Biz içimizden mi çürüdük

Güncelleme Tarihi:

Biz içimizden mi çürüdük
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2004 00:00

GAZİ Üniversitesi’nden bir ekibin yaptığı araştırmada, beni en çok düşündüren ulusal kimlikle ilgili bölümdü.Söz konusu araştırma, Prof. Dr. Çağatay Özdemir başkanlığında 69 üniversiteye bağlı 3 bin 392 öğretim elemanı üzerinde yapıldı.Araştırmaya katılanların yüzde 34’ü, ‘Türkiye’nin gelecekte karşılaşabileceği en önemli sorun olarak ulusal kimliğin zayıflamasını’ görüyor.Bu bulgunun üzerinde ciddi olarak durup düşünmek gerekiyor. Bence öteki bölümler, geleceğin nesillerini yetiştiren öğretim elemanlarının sosyokültürel profili açısından çok önemli ipuçları vermesine karşın, ulusal kimliğin zayıflaması bulgusu kadar insanı endişelendirmiyor. Şunun için: Bugün Türkiye’de Türk kimliği tartışmaya açılabiliyor. Daha da düşündürücü olan, toplumun buna karşı şaşılacak bir duyarsızlık ve umursamazlık içinde olması.Tartışma, Türk üst kimliğinin, bazı alt kimlikteki vatandaşları rencide edeceği için alt kimlik olarak sayılmasını öneriyor. Türk üst kimliğinin yerine ‘Türkiyelilik’ kimliğini öneriyor. Hatta bu tartışmayı daha ileri götürenler de var. Onlar da Özal’dan esinlenerek Türkiye Cumhuriyeti yerine ‘Anadolu Cumhuriyeti’ adını ortaya atıyorlar. * * *Benim bildiğim kadarıyla ulusal kimliğinden vazgeçmeyi tartışmaya açan, hatta aklına getiren ikinci bir millet yok yeryüzünde.Gazi Üniversitesi ekibinin yaptığı araştırmadaki bulgu işte bu çürümeyi, yozlaşmayı, ihaneti, ne derseniz deyin işte onu ortaya koyuyor.Ulusal kimliğin zayıflaması, hiç kuşkusuz vatansever duyguların yavaş yavaş körleştirilmesinden kaynaklanıyor.Son zamanlarda bu erimeyi somut olarak görmek olası. Bütün ulusal davalardaki ilgisizlik ve duyarsızlık gibi...Ben son Kıbrıs pazarlıklarını izlerken bir gerçeği açık olarak gördüm. Yunanlılar ve Rumlar, ulusal davalarına bizden çok daha sıkı sarılıyorlar. Kıbrıs’ta Annan Planı pazarlıkları ve referandumu sırasında Rumlar ve Yunanlılar tek bilek, tek yürekti. Biz ise binbir parçaydık. Ne yazık ki, paramparça bir toplumun ulusal davalarını kazandığını tarih bugüne kadar yazmamış. * * *Mustafa Kemal yaşamı boyunca ırkçılığı reddeden ulusal kimlik bilincinin yerleşmesi için didindi durdu. 1930 yılının yaz aylarında bir gün tatil yaptığı Termal’de civarı gezerken 3 köylü çocuğuna rastlar.Nereli olduklarını ve adlarını sorar. İçlerinden biri Üvezpınarlı (Termal’in hemen üstündeki köy) olduklarını söyler, kendisini ve arkadaşlarını tanıtır. Sonra da ‘Biz de sizi tanıdık, Siz Mustafa Kemal’siniz’ der. Atatürk memnun olur. Aynı çocuğa ‘Söyle bakalım sen nesin?’ diye sorar. ‘Efendimiz biz 93 Batum muhaciriyiz. Laz’dır bizim aslımız. Kimimiz de Gürcü’yüz.’Atatürk’ün suratı asılır ve şöyle der: ‘Bu memlekette Gürcü, Laz, Pomak, Kürt, Zaza, Boşnak, Arnavut, Çerkez, Abaza hepsi bu memleketin öz be öz evlatlarıdır. Hepsi bütünleşerek bir bütün olmalıdır. Bu saydığınız insanların hepsi Türk oğlu Türk’tür. Aldanmayın bunlara, gaye bölücülüktür.’Düşündürücü olan, 74 yıl sonra bizim hálá Türk kimliğini tartışıyor olmamız.Bilim adamlarımızın yüzde 34’ünün de ulusal kimliğimizin zayıfladığı gerçeğini vurgulaması.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!