Bir hocanın inadı

Güncelleme Tarihi:

Bir hocanın inadı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 1999 00:00

Haberin Devamı

Türkiye'yi 28 Şubat sürecine götüren olayların başkahramanıydı aslında. Erbakan Hoca, ‘‘Gel yavrum deriz. Sırtlarını sıvazlarız’’ diyerek Refahyol Hükümeti'ni kurmuştu.

Refahyol'la birlikte ‘‘Konut'ta tarikat yemeği’’, ‘‘Kaddafi'nin komutanı’’, ‘‘Fasa fiso’’, ‘‘Sincan Gecesi’’, ‘‘Laik-antilaik’’, ‘‘Pezevenkler Meclis’’i ile tanıştı Türk kamuoyu...

Partisini kapattırıp siyasi yasaklı da oldu Hoca. Gölge oyunu başlamıştı artık. Paravanın arkasında, seçimi erteletmeye çalıştı, başaramadı. Şimdi yeni oyun buldu kendine: Türbanlı milletvekili Merve Kavakçı...

NECMETTİN Erbakan... Her melanetin altından o çıkıyor. Türkiye'yi bölmeye çalışan PKK terör örgütünün dış destekçisi Libya Lideri Kaddafi'nin Komutanı Erbakan, siyaset sahnesine sürdüğü piyonlarla devletin temel taşlarını yerinden oynatmaya çalışıyor. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda kurduğu TBMM'ye parlamenter olarak giren türbanlı Merve de yine onun oyunu.

Erbakan, Merve Kavakçı'yı perde arkasında destekleyip, FP'nin listesine koydurdu ve milletvekili seçtirdi.

MERVE'YE TAKTİK VERDİ

Erbakan'ın türban direnişi başlatan Merve Kavakçı'yı, önceki gün Balgat'taki konutunda kabul edip destek verdiği Ankara kulislerinde konuşuluyor.

Erbakan'ın tavrı nedeniyle 21. Dönem Yasama Yılı'na başlayacak olan TBMM'yi ‘Yemin krizi’ bekliyor. Türbanlı Merve'nin ‘Başımı açmayacağım’ inadı, Türk siyasetinin birinci gündem maddesini oluşturdu. Başbakan Bülent Ecevit'in ‘Anlayış bekliyorum’ ricasına karşın, eski RP'li yeni FP'li milletvekilleri Yasin Hatipoğlu ve Süleyman Emre, geçici TBMM Başkanı Ali Rıza Septioğlu'nu ziyaret ederek, türbana destek istediler.

ŞEVKİ DE ONUN ÜRÜNÜ

Erbakan, siyasette rol aldığı her dönemde Türkiye'nin başını ağrıtan icraatlara imza attı. Her fırsatta Ulu Önder Atatürk'e küfreden, TBMM'ye, ‘Pezevenkler’ sözleriyle hakaret eden, ‘Şeriatı getireceğiz’ diye irticai konuşmalar yapan kaçak Şevki Yılmaz da onun ürünü. Yılmaz'ı RP'nin Rize listesine o yazdı. Hatta, içinde bulunduğu parlamentoya küfrüne de, Yılmaz'a verdiği destekle arka çıktı.

KANLI MI, KANSIZ MI SÖYLEMİ

Refahyol döneminde, irticaya destek veren Erbakan, bu yüzden partisini kapattırdı. Başbakanlığı döneminde tarikat şeyhlerine Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanlık Konutu'nu açtı ve yemek verdi. ‘‘Kanlı mı geleceğiz, kansız mı?’’ sözleriyle devlet organlarının ve halkın huzurunu bozdu. Taksim'e cami yapılması için tartışma başlattı ve ‘‘İstanbul'u fethedeceğiz’’ diyerek, irticai hareketlere rüzgar verdi.

DENGELERİ HEP BOZDU

Siyasette dengeleri alt üst etmeyi alışkanlık haline getiren Erbakan, Ramazan ayı boyunca Meclis'in sahur ve iftar saatlerine göre çalışma programının düzenlenmesi için girişim başlattı. Hatta bunun için yasal düzenleme yapmak istedi.

