek" adlı parçayı unutmak da hata olur ya da grubun yarın akşam 22.30'da İstanbul Mojo'da vereceği albümün tanıtım konserini...

Bu noktaya temas mecburi

Alper Fıratlı diyor ki, "Yeni bir şeyler ortaya koyduğunuzda, üstelik yaptığınız işe çok güveniyorsanız, içinizden insanlara duyurmak için bir binanın tepesine çıkıp haykırmak geliyor." Böylesine güvendikleri bir iş ortaya çıkarmalarını da tüm şarkıları "Temas" diye imzaladıklarını hatırlattıktan sonra şuna bağlıyor:

Haberin Devamı

"Temas'a ait bireyler olan bizler gibi, bestelediğimiz her parça, bulduğumuz her melodi, yazdığımız her satır söz de Temas'a ait. Grup olarak bir şeyler başarabilmek için ilk şart kişisel egolardan kurtulmak olmalı. Şimdiye kadar bunu güzel becerdik."

Peki, başka neler konuştuk? İşte, bunları:

İLK ALBÜM 2009'DA ÇIKMIŞTI

Temas grubu ne zaman ve nasıl kuruldu? Nasıl tanıştınız?

Gruba en son dahil olan eleman olduğum için geçmişini ben de  "Çocukluk arkadaşları olan Tolga ve Savaş kendi müziklerini yapmak üzere bir proje için bir araya gelirler" diye başlayan bir hikaye olarak biliyorum. 2007'de başlayan bu hikâyeye, o zamanki vokalist Engin, basçımız Murat ve davulcumuz Altuğ dahil olduktan sonra 2009'da ilk albüm olan "Hayata Dokun" çıkıyor. Engin kişisel sebeplerden ötürü ayrıldıktan sonra vokal arayışına giren grup internetteki bir müzik forumuna isimsiz bir ilan veriyor. Sonra ben ilanı görüyor, arayıp konuşuyorum. Bir iki prova yapıyoruz, birbirimizden memnun kalıyoruz ve bugünkü kadromuz böylece oluşuyor. 

TAKIM ELBİSE GİYMEDİĞİM İÇİN RAHATIM

Biraz kendinden ve grup arkadaşlarından bahsedebilir misin? Mesela sen sadece müzikle ilgilenmiyorsun, diğer arkadaşların durumu da bu mu?

Haberin Devamı

Evet, tüm grup elemanları benimle aynı durumda, hepimizin iki işi var. Sabahları takım elbiseleri giyip işlere giderken, kalan zamanda da müzikle uğraşıyoruz. Ben bilgisayar mühendisiyim, Altuğ avukat. Tolga ve Murat gümrük, Savaş da finans sektöründe çalışıyor. Bu arada işime haksızlık etmeyeyim, ben takım elbise giymiyorum, o konuda rahatım.

Müziğin yanında başka işlerle de uğraşmanın avantajı ne, dezavantajı ne?

Açıkçası ben de zaman zaman düşünüyorum. Fakat avantajlarının mı, dezavantajlarının mı daha fazla olduğuna karar veremiyorum. İki işe sahip olmanın en büyük dezavantajı, zamanın yetersizliği. Yalnızca müzik yapıyor olsaydık iki albüm arasında belki bu kadar fazla süre olmayacaktı. Elbette yapım sürecinde kah başa gelen aksilikler, kah bizim bazı şeyleri fazlaca ince eleyip sık dokumamızdan kaynaklı gecikmeler de oldu; ama tüm gün kendini o işe vermekle mesai sonrası stüdyoya kapanarak çalışmak arasında hayli fark var. Gün içinde yapılan röportajlar, çekimler ve şehir dışı turneleri de bu bağlamda zorlayabiliyor. Neyse ki işyerlerimiz bu konularda ihtiyacımız olan esnekliği ve anlayışı sağlıyor.

