Bu kez rüya görmüyor ama...

Güncelleme Tarihi:

Bu kez rüya görmüyor ama...
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2001 00:00

BU gidişle William Safire, Ertuğrul Özkök'ten daha fazla tanınır hale gelecek Türkiye'de, yemin ediyorum.Adamın New York Times'ta yazdığı her yazı, Türkiye'de olay oluyor birader.Üstelik onun işi Özkök'ten çok daha kolay. Genel Yayın Yönetmeni rüyasında, örneğin Turgut Özal ile mülakat yapıp bunu köşesinde yazsa, ya sonunda delirdi derler, ya da topa tutarlar.Safire, ölü Nixon ile mülakat yapıp bunu yazdı, bizim bütün medyada büyük haber olarak yayınlandı.* * *Böylesine bir girişten sonra bugün bu köşede William Safire'ın dün yazdığı yazıya değinmem çoğunuza tuhaf, bir kısmınıza da abuk gelecektir, bunu biliyorum.Ancak benim de kendime göre nedenlerim var:1- Safire bu kez ölü insanlarla mülakat yapmıyor, rüyasında gördüklerini yazmıyor. En azından tamamıyla gerçekleri yazıyormuş gibi davranmış bu yazısında.2- Son derece somut bilgiler var bu yazıda. Ve Irak devletini, 11 Eylül günü ikiz kuleleri deviren teröristlerden Muhammed Atta'ya kesin olarak bağlayan somut olayları anlatıyor.Şimdi bunu söyledikten sonra hemen şunu da ilave etmeliyim: Amerika'da ne pahasına olursa olsun Irak'ı vurdurmak, Saddam'ı devirmek isteyen bir klik var. Bunlardan bazıları devletin içinde, bazıları da medyada. Safire medyadakilerin en güçlüsü ve en iyi bilineni.(Önemli not: Safire Amca, ne olursun derin devlet bağlantılarını filan kullanıp bu garip Türk gazetecisini öldürtmeye filan kalkma. Ben ülkemde zaten çoğunluk tarafından yarı deli, bana sempatiyle bakanlar tarafından ise ruh hastası olarak nitelendiriliyorum. Herkes bana acıyor burada. O nedenle yazdıklarımı da ciddiye almazlar. Bizim memlekette insanlar öldükten sonra kıymete binerler, dolayısıyla beni de durup dururken kıymetli insan kategorisine yatay geçiş yaptırmanız hata olur kanısındayım. Teşekkürler.)Bu grup koordineli bir şekilde çalışıyor. Son derece kararlılar. Dolayısıyla Safire'dan alıp aşağıda aktaracağım bilgileri siz yine de kuşkulu okuyun derim.Safire'a bu bilgilerin aktarıldığı kesin de, bilgiyi aktaranların ne kadar doğruyu söyledikleri bence şüpheli.* * *11 Eylül'de ikiz kuleleri havaya uçuran grubun lideri konumundaki Muhammed Atta, 7 Nisan 2001 tarihinde Florida'dan Çek Cumhuriyeti'ne uçtu.72 saat sonra da Prag'dan Florida'ya geri döndü. Adamcağız tüm zamanların en şiddetli jet-lag'ini yaşamış olmalı o günlerde.Bu kadar acil olarak Prag'a gidip gelmesinin nedeni ise orada yapmış olduğu önemli görüşme. Atta, Prag'da Irak Konsolosu Ahmet el-Ani ile görüşmüş. Ahmet el-Ani görüntüde konsolos, gerçekte ise casuslar ile devlet birimleri arasındaki koordinasyonu sağlayan, casusları devlet talimatıyla yönlendiren bir ‘‘case officer’’.İkisi konsoloslukta buluşmuyorlar; çünkü Çek istihbaratı BIS, konsolosluğu 24 saat dinliyor.Ancak buluştukları yere kadar da takip ediyorlar ve onları dinlemeye çalışıyorlar.O zamanlar bu kadar yoğun takipte olmalarının da gayet tabii ki bir nedeni var. Dünyada her şeyin bir nedeni var ve bu da aslında beni son derece sıkmış durumda, ama neyse.Saddam Hüseyin, Irak muhalefetini örgütlemek için yayın yapan Radio Free Europe'un merkezinin bombalanması emrini vermiş.Bu işi örgütleme görevini Ahmet el-Ani'nin almasını istemiş.Bunlar biliniyormuş.Safire da haklı olarak soruyor: Madem Atta bu kişiyle gizli görüştü, sonra hemen Amerika'ya döndü. Çek istihbaratı da eğer bunu tespit ettiyse CIA ve FBI'a bildirmedi mi?Öyle ya, 2 hafta içinde Saddam'ın, Amerika'nın bir radyosuna terör saldırısı yaptıracağı düşünülüyor. Bunu yaptıracak kişi Amerika'dan gelen bir kişiyle görüşüyor ve Çek istihbaratı bunu CIA ve FBI'a bildirmiyor.Olacak iş mi bu? Safire bunu soruyor ve eğer bildirdilerse bu bilgiler üzerine CIA ve FBI neden bir şey yapmadı da Atta 11 Eylül'de saldırıyı yaptıktan sonra hatırlandı diyor.Çok güzel sorular.Bu anlatılanlar tamamen gerçekse o zaman Irak bu işe kesin olarak karışmış demektir.Safire yazısının sonunda bir başka haber daha veriyor.Mayıs ayının ortalarında iki Irak gizli servis elemanı, Bağdat'ın önde gelen karaciğer hastalıkları uzmanı Muhammed Hayal'in kliniğine gitmişler.Uzman doktor, hemen bir hükümet arabasına bindirilip bilinmeyen bir yere götürülmüş.3 gün sonra da geri gelmiş. Arada geçen üç günde nerede olduğunu da kimseye söylememiş.Ancak tüm klinikte o gün, uzmanın Afganistan'a götürülerek Usame bin Ladin'i tedavi ettiği söylentisi yayılmış.Ateş olmayan yerden duman çıkmaz mı?Yoksa asılsız dedikodu mu? Bunu ben bilemem.Ama dün itibarıyla bence önemli olan haberler de böyleydi işte. Siz de bilin istedim yani.(Bugün ilginç bir deney yapıyorum. Gazeteyle konuşmadan yazdım bu yazıyı. Bakalım onlar da bunu ayrıca haber yaptırtacaklar mı? Son günlerde Safire aleyhine o kadar çok konuşup dedikodu yaptım ki, tüm umudum onların bundan etkilenip adamın yazısını haber yaptırmaktan vazgeçmeleri. Ancak bu da benim iyi niyetli yorumum; çünkü yazı işlerinin beni bir kez bile dinlemesi mümkün değildir. Bu tabiat kurallarına aykırıdır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!