Bu meslek, siyasetle bir arada yürümüyor

Güncelleme Tarihi:

Bu meslek, siyasetle bir arada yürümüyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2001 00:00

DOĞAN MEDYA KONSEYİ üyesiyim. Geçen hafta, gazeteci-siyaset bağlantısını tartıştık Konsey'de. Çünkü, üç değerli, önem verdiğimiz arkadaşımız, Tufan Türenç, Gökhan Çırnaz ve Şükrü Elekdağ, son olağan CHP Kurultayı'nda, parti meclisine üye seçilmişlerdi.Konsey, gazetecilerin, bilfiil siyasetin içinde bulunmalarının, meslek ilkeleriyle, tarafsızlığıyla bağdaşmadığı kararına vardı.Tufan Türenç ile Gökhan Çırnaz, gazeteciliği tercih ettiler, mesleklerindeki başarıyı sürdürmeye karar verdiler, Şükrü Elekdağ ise bilgisini, birikimini siyasete yansıtmayı uygun gördü. Gazetecilik zevkli meslektir, iki arkadaşımız da onun cazibesinden kurtulamazlardı. Biz onlardan emin olsak da, kamuoyu, parti bağlantısı yüzünden, gazetecilerin yönelimlerinin, yazılarının inanılırlığı konusunda kaygıya düşebilirdi.Konsey'in verdiği bu kararın, meslek-siyaset bağlantısı açısından önemli olduğu kanısındayım. Kararın gerekçeleri; sadece Doğan Medya Grubu için değil, bütün medya için emsal teşkil edecek hususları içeriyordu. Asıl arzumuz, arkadaşlarımızı, daima aramızda, mesleğin içinde görmekti. Sevinçliyiz ki sonuç da böyle oldu.Diyeceksiniz ki, peki, siyaseti sadece siyesetçilere mi bırakalım, başka alanlardan tanınmış insanlar siyasete girmesin mi? Diğer meslekler için fikir beyan edemeyeceğim ama gazetecilerin ve sanatçıların siyasete girmelerinden her zaman, özgürlüklerini kaybedeceklerini düşünerek ürkerim. Gazeteci ve siyaset ilişkisi üzerine, belleğimde öylesine acı anılar birikmiş ki, bunlar yeniden tazelenince, bu ilişkilerin sağlıklı olamayacağını düşündüm.* * *HAFIZAMDAN silinmeyen örnekler var. Birincisi Son Posta meselesi.Selim Ragıp Emeç'in sahibi olduğu gazete, iyi bir gazeteydi, özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarında, aydınlar en çok onu okurdu.Ortaokul yıllarından hatırlarım, edebiyat hocam Baha Káhyaoğlu sınıfa bu gazeteyle girer, özellikle oradan Mithat Cemal Kuntay'ın yazılarını okur, okutturur, onun üzerine yorumlar yaptırırdı. Sonra ne oldu bu gazeteye?Selim Ragıp Emeç, Demokrat Parti'den milletvekili seçildi, 27 Mayıs devriminin ardından da Yassıada'ya gidince hem gözlerinden hem de gazetesinden oldu.Bazen rahmetli, sevgili arkadaşım Çetin Emeç'le babasının başına gelenleri konuşurduk, o kaybedişin izlerinin hálá onda yaşadığını bilirim. Onun için de bu tür ilişkiler konusunda çok hassastı.İkinci örnek de Mithat Perin'in başına gelenlerdir.O da milletvekili seçilmişti, Yassıada olayından sonra, gazetesi elinden gitmiş, kullanmadığı matbaa makinelerinin borcunu ödemişti.Yusuf Ziya Ortaç'ın Yassıada duruşmalarında, örtülü ödenekle ilişkisinin ortaya çıkması, bence Akbaba efsanesinin sonu oldu.Han Duvarları'nın unutulmaz şairi Faruk Nafiz Çamlıbel'i Yassıada mahkemesinde görmek beni çok üzmüştü.Yalnız gazeteciler mi?Edebiyatçıların, sanatçıların da parti disiplini ile yaratıcı özgürlüklerini bir arada yürütemediklerini, birçok dostumun serüveninde izledim.Türkiye İşçi Partisi'ne hevesle üye olan edebiyatçıların sonradan bu partiden ayrıldığını hatırlatmak isterim.* * *GAZETECİLİK, sürekli bir hassas terazinin kefesinde yaşamaktır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!