Bu macera da bitti

Güncelleme Tarihi:

Bu macera da bitti
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 1997 00:00

Haberin Devamı

İSOFF'un dört gün süren zorlu Kazdağı Ekspedisyonu başarıyla tamamlandı

BİR KÜÇÜK MOLA

Mesleği reklamcılık olan Çetin Demirtaş, kurulduğu günden bu yana İSOFF'un Basın Sözcülüğü'nün yapıyor. Off-Road'u hobinin ötesinde bir yaşam tarzı olarak benimseyen Demirtaş, off-road'un rutin şehir hayatından bunalanlar için çok iyi bir fırsat olduğunu düşünüyor.

Türkiye'nin ilk ve tek off-road kulübü İSOFF, 1-5 Ağustos tarihleri arasında Ssangyong Musso-İsoff Kazdağı Ekspedisyonu' nu gerçekleştirdi. Ekspedisyona katılanlar efsanevi Kazdağı'nın büyülü doruklarında geçen dört günlük yolculuk boyunca, bugüne dek kimsenin geçmeye cesaret edemediği yollardan geçerek zorlu bir maceranın tadını çıkardı.

Ssangyong Musso desteğiyle İstanbul Off Road Kulübü tarafından düzenlenen ekspedisyona, 18 arazi aracı katıldı. 1 Ağustos Cumartesi günü İstanbul'dan yola çıkan ekibin 'yoldışı' serüveni Gönen'e ulaştıktan sonra başladı. Dört günlük yolculuğun rotasını Eski Camel'cı Cem Kitapçı'nın GPS (Global Positioning System, Uydudan aldığı sinyallerle yön saptayan bir alet) yardımıyla haritadan bulduğu yollar belirliyor. Çoğu zaman binek hayvanların bile geçmediği yollarda süren yolculukta araçlar arasında iletişim telsiz bağlantısıyla sağlanıyor.

Aralarında 13 gazetecinin bulunduğu 55 kişilik ekip, ilk kamp molasını sabaha karşı saat dörtte, sonradan adının Yenice olduğunu öğrendiğimiz köyün üç kilometre yakınında veriyor. Hepsi de artık kampçılık konusunda sıkı bir deneyime sahip olan off-road'çular yolculuk yorgunluğuna ve fazlaca serin havaya rağmen hızla çadırlarını kurup yerleşiyor.

Sabah dokuz sularında alelacele yapılan bir kahvaltıdan sonra konvoy yola koyuluyor. 2 Ağustos Cumartesi günü Yenice'den ayrılıp, Sazak üzerinden batıya doğru yol alıyoruz. Kamp yerine kadar sürecek olan Off-road'un ikinci günkü yolculuğu özellikle klimasız araçlarda seyahat edenler için tam bir toz toprak banyosuna dönüşüyor. Ancak off-road'çular bundan hiç şikayetçi değil. Onlar sadece mevsimin yaz olması itibariyle çamura bulanıp yeterince eziyet çekmemiş olmaktan hayıflanıyorlar.

Ekiptekilerin KPS (Köylü Positioning System) adını verdiği köylülerin yol tarifleriyle kimi zaman kütüklerle kapalı yollardan geri dönerek kimi zaman da yönümüzü değiştirerek Oğlanalan Köyü yakınlarındaki Çelebi Çayı'na ulaşıyoruz. Bol miktarda çekirge ve kertenkelenin bulunduğu, çevresinde ağaçların olduğu çay kenarına kamp kuruyoruz.

Ertesi gün aralarında gezinin sponsoru Ssangyong'un üretimi olan Musso'nun da bulunduğu altı araç Çelebi Çayı'na bağlanan bir derede gösteri yapıyor. Araçlar vinç yardımıyla oldukça dik bir noktadan bir bir dereye indirilirken nefesimizi tutuyoruz. Bir süre dere içinde ilerleyen araçlar vinç yardımı olmadan dere yatağından çıkarak gösterilerini tamamlıyor.

Dere off-road'undan sonra Dalaksuyu'na doğru yol alıyoruz. Batıya doğru uzanan bu rotada Çırpılar'dan Evciler'e, oradan da Ayazma denilen piknik alanına çıkıyoruz. Toplam 64 kilometre yol yaptığımız günün sonunda saatler geceyi gösterirken Ayazma'nın üstünde bulunan Armutalan Bölgesi'ne ulaşıp burada konaklıyoruz.

4 Ağustos Pazartesi günü Armutalan üzerinden Doğu-Güneydoğu yönünü takip ederek Kazdağı eteklerine doğru inişe geçiyoruz. Ağır off-road şartlarının tam olarak hakim olduğu bu inişler gün boyu devam ediyor. Önce Kartalçimeni'ne ulaşıp ardından Karataş ve Sarıkız tepelerini geçiyoruz. Kazdağı'nın en yüksek zirvesi olan Karataş Tepesi'nde keskin soğuk eşliğinde öğlen yemeği molası veriyoruz. Ancak ne Ağustos ayının başında yaşanan bu soğuk, ne de yayık ayranı gibi sallayan yollar bizi yıldırmıyor. İki yaşındaki Utku ve üç yaşındaki Mert de dahil olmak üzere ekipte mızmızlanan kimseye rastlanmıyor.

Kazdağı'nın mitolojik atmosferinde en çetin ama aynı zamanda en keyifli günümüzü geçirerek saat yedi sularında Düden Yaylası'na inerek kamp kuruyoruz. 5 Ağustos Salı günü Düden Yaylası'ndan Avcılar'a oradan da Çamlıbel Köyü'ne geçilerek 23 kilometrelik bir etapla dört günlük off-road tamamlanıyor. Ufak tefek arızalar dışında önemli bir aksaklığın yaşanmadığı off-road'u başarıyla tamamlayan ekip, bir sonraki ekspedisyonun özlemiyle İstanbul'a dönüyor.

KLASİK GÖRÜNTÜ

Aralarında büyük bir dayanışma olan ekipten birinin aracı arızalandığında bütün ekip beraber hareket ediyor. Arıza önce o an için bulunan pratik çözümlerle giderilmeye çalışılıyor. Mesela kayış koptuğunda naylon bir çorap imdada yetişebiliyor. Ya da diğer arabalar tarafından çekilerek en yakın tamirciye götürülüyor.

ÇOK EĞLENDİLER

Çoğu zaman çok zor şartlar altında gerçekleştirilen ve pek çok insan için bir işkence sayılabilecek off-road'a katılanlar arasında iki yaşındaki Utku, üç yaşındaki Mert ve beş yaşındaki Neslişah da bulunuyor. Onlar da anne ve babaları gibi bu spora gönülden bağlı. Dört gün süren off-road'da hiç sıkıldıkları görülmediği gibi büyüklerden daha fazla eğlendiler.

DOĞANIN İÇİNDE

Çoğu en az dört-beş gün süren ekspedisyonlar boyunca su ihtiyacı tamamen doğal kaynaklardan karşılanıyor. Yol üstünde karşınıza çıkan bir çeşme ya da kaynaktan içecek su ihtiyacını karşılarken, bir dere kenarında bulunan minik bir şelale de duş almak için ideal.

ÇÖPLERİ DE TOPLADILAR

Off-road'çuların üzerinde hassasiyetle durduğu konuların başında konakladıkları yerde, arkalarında atık bırakmamak geliyor. Bu kurala özenle uyan ekip kendilerinden önce bırakılmış çöpleri de toplamayı ihmal etmiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!