‘Bir kısım medyadan’ tavsiye

Güncelleme Tarihi:

‘Bir kısım medyadan’ tavsiye
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2005 00:00

DÜN Yener Süsoy’u aradım ve bana o gün Deniz Baykal’la yaptığı mülakatı anlatmasını istedim.2000 yılının temmuz ayıydı.Baykal, barajın altında kalmış bir partinin eski genel başkanıydı.Ne kapısını çalan, ne hatırını soran vardı.Yener Süsoy gelip, Baykal’la mülakat yapmak istediğini söyledi.* * *CHP Kurultayı’na kısa süre kalmıştı.CHP’nin genel başkanı Altan Öymen’di.Öymen, Milliyet Gazetesi’nin eski başyazarıydı.Bunları hiç düşünmeden, Yener Süsoy’a ‘İyi olur, güzel bir mülakat yap’ dedim.Yener Süsoy mülakatı Baykal’ın Antalya’da, kızının Lara’daki evinde yaptı.Orada mutfakta eşi Olcay Hanım’ın yanında fotoğraflarını yayınladık.Sempatik fotoğraflardı.* * *O mülakat bazı çevrelerce, ‘Baykal’ı yeniden CHP’nin başına geçirme planının ilk adımı’ olarak görüldü.Ama itiraf edeyim, o gün Genel Merkez’e hákim olan insanların hiçbiri, bu duygusunu bir paranoya, bir komplo teorisi haline getirmedi.Kurultay öncesinden beri Baykal’ın yaptığı konuşmalara baktığım zaman şunu anlıyorum.Kendisini bugüne kadar hiç ama hiç tanımamışım.Son zamanlarda Stalin’in hayatı ile ilgili bir kitap okuyorum.Onun diktatörleşme süreci de önce komplo teorileri ile başlıyor.Olup biteni sürekli komplo teorisi ile açıklama, ciddi bir sorundur.Çünkü önce kendini savunma refleksi ile başlayan bu duygu, sonra insanın yakın çevresine de sirayet eder.Bir bakarsınız, en yakınızdaki insanlara bile şüphe ile bakmaya başlamışsınız.* * *Geçen pazar günü Hilton Oteli’nin lobisinde Bill Gates’in konferansını beklerken, yanımıza Baykal’ın en yakın çevresinden Mehmet Sevigen geldi.Bir ara kendisine, ‘Aman bizimle birlikte görünme, başına bir şey gelebilir’ diyecektim.Sonra söylemekten vazgeçtim.Ama şuraya yazıyorum.Baykal’ın kurultay sonrasında başlattığı tasfiye tam anlamıyla ‘Stalinleşme’ sürecidir.Bu süreç kaçınılmaz bir şekilde Baykal’ın yakın çevresine de yayılacaktır.Yani bugün yanında görünen Önder Sav, Mehmet Sevigen gibi isimler de birer birer ‘düşman’ gibi görülmeye başlanacaktır.* * *‘Medya düşmanlığı’, günümüzde başarısızlığın ve iflasın kılıfı haline geliyor.Ama yakın tarih önümüzde.Medya düşmanlığı, bunu kullanan siyasetçiye günlük bir tatmin verse de, orta vadede bumerang gibi onu kullanana dönüyor.Şöyle 10 yıllık geçmişimize bir bakın.Bugün Baykal’ın dört elle sarıldığı ‘Bir kısım medya’ kavramının mucidi şimdi nerede?Yeniköy’deki yalısında sakin bir hayat geçiriyor.Ya, ‘Bakın biz güvenoyu alınca nasıl gelip elimizi öpecekler’ diyerek medyayı aşağılamaya çalışan yaşlı siyasetçi ne yapıyor?Hapis cezasını Ankara’daki evinde gözetim altında geçiriyor.Peki ‘Frankfurt komplolarından’ söz ederek seçime gidenler?Onlar da barajın altında bir nevi siyasi tatil geçiriyorlar.* * *İşte o yüzden, eski dostluğumuza sığınarak Sayın Baykal’a buradan seslenmek istiyorum.Medya düşmanlığı ve komplo hikayeciliği siyasette iflası daha da hızlandırmaktan başka bir işe yaramıyor.Tansu Çiller, girdiği son üç seçimden hep oylarını azaltarak çıktı.Baykal ise bırakın seçimi, kendi tayin ettiği aynı delegelerle girdiği üç Kurultay’ın her birinden eriyerek çıktı.Kendi tayin ettiği delegenin gözünde bile barajı geçemeyen bir lider, halk barajını geçebilir mi?Ama yine de üzülmesin.Yalnız Oran günlerinde, sakin Lara yazlarında Yener Süsoy yine mülakat yapmaya gider.Ama bu defa, sadece hatıralarını anlattırmak için...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!