Bir Günün Hikayesi

Güncelleme Tarihi:

Bir Günün Hikayesi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2002 00:00

14 Ağustos 2002Saat: 18:00 civarlarıBir gazetenin genel yayın yönetmenin odası... Akşam saatleri... Gazetenin baskıya hazırlanmasına bir saatten az bir zaman kalmış durumda. Az önce sona eren günün son haber toplantısında manşet habere karar verilmiş ve gazete bağlanmak üzere. Gazetenin genç ve yakışıklı genel yayın yönetmeni bir günü daha tamamlamış olmanın yorgunlukla karışık tatlı huzurunu duyuyorken birden numarası sadece bir kaç kişide olan cep telefonu çalmaya başlıyor. Eli yavaşça telefona uzanıyor genç yayın yönetmeninin. Telefonun diğer ucundaki tanıdık bir isim. Genç yönetici tanıdıklığın verdiği rahatlıkla başlıyor konuşmaya. Ama konuşmanın selamlaşma ile geçen ilk bir kaç saniyesinin ardından genç genel yayın yönetmeninin ses tonu değişiyor. Ciddi bir konu olduğu belli konuşulanın. Ve normale göre kısa süren konuşmanın ardından genç yönetici telefonu kapatıp yazı işleri odasına doğru hızlı adımlarla yürümeye başlıyor. Ortada olağanüstü bir durum olduğu belli. Kapıdan girmeden daha sesi odanın içinde yankılanıyor genç yöneticinin:"Birinci sayfayı yıkıyoruz! Derviş CHP'ye geçiyormuş!."Aynı gün saat 18:30 civarıDiğer gazetelerin yönetim katlarına doğru alçak uçuşa geçiyoruz. Hemen hemen heryerde durum aynı. Genel yayın yönetmenleri taşra baskısına gidecek gazetelerin bile eski manşetle çıkmasına izin vermiyor. Kimi bizzat yazı işleri odasına koşturarak, kimi telefonla, ilk baskının gecikmesi pahasına, manşet haberlerin değiştirilmesi ve Derviş'in siyasi tercihi ile ilgili son haberlerin manşete çekilmesi talimatını veriyor. Tüm Bab-ı Ali'yi tatlı bir telaş sarmış durumda. 15 AğustosSaat 06:30Sabahın erken saatleri... Türkiye henüz tam anlamıyla uyanmamış. Türkiye'nin önde gelen aracı kurumlarından birinin borsa işlemleri müdürü yatağında huzursuzca kıpırdanıyor. Uyanıp televizyonun uzaktan kumandasına uzanıyor ilk iş olarak. Sonra kalkıp yüzünü yıkayıp, giyinmeye başlarken bir yandan da televizyonda günün gazetelerinin başlıklarını okuyan spikerde kulağı. "O da ne! Spiker ne dedi?" Doğru düzgün bağlanmamış kravatı ile televizyonun karşısına oturup sesi iyice açıyor. Kulaklarına inanamıyor. Bir an önce şirket merkezine ulaşmak için arabasına doğru koştururken bir yandan da cep telefonundan özel müşterilerinin numaralarını çevirmeye başlıyor. Sesine telaş ve heyecan karışımı bir hava sinmiş borsacının:"Abi, Derviş CHP'ye geçiyormuş!"...Aynı sabah saat 06:45Türkiye'nin en eski ama son seçimlerde barajı bile aşamadığı için Meclis'te temsil edilemeyen bir siyasi partisinin genel başkanının kahvaltı masası. Kızarmış ekmek, bir bardak ılık süt, bir kaç tane zeytin bir iki dilim beyaz peynir ve genel başkanın ertesi gün Hacı Bektaş'ta yapacağı konuşmanın metni. Masanın diğer ucunda günün gazeteleri. Parti lideri yavaşça gazetelere uzanıyor.  Son günlerde manşetlerde sürekli aynı ismi görmekten o da bıkmış durumda. Yine o! Gazetenin katlı olan bölümünden onun hafif kel kafası ve çekik gözleri görünüyor. Resmi görmemeye çalışıp ilk sayfa haberlerini okumaya başlıyor. Ağzına bir parça beyaz peynir atıyor bir yudum çayla yutmak üzere. Birden lokma boğazında tıkanıyor. Öksürerek masadan fırlıyor. Herkes banyoya doğru koşacağını zannederken o, telefona doğru seyirtiyor. Numaraları titreyen elleriyle tuşlayıp karşısına çıkan genel başkan yardımcısına öksürük ve tıksırıklar arasında soruyor:"Doğru mu, Derviş CHP'ye geçiyormuş!"Aynı gün sabah 07:15 civarıGenç televizyon muhabiri uyanalı 1 saati geçmiş. Servis aracıyla iş yerine doğru giderken bir yandan da dün akşam saatlerinde habedar olduğu Derviş'in siyasi adresi ile ilgili haberleri okuyor gazetelerin birinci sayfasından: "Derviş CHP'ye geçecekmiş!"Daha düne kadar kesin olarak YTP'ye geçeceği düşünülen Derviş'in neden şimdi CHP'ye geçeceğini soruyor kendi kendine. Haber gerçek olmasa bile Derviş'in seçim sonrası için AKP'ye rakip olacak bir taban yaratma çabasının önemli bir adımı olduğunu