Ben, meşruiyet arıyorum

Güncelleme Tarihi:

Ben, meşruiyet arıyorum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 1998 00:00

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Demirel, kendisini ‘‘bir bölen’’ olarak niteleyerek cephe açanları yeniden uyardı, ‘‘Ben ikaz görevimi yapıyorum. Anayasa'ya herkes uymak zorundadır. Benim aradığım da legalite ve meşruiyettir’’ dedi. Demirel, hiç kimsenin din istismarı ve ordu düşmanlığıyla bir yere varamayacağı uyarısını tekrarladı. Demirel, şöyle dedi: ‘‘Devlet kimseyi dövmez. Anayasa'ya ve kanunlara aykırı hareket vaki olursa devlet orada harekete geçer. Savcılar harekete geçer, savcıların hareketi de yasalar çerçevesindeki görevdir.’

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, seçimlerde din istismarı ve ordu düşmanlığı yapılmamasını isteyince, cephe oluşumunun boy hedefi haline geldi. Demirel, bu yoğun eleştirilerin kendisinin doğru yolda olduğunu gösterdiğini belirterek, ‘‘Ben ikaz görevimi yapıyorum. Bu benim Anayasal görevim ve vatandaşlık hakkımdır. Ben konuşma heveslisi değilim, ama hiç kimse küplere binmesin ve benim söylediklerimi bana atfederek yorum yapmasın’’ dedi. Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir 'Anayasa Devleti' olduğunu vurguladıktan sonra, ‘‘Burada her harekette meşruiyet aranır. Benim aradığım da legalitedir, meşruiyet arıyorum meşruiyet’’ diyerek uyarılarını sürdürdü.

Demirel, bir siyasi blok tarafından, ‘‘Kaosun Babası’’ diye suçlanması karşısında siyasi partilerle ilgili Anayasa hükmünü hatırlattı. Demirel, ‘‘Hiç kimse din istismarı yapamaz ve ordu düşmanlığı ile bir yere varılamaz’’ dedi. Demirel, şöyle devam etti:

‘‘Türkiye Cumhuriyeti bir Anayasa devletidir. Burada her harekette meşruiyet aranır. Herkes meşruiyeti, Anayasaya bağlılıkta arayacaktır. TC Anyasası herkesi bağlar. Beni de bağlar, vatandaşları da bağlar, siyasi partileri de bağlar. Anayasa'nın Siyasi Partilerle ilgili maddesi var. Hiç kimse dini istismar edemez, bunun dışına çıkıldığı zaman meşruiyet ortadan kalkar. Hiç kimsenin küplere binmeye, kafa karıştırmaya hakkı yoktur. Ben konuşma heveslisi değilim. Benim aradığım legalite; meşruiyet meşruiyet.’’

Demirel, ‘‘Sizin için -bir bilen bir bölen oldu- diye yazıldı’’ deyince, ‘‘O benim haklılığımı gösterir’’ karşılığını verdi. Demirel, şöyle konuştu:

DEVLET DÖVMEZ

‘‘Devlet kimseyi dövmez. Devletin harekete geçmesi nedir? Devlet hukuk devletidir. Anayasa'ya ve kanunlara aykırı hareket vaki olursa devlet orada harekete geçer. Anayasa ve kanunlara aykırılığın şekline bağlıdır. Savcılar harekete geçer, savcıların hareketi de yasalar çerçevesindeki görevdir.’’

Cumhurbaşkanı, ‘‘Sizin konumunuz, din düşmanlığı yapılmaması ve orduya hakaret edilmemesi gibi konularda tavır almanızı gerektirmiyor mu?’’ sorusuna şöyle yanıt verdi:

‘‘Elbette görevimdir. Ben kimseyi hedef almıyorum. Kimi hedef aldım? Cumhuriyetin etrafında toplu olmayanları ikaz ediyorum. Ben, Hacıbektaş Meydanı'nda da bunu söylüyorum, Malazgirt'te de, İstanbul Üniversitesi'ne bağlı İlahiyat Fakültesi'nde de bunu söylüyorum. Ben, 'barış içinde yaşayın, barışı muhafaza edin' diyorum. Ve 'Cumhuriyetin temel ilkeleri etrafında buluşun' diyorum. Hangi cumhuriyetin? Laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olarak Anayasa'da tarif edilen cumhuriyetin. Ordu düşmanlığı yapmayın, diyorum. Bunun nesine itiraz ediliyor? Yani birileri diyorsa ki, 'Hayır bunların hepsini yapacağız ve bunun adına da demokrasi diyeceğiz' derse, hayır o olmaz. O zaman demokrasi değil, kaos o olur.’’

ANAYASA'YA RİAYET

Demirel, sözlerinin çok iyi okunmasını da isteyerek şunları vurguladı:

‘‘Ben ne diyorum? ‘Ben halkın oyuyla iktidara gelin, ama bunun şartı var' diyorum. Bunun şartı da sosyal mukaveleden geliyor. Sosyal mukavele nedir? Anayasa'dır. Benim söylediğim şey çok basit, bu Anayasa'nın 2. ve 4. maddelerine riayet edeceksiniz. Bu anayasa insanları ve partileri bağlar. Bu Anayasa'ya bağlı değilsen, o zaman TC vatandaşı olmakta güçlük çekersin. Kimse unutmasın ki, herkes bu Anayasa'ya bağlı olmak zorundadır. Ben ne diyorum? Bu vatan hepimizindir. Bu vatan bölünmesin, devlete sadakatle bağlı olarak herkes onun kanunlarına kurallarına bağlı olsun. Nesi kaos bunun? Haa, 'hayır' diyeceksiniz, 'Ben ordu düşmanlığı yapacağım, ben sosyal barış istemiyorum, ben din istismarı yapacağım, Cumhuriyet düşmanlığı yapacağım' diyeceksiniz. Bu olmaz. Ben sana, filana rey ver falana verme demiyorum ki! Ben ikaz ediyorum. Bunları söylemek de vazifem. Bunları geç en yıl ve bir ay önce televizyonda da söyledim.’’

BARIŞA ÇAĞRI

Demirel, yeniden ’çağrı' yaptığını belirterek, şöyle dedi:

‘‘Benim yaptığım çağrı cumhuriyet çağrısı, barış çağrısı, demokratik barış çağrısı... Ben sosyal barış istiyorum. 'Sen bunları nasıl söylersin?' deniyorsa, bayağı söylerim. Anayasa yeminim var benim. Bunları söylemek mecburiyetimdeyim. Sonra ben bu ülkenin vatandaşıyım, herşeyden önce bir vatandaşım. Ben desem ki, kapışın biribirinizle. O olmaz. Ben ne diyorum? Barış içinde yaşayın, barışa ihtiyaç var. Herkes okuduğunu anlasın.’’

Demirel, laik demokrasinin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda da son RP davası kararını temel gösterdi:

‘‘Benim dediğimin dışında yorum yaparak bana başka şeyler atfetdilmesin. Birşey daha diyorum; laik demokratik Cumhuriyeti herkesin nasıl anlaması lazım? Anayasa Mahkemesi'nin Refah Partisi kapatılmasındaki kararı gözden çıkarılmasın. İlk defa söylenmiyor ki, bu karar alındığında tarif olmuştur. Demokrasi ve Anayasa çerçevesinde bir çözümdür bu. Aslında bir altın kaseye taş atılsa, taş değse taş ne kazanır? Veya tepsi ne kaybeder?'






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!