SEÇİMİ ERTELETMEYE ÇALIŞTI

Siyasetteki fırsatçı tutumuyla dikkat çeken Erbakan, seçimleri erteletmeye kalkışan Küskünler Hareketi'ne önderlik etti. Siyasi yasağının kaldırılması halinde FP milletvekillerini ikna ederek seçimleri erteleteceği mesajını verince siyaseti kilitledi.

REKTÖRLERİ TEHDİT ETTİ

Refah-Yol döneminde türbanı yasaklayan rektörleri tehdit etti ve ‘‘Hepsini dize getireceğiz’’ dedi. Erbakan, türbanın üniversitelerde serbest bırakılması için Atatürkçü YÖK yönetimini hedef aldı. Bunun için yasa bile hazırladı. Ancak sağduyu ve kamuoyunun tepkisi karşısında geri adım atan Erbakan, bu oyunu şimdi de TBMM kulislerinde tezgahlayarak, Merve'nin türbanını siyasete itti.

BELEDİYELER DE ONA UYDU

Hoca'nın tutumundan cesaret alan RP'li belediyeler de toplumda kutuplaşma yarattı. RP'li belediyeler kaldırımları, duvarları ‘mekke yeşili’ne boyayarak, kentlerin amblemlerini, sokak isimlerini değiştirerek kentlerin ‘tarafsız’ görünümü bozmaya kalkıştı. RP'li belediyeler festivalleri, şenlikleri laik cumhuriyete karşı ‘suç geceleri’ne dönüştürdü. Yılbaşında hindi ve içki satışı yasaklandı.

YARGIYA GÖLGE DÜŞÜRDÜ

Erbakan, sağ kolu Şevket Kazan'ın Adalet Bakanlığı döneminde Atatürkçü savcı ve hakimleri sürdürdü. Yargı bağımsızlığına gölge düşürüldü. Başörtülü avukatların duruşmalara girmesi için atağa geçildi.

RP'li Hasan Hüseyin Ceylan içtüzükte belirlenen kıyafet kurallarına aykırı olarak Meclis'e türbanlı sekreter soktu. Kadın sekreterler erkeklerle değiştirildi. Meclis'teki sakallı sayısının artmasına en büyük katkıyı RP milletvekilleri yaptı.

Demokrasi ile bitmeyen kavga

ERBAKAN'ın Başbakanlığı döneminde, Türkiye'nin savunma ve dış politika konusundaki konseptleri bir kenara bırakıldı. Anayasal

kurumlar rencide edildi. İşte Erbakan'ın Başbakanlığı döneminde yaşanan icraatlar:

Genelkurmay'ın dış tehdit kopseptini hiçe sayarak İran, Suriye, Libya gibi Türkiye'ye yönelik düşmanca tutumlarından hiç taviz vermeyen ülkelerle omuz omuza verdiler.

Türkiye'nin bölgesel güvenliğinin gereği olarak İsrail ile yapılan askeri anlaşmaları rafa kaldırmak isteyerek tamamen ideolojik amaçlı bir tavır sergilediler.

Komutanlarından değil tarikat liderlerinden emir aldıkları için ordudan atılanları, ‘Eşi başörtü taktığı için atıldı’ şeklinde saptırarak asker ile vatandaşı karşı karşıya getirmeye çalıştılar.

Ordudan atılanları hemen işe yerleştirerek, Yüksek Askeri Şura'nın yaptırım gücünü kırmaya çalıştılar.

Aşırı dinciler TSK'yı düşman ordusu gibi gösteren tahrik dolu tiyatro ve gösterilerle, Erzurum Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Osman Özbek örneğindeki gibi askeri tartışma zeminine çekmeye çalıştılar.

Skandal Afrika gezisiyle Türkiye'nin itibarına gölge düşürmeye çalıştılar.

İslam birliğini öngören D-8 gibi projelerle Türkiye'nin bugüne kadar olan dış politikasını, başka eksenlere kaydırmaya çalıştılar.

Ortadoğu'nun radikal İslamcı, terörist örgütlerine kucak açarken, İranlı yetkililerin Türkiye'de fütursuzca davranmalarına, şeriat çağrılarına zemin hazırladılar.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!