"Bizim hedeflerimizi Başbakan kullanıyor"

Güncelleme Tarihi:

Bizim hedeflerimizi Başbakan kullanıyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2011 15:21

MHP Genel Başkan Yardımcısı Osman Çakır, partilerinin 1999 programında “2023 dünyanın ilk 10 ekonomisine girme” hedefi bulunduğunu belirterek, söz konusu hedefin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kullanıldığını ileri sürdü.

Haberin Devamı

Çakır, Akgün Hotel'de düzenlediği basın toplantısında Elazığ dahil gezdiği tüm yerlerde vatandaşın ekonomik durumunun iyi olmadığını gözlemlediğini, vatandaşların da bu yönde kendisine bilgi verdiğini kaydetti.

Olmayan şeyleri olmuş gibi, yapılmayanları yapılmış gibi gösterme politikası bulunduğunu öne süren Çakır, vatandaşın yakınmasına karşılık devlet kurumlarının da tablolarında yapılan tüm hesap kaydırmaları, oynamalara rağmen aynı olumsuzluğun yansıdığını belirtti.

Türkiye'nin 2002 yılında borcunun 242 milyar lira iken bugün borcun 465 milyar lira olduğunu, özel sektör borçlanmasında da aynı şekilde artış olduğunu ifade eden Çakır, “Vatandaşın da geliri kredi kartı, kredilerle ipotek altında. Devletin özel sektörün borcu bir yana vatandaşın da her birisi borçlandırılmış. Vatandaşı, özel sektörü, devleti borçlu bir ülkede nasıl iyileşme, gelişmeden bahsedilir? Devlet 'borçluyum', vatandaş 'borçlusun', özel sektör 'borçlu' ama çok mutluyuz... Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir ülke bağımsız, kendi milli kimliği ilgilendiren kararları cesaretle rahatça serbestçe alabilir mi?” diye konuştu.

Vatandaşın sadece cep telefonu kullanarak devlete 40 milyar dolar vergi verdiğini, tüm bu vergilere ek olarak ülkenin 50 milyar dolarlık milli varlığının yabancılara peşkeş çekildiğini iddia eden Çakır, “Elazığ'da da Ferrokrom peşkeş çekildi. Sadece deposundaki maden varlığı bile bedelinden katlarca fazla. Ne oldu bu para?” diye sordu.

2023 HEDEFİ

Haberin Devamı

Çakır, “2023'te dünyanın ilk 10 ekonomisine girme” söylemini, 1999 yılında hükümet döneminde partilerinin DPT'den kendi programlarına aldığını
belirtti. Çakır, şöyle devam etti: “Başbakan “muhalefet sürekli eleştiriyor, çözüm önermiyor' diye muhalefeti suçluyor. Sanki muhalefet iktidara çözüm üretmek zorundaymış gibi bir anlayışla bunu ifade ediyor. Bizim parti programımıza 1999 yılında aldığımız o hedefleri bugün Başbakan kendisi kullanıyor; bu, bizi memnun eder. Yaptığımız çalışmalar Türkiye'nin geleceği için hiç olmazsa başka bir iktidar da olsa kullanılması. Onların yaptığı hesaplar yanlış, bu büyüme oranlarıyla 2023'te dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girmesi imkansızdır. Bunun için her yıl kesintisiz yüzde 10 büyümesi lazım. Bunun için de bilime tek dayalı milli sanayi politikasının yeniden tesisi yeni bir sanayi politikası etrafında tüm enerji doğal ve insan kaynaklarının harekete geçirilerek uygulanması şarttır.”

SORULAR

Haberin Devamı

Çakır, bir gazetecinin “Özerklik tartışmalarına karşı duruşunuz anlaşılamadı. Kürt açılımına karşı bir Türk açılımı değerlendirmeniz var mı?” sorusuna “MHP olarak Kürt açılımına karşı Türk açılımı; bunun karşılığında sanki buna alternatifmiş gibi değerlendirmenin fevkalade yanlış olduğuna inanıyoruz. Bu ülkenin tüm vatandaşlarının hukuken, anayasa ve kanunlar önünde eşitliği sağlandığı gibi pratik hayatta da yaşam alanında da her alanda bunların eşitliği uygulamada sağlanmak zorundadır” karşılığını verdi.

Türkiye'de sorunun yasalardan ve Anayasadan kaynaklanmadığını belirten Çakır, “Hukuku eşit kullanma hakkı yasalarda verildiği halde vatandaş bunu pratik hayatta; sadece Kürt vatandaşlarımız değil diğer vatandaşlarımız da bu imkanları çoğu zaman bulamıyor. Ben 3 sefer Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü seçiminde en fazla oy aldım. Bir defa rektör oldum” dedi.

Haberin Devamı

TÜRK TELEKOM ARENA'DAKİ PROTESTO

Çakır, bir başka gazetecinin “İktidarı vatandaş nezdinde alternatif yokmuş gibi görünüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna karşı şunları söyledi:
“Türkiye'de umutsuzluk yayılıyor. Sanki bu iktidarın alternatifi yokmuş gibi bir hava ortaya konuluyor. Bu anlayış hakim kılınmak isteniyor. Bu ülkemiz için yanlış bir anlayıştır. Tüm rejimlerde iktidar var ama sadece demokrasilerde muhalefet vardır. Muhalefet anlayışını ortadan kaldırmaya yönelik bir anlayışın tezahürüdür. Dün Arena stadında açılışında tribünlerden bir grup, tam anlaşılmıyor Başbakan veya TOKİ Başkanı protesto ediliyor, Hükümet 'bunlar taraftar değildir' diyor. Bunlar taraftar olsalar ne olur olmasalar ne olur? Bir maça giden illa taraftar olmak zorunda değil. Sporsever, futbolsever olabilir, izlemeye gidebilir ama bunlar, Türkiye vatandaşları sonuçta.

Sonuçta demokrasilerde ortaya bir tepki koyulabilir. Bunun alanı şurası veya burası olabilir. Bunları bir anda taraftarlıktan insanlıktan vatandaşlıktan izandan imandan her şeyden yoksun insanlar gibi değerlendirmek fevkalade yanlış. Bu, bizi demokrasiden başka yerlere götürür. Birisi protesto ediyor ver polisin eline copu vursun kafasına. Bu demokrasi olabilir mi? Bu tek başına diktaya gidiyor. Toplum sosyal patlamaya gidiyor. Kimse konuşamayacak, fikrini ifade edemeyecek, aksi görüşlerini dile getiremeyecek ve herkes susacak. Ne söylüyorsa ya haindir ya provokatördür. Böyle değerlendirme sonucunda ortada demokrasi kalmaz.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!