"...Ben de bombayı ön camın silecekleri arasına bıraktım"

Güncelleme Tarihi:

...Ben de bombayı ön camın silecekleri arasına bıraktım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2000 00:00

„Umut Operasyonu“ soruşturmasının ardından açılan ikinci davada, hakkında idam istenen sanık Rüştü Aytufan, DGM Cumhuriyet Savcısı Hamza Keleş’e verdiği ifadesinde, Prof.Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın aracına bomba konulması olayına, kendisi, „Tekin abi“ olarak belirttiği Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel’in birlikte katıldıklarını söyledi.
Haberin Devamı

Aytufan, „Bombanın zaman ayarını Tekin abi yaptıktan sonra bana verdi. Ben de bombayı cebime koyarak Necdet Yüksel ile birlikte Ahmet Taner Kışlalı’nın aracının yanına gittik. Aracın yanına geldiğimizde Yüksel, yanımda bekledi, ben de bombayı ön camın silecekleri arasına bıraktım“ dedi.

Sanık Rüştü Aytufan, ifadesinde, Ankara Ayrancı Ticaret Lisesi’nden mezun olduktan sonra Akademi Kitabevi’nde mizanpaj dizgi operatörü olarak 5-6 ay çalıştığını söyledi.

„Tekin“ olarak tanıdığı Ferhan Özmen ile aynı mahallede oturdukları için tanıştığını ve ara sıra Özmen’in evine gidip geldiğini kaydeden Aytufan, evde, Türkiye’de kültürel çalışmaların yanında, pratikte de eylemsel olarak bazı faaliyetlerin yapılması gerektiği konularında konuştuklarını ifade etti. Bunun için İran’a gidilmesi gerektiğini düşündüklerini belirten Aytufan, 1994 yılında Özmen ve Mehmet Kassap ile birlikte Ağrı’dan İran’a gittiklerini söyledi. İran’da Tahran’a gittiklerini, orada 3 katlı bir evde bir hafta kadar beklediklerini ve Mehmet Gürova’nın da daha sonra kendilerine katıldığını anlatan Aytufan, evde, Nasır ve ismini bilmediği İranlı Azeri iki kişiyle tanıştıklarını ifade etti.

TAHRAN’IN TURİSTİK YERLERİNİ GEZDİK

Rüştü Aytufan, evde kaldıkları süre içinde Tahran’ın turistik yerlerini gezdiklerini, daha sonra Urumiye kentine gittiklerini ve burada istihbarat dersleri gördüklerini kaydederek, besiçlerin (gönüllü asker) olduğunu tahmin ettiği bir askeri birlikte, değişik çapta silahların sökülüp takılması ve hangi silahın nerede kullanılması gerektiğini öğrendiklerini anlattı. Aytufan, bombaların nasıl hazırlanacağı ve hangi