Bölügiray Paşa yazıyor

Güncelleme Tarihi:

Bölügiray Paşa yazıyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 2003 00:00

EMEKLİ Korgeneral Nevzat Bölügiray'dan aldığım, olaylara farklı bir açıdan yaklaşan ilginç mektupları bazen size iletiyorum. İşte son mektup:‘‘Recep T. Erdoğan'ın iktidarda çok zor bir ikilemle karşı karşıya bulunduğu anlaşılıyor. Ortaya çıkan gerginliklerin çoğu da bu nedenle meydana geliyor. 1- AKP'nin çekirdek tabanını oluşturan radikal İslamcı kesim, AKP iktidara geldikten sonra büyük bir umut ve sabırla, seçim sürecinde kendisine verilen sözlerin yerine getirilmesini bekliyor. Bu nedenle de, şimdilik suskunluğunu koruyor. AKP bunu çok iyi bildiği için YÖK, imam hatip, türban, TÜBİTAK, kadrolaşma gibi konularda değişiklik yapmakta acele ediyor... Çünkü bunlar İslamcı tabanın beklentileri doğrultusunda yerine getirilmediği takdirde bu kesim, SP'nin de kışkırtmasıyla ve geçmişte olduğu gibi, sokağa dökülebilir. AKP yönetimi bunlarla karşı karşıya kalabilir ve oylarını yitirebilir.2- AKP, İslamcı kesimin bu tür isteklerini yerine getirdiği takdirde, bu kez de, üniversiteler başta olmak üzere, laik, demokratik kesim ayağa kalkabilir. Doğacak kargaşa bir iç çatışmaya dek varabilir. Böyle bir durumda, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun ÖzTurgut Özal döneminde bilinen tumumu ve polisteki kadrolaşma nedeniyle, yine geçmişte görüldüğü gibi, İslamcı olmayan eylemcilere müdahalesi çok sert ve kışkırtıcı olabilir. Olaylar istenmeyen boyutlara ulaşabilir.T.Erdoğan benim bu görüşüme ve son günlerde sık sık yinelediği gibi ‘niyet okuyucusu' etiketini yapıştırabilir. Bu tanımlamayı AKP'nin girişimlerine uyarlarsak, YÖK tasarısı, YÖK'ten ve üniversitelerden öç alma uygulamaları, salt din eğitimi verdiği halde meslek okulu kılıfına sokulmak istenen imam hatip okulları konusu, türban, TÜBİTAK, kadrolaşma gibi İslamcı girişimler, AKP'nin, Cumhuriyet'in temel niteliklerini aşındırma niyetinde olduğunu açıkça göstermiyor mu? Bu girişimlere göre AKP'nin amacının önce eğitimi, sonra eğitim yoluyla toplumu ve son hedef olarak da devleti dinselleştirmek olduğu anlaşılmıyor mu?TSK dahil, yoğun tepkiler nedeniyle AKP'nin niyetlerinin bir kısmının şimdilik teşebbüs halinde kalması ve uzlaşma yolu araması, kötü niyetlerinin yok sayılmasına neden olabilir mi? Acaba yoğun tepkiler olmasaydı niyetlerini böyle bir uzlaşma aramadan, aynen ve bir oldu bitti ile gerçekleştirmeyecek miydi? Yasa tasarıları ve uygulamaları açıkça ortadayken, bunlara tepki gösterenlere ‘niyet okuyucuları' yakıştırması bir ‘takıyye' taktiği olmuyor mu?T.Erdoğan'ın da imam olduğu, ama şimdi başbakan olarak ülkeyi yönettiği örnek gösterilerek imam hatip okulları savunuluyor. Oysa T.Erdoğan, ‘değişinceye' kadar ve daha birkaç yıl öncesine dek -en az 20 yıl- bir radikal İslamcı olarak faaliyet göstermedi mi? Kendisinin bu yöndeki kasetleri İslamcı kesimin eğitiminde belki halen kullanılmaktadır. İmam hatip okullarından şeriat eğitimi alarak çıkan ve anketlere göre yüzde 80'i şeriat düzeni özlemcisi olan yüz binlerce genç, T. Erdoğan gibi ancak 20 yıl sonra ‘değişinceye' dek (eğer değişirlerse) söylemleri ve eylemleriyle toplumu o doğrultuda etkilemeyecek mi? Bu nedenle, imam hatip okullarını bu tür örneklerle savunanlar, Recep Erdoğan, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan gibi imam hatiplilerin geçmişini unutmamalıdır.’’SES YOK!İstanbul Borsası, Sivasspor takımına 40 bin dolar bağışta bulundu. Borsa, Sermaye Piyasası Kurulu'nun denetim ve gözetimi altında bir kuruluş. SPK'nın ‘‘ilgili bakanı’’ Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener. Kendisi aynı zamanda Sivas milletvekili, SPK Başkanı Doğan Cansızlar'ın Siyasal'dan sınıf arkadaşı.Borsa bu bağışı durup dururken niçin yapıyor? Abdüllatif Bey bastırdı mı? Rica mı etti? Ağırlığını mı koydu? Yoksa Borsa yönetimi Sivasspor kulübünü bir gece rüyasında mı gördü? Bu konuyu yazdım, ilgili kişi ve kurumlardan yanıt geldiği takdirde burada size ileteceğimi duyurdum. Aradan 48 saat geçti, hiçbirinden Allah rızası için tık yok. Türkiye böyle ahbap çavuş ilişkisiyle mi yönetiliyor? Halkın parası böyle mi kullanılıyor? Nerede bunların güya ‘‘şeffaf’’ yönetimi, nerede?40 bin doları küçümseyen olabilir. Ancak bu bir ahlak ve siyasi torpil olayıdır, ahbap çavuş ilişkisi, yönetim biçimi örneğidir.Birileri bu konulara yanıt bile veremiyorsa, biliniz ki onlar yaptıkları işin ardında duramayanlardır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!