Haberin Devamı

MADDİ KAYGIMIZ OLMADIĞINDAN DAHA ÖZGÜRÜZ

Müzik, hayatımda beni ben yapan çok az şeyden biri ama üzerine ihtisas yaptığım mühendislik mesleğini de çok seviyorum. Teknoloji, teknolojinin bu hızda ilerlemesi ve kendimi bu ilerleyişin bir destek parçası olarak görmek beni heyecanlandırıyor. Bu yüzden hem işimden, hem müzik yapmaktan son derece memnunum. Ayrıca "Sektör vahim" edebiyatına girmeden şunları söyleyebilirim: Tek geçim kaynağınız müzik olmadığında, müzikle ilgili maddi kaygılarınız olmadığında, istediğiniz müziği daha özgürce yapabiliyorsunuz. Yine de bir gün 36 saat olsaydı hiç fena olmazdı.

İkinci albümde seni en çok heyecanlandıran ne? İlk albümde olmayıp da bunda olan ne var?

Haberin Devamı

Umarım ukalalık olarak anlaşılmaz ama ilk albümle bu albüm arasındaki en önemli fark benim varlığım. Ben ilk albüm piyasaya çıktıktan sonra gruba dahil olmuştum. Albümde beni en çok heyecanlandıran şey ise benim ilk profesyonel albümüm, ilk gözağrım olması. Yıllar önce Ankara’da lise ve üniversite zamanında, sonra İstanbul’da birçok farklı projede, farklı tarzlarda müzik yapan gruplarla çalıştım. Ama Temas'a katıldığımdan, "profesyonel müzisyen" sıfatını edindiğimden beri kendimi yeni yeşeren bir ağaç filizi ya da gözlerini ilk kez açan bir bebek gibi hissediyor, yeni adım attığım bu piyasayı meraklı gözlerle izliyorum. Güzel insanlarla tanışıyor, bazen sektörle ilgili duyduğum gördüğüm şeylerle çok şaşırıyor, bazen çok heyecanlanıyorum. Bazen umutsuzluğa kapılıyor gibi olsam da grupça müziğimizin geleceği konusunda çok iyimserim.

Haberin Devamı

TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ MÜZİSYENLERİNDEN BİRİYLE ÇALIŞTIK

Bunun dışında bu albümde teknik anlamda da birçok yenilikler oldu. En büyük yenilik, bir prodüktörle çalışmaktı. Türkiye'nin önemli müzisyenlerinden Demirhan Baylan'la çalıştık. Grup içerisinde neredeyse herkesin -rock tabanlı olmak üzere- farklı müzik zevkleri var. Bu parçaların tekdüzeliğini engelleyen, çeşitliliğin oluşmasını sağlayan güzel bir avantajken, yaratım süecinin sancılı geçmesine yol açan bir dezavantaj da olabiliyor. Bu yüzden bu konuda bilirkişiliğine güvenebileceğimiz bir isme ihtiyaç duyduk ve aradığımız kanı Baylan'da bulduk. Cesur ve yenilikçi bir insan. Risk almayı seven ve kimsenin yapmadığı şeyleri denemekten kaçınmayan bir kişiliği var. Bu özellikleri kendi albümlerinde yoğun olarak görülebiliyor. Bu özellikleri sayesinde bizim albümümüzdeki birçok parça da farklı kişilikler kazandı. Örneğin "Pazartesi" adlı parçamız Baylan eli değmese albümün vasat parçaları arasında kalabilirdi.

DUBSTEP DE VAR

Kayıtlar ve miks süreçlerinde de kullanabildiğimiz en son ve en iyi teknolojiyi kullanmaya çalıştık. Şansımıza bu ekipmanların başında da hep işinin en iyisi insanlar vardı. Davul ve gitar kayıtları Deneyevi Stüdyoları'nda gerçekleşti, miks ve mastering Amerika'da Backroom Studios'da yapıldı. Müziğimizin içinde elektronik öğeler pek olmasa da bu senteze sırtımız dönük değil. Dubstep tarzında Umut Uslusoy tarafından mikslenen albümün son parçasında da Türkiye'de pek alışılmamış bir şey yapmış olduk. Teknolojiyi ve elektronik ekipmanları konserlerimizde de kullanmayı seviyoruz.

GRUP OLARAK BAŞARILI OLMANIN YOLU EGODAN KURTULMAK

Albümdeki şarkıları "Temas" olarak imzalamışsınız... Bu, kişisel egoları pek ön planda tutmadığınız için mi? Müzikte mütevazılık çok sık rastlanan bir durum değil sanki...

Bir arada ürettiğimiz her parça gruba aittir diye düşünüyoruz. Daha önce de bahsettiğim farklı müzik ekollerinden besleniyor olma durumu, bestelerin çeşitliliği ve zenginliğini artırıyor. Herkesin sırf kendi yaptığı parçalar da var, "Bana Bir Yalan Söyle"de olduğu gibi tamamen stüdyo çalışması sırasında oluşan parçalarımız da var. Sözleri genellikle ben ve Altuğ yazıyoruz. Özetle Temas'a ait bireyler olan bizler gibi, bestelediğimiz her parça, bulduğumuz her melodi, yazdığımız her satır söz de Temas'a ait. Şimdiye kadar grup içinde bu konuda hiçbir tartışma, ya da hoşnutsuzluk olmadı. Grup olarak bir şeyler başarabilmek için ilk şart kişisel egolardan kurtulmak olmalı diye düşünüyorum. Şimdiye kadar bunu güzel becerdik.

AYDİLGE "BU SEFER SON"A İMZASINI ATTI

Aydilge'yle düet yaptınız. Nereden tanışıyorsunuz?

"Bu sefer son" adlı parçayı, ayrılığı betimlediği için başından beri düet olarak düşünüyorduk. Birkaç seçeneği değerlendirdikten sonra parçanın Aydilge'nin sesine çok uygun olacağına karar verdik. Davulcumuz Altuğ ile Aydilge Rock FM'den tanışıyorlar, bu vesileyle kendisinden rica ettik, sağolsun kırmadı bizi. Sadece parçayı söylemekle kalmadı, söylediği kısımlara kendi imzasını atarcasına değişiklikler yaparak bambaşka duygular kattı. İyi ki bu işi Aydilge ile yapmışız. Daha da önemlisi, bizi destekleyen, samimi bir dost kazanmış olduk. Bu daha büyük bir kazanım bence. 

YAPTIĞINIZ İŞE GÜVENİNCE İÇİNİZDEN HAYKIRMAK GELİYOR

Bundan sonrası için kafanızda ne gibi projeler var?

Elbette öncelikli hedefimiz bu albümü, parçalarımızı olabildiğince çok insana ulaştırmak. Bu söyleyeceklerimi Aydilge ve gitaristi Cem ile de paylaşmıştım, yeni bir şeyler ortaya koyduğunuzda, üstelik yaptığınız işe çok güveniyorsanız, içinizden insanlara duyurmak için bir binanın tepesine çıkıp haykırmak geliyor. Böyle bir heyecan duyuyorsunuz. Bir sanatçı için kötü yorum almaktan daha çok yaralayan şey umursanmamak sanırım. Neyse ki işler şu sıralar bizim için gayet iyi gidiyor. Hem albüm satışları yolunda, hem basında hem de verimli bir şekilde kullandığımıza inandığımız sosyal medyada kendimizi gösterme fırsatı buluyoruz. Bizce başarının en önemli koşulu kalıcı ve tutarlı olmak. Bu yüzden yeni albüm için planları yapmaya başladık bile. Bu sefer niyetimiz iki albüm arasını bu kadar uzun tutmayıp dinleyicimizi fazla bekletmemek.

ALBÜM LANSMANI 18 EKİM'DE

Sizi sahnede izlemenin yolu nedir?

Düzenli olarak sahne aldığımız bir yer yok. Zaten şimdiye kadar albüm hazırlıkları dolayısıyla konserlere de ara vererek bir nevi fırtına öncesi sessizlik havası yaratmak istedik. En yakın konserimiz, 18 Ekim Perşembe günü Mojo'da (Beyoğlu, İstanbul) albümümüzün çıkışını da kutlayacağımız lansman konserimiz olacak. Sonrasında 2- 3 aylık bir döneme yayacağımız geniş kapsamlı bir Türkiye turnesi planlıyoruz. İstanbul’da yaşadığımız için elbette bu süre zarfında 1- 2 İstanbul konseri daha olacaktır. Tüm konserlerimizi ve diğer tüm etkinlik ve haberler, Twitter’da @temasonline, Facebook’ta facebook.com/temasistanbul, Youtube’da "temasistanbul" kullanıcısı altından ve www.temasonline.com adresindeki resmi internet sitemizden takip edilebilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!