düşünüyor. Kısacası Derviş solda birliği sağlamak için CHP'ye geçeceği argümanını baskı unsuru olarak kullanıyor. Hatta daha ileriye gidip YTP'yi zorla bu ittifaka sokmak için ciddi ciddi CHP'ye geçebilir bile... Çünkü biliyor ki Derviş'siz bir YTP barajı aşamayacak. Ama bildiği bir şey var: Türkiye'de solun birleşemeyeceği. "Bakalım" diyor genç TV muhabiri, "gün doğmadan neler doğar". Aynı gün öğlen saatlerine kadar gelen haber özetleri:-CHP Lideri Baykal, YTP lideri Cem, Derviş ve diğer YTP'lileri Hacı Bektaş'a gidecek parti otobüsüne davet etti. Partiye yakın kaynaklardan alınan bilgilere göre eğer Cem ve Derviş ve diğer YTP'liler daveti kabul ederse otobüste yeterli yer olmayacağı için ikinci bir otobüs ayarlanması gündeme gelebilirmiş., Fakat otobüsün markası konusundaki görüş ayrılıklarının CHP içinde yeni bir bölünmeye yol açmasından korkuluyormuş.-YTP Merkez Yürütme Kurulu, partilerinin seçime kendi kimliği ve kendi partisi ile katılacağını açıkladı. Açıklamada ayrıca YTP'lilerin seçimlerde kendi evlerinde yaptıkları oy pusulalarını kullanma yönünde bir çalışmaları olduğu ama bu çalışmanın Yüksek Seçim Kurulu engeline takılmasından endişe duyulduğu belirtildi. -Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan Derviş'in CHP'ye katılmayacağını, hatta YTP'ye de katılmayacağını, siyasete girmeyeceğini, üniversiteye de gitmeyeceğini, akşam saat 17:00'de kalkacak ilk uçakla ABD'ye döneceğini çünkü IMF eski İcra Heyeti Başkanı Fischer ile tenis maçı sözü olduğunu ama belki bu maça da katılmayabileceğini söyledi. Doğan ayrıca Reina'nın Kemal Derviş'e siyasete girmeyeceğinin öğrenilmesini müteakip, oğlu Erol Derviş ile birlikte DJ'lik teklifi götürdüğü ama Derviş'in bu öneriyi de reddettiğini iddia etti. Doğan önceki gün de Derviş'in solda ittifak çabalarını "Hah hah hah! Güleyim bari!" sözleri ile  değerlendirmişti.Aynı gün Saat 14:00 Gazetenin genç yöneticisi önceki akşam saatlerinde kendisine telefon eden tanıdığını nasıl öldüreceğini planlıyor. Elinde çok esaslı cinayet planları var ama hiç birinin yeterince acı çektirmeyeceğini düşünüyor. Sonra nedense aklına Kazıklı Voyvoda geliyor. Eli telefona uzanırken suratını kaplayan gülümseme o sırada odaya giren kültür-sanat servisi şefinin gözünden kaçmıyor ve servis şefi, sesizce odayı terk ediyor. Sabah koşar vaziyette işyerine giden ve Derviş'in siyasi adresi ile ilgili haberleri müşterilerine muştulayan borsacı, kutudaki son Zanax'ı da, çoktan dibini gördüğü şişedeki viskinin son yudumu ile yutmaya çalışıyor. İkinci seans açılmak üzere ve birinci seanstaki değer kaybının ardından şimdi de ikinci seanstaki deprem bekleniyor. "Ohhh" diyor borsacı "Zanax ne güzel!"Genç TV muhabiri kameranın karşısında "nasıl yapsam da siyasete bulaşmadan borsadaki durumu anlatsam" telaşı ile elinde kalan son tırnağı da yiyerek bitirmek üzere. Türkiye'nin en eski partilerinden birinin genel başkanı hala sabah kahvaltısından boğazına takılı kalan kızarmış ekmek kırıntılarını temizlemeye çalışırken bir yandan da olanları anlamaya çalışıyor. Parti yetkili kurullarına verdiği son emir ise Hacı Bektaş'a gidecek YTP'liler için kiralanan ikinci parti otobüsünün yakılması emri oldu. Bu arada ikinci otobüsün kiralanması sürecinde CHP'den ayrılan bir grup, yeni kuracakları partinin adında anlaşamadıkları için yeni bir bölünmenin eşiğine gelmiş durumda. Borsa yatırımcısı ise 9.500 puana kadar gerilemiş İMKB 100 Endeksi'nin gösteren ekranın karşısında kilitlenmiş. Oysa endeks daha bir iki saat önce 10.100  puandayken hisse senedi almıştı. Onun da kafasında ilginç planlar var. Son birikiminin de bir top A4 kağıt fiyatına indiğini görmek kafasında yeni kapılar açmış durumda. Borsada seans biter bitmez eğer hala aklı yerindeyse "ekolojik tarım ve non-hibrit ürünler" alanında yatırım yapmayı., olmazsa fındık toplama mevsimi nedeniyle Doğu Karadeniz'e gitmeyi planlıyor. Aynı günSaat 14:05Daha bir hafta önce 10.987 puan olan endeks 9574 puan seviyesinde. Ve daha günün bitmesine sonsuz dakikalar var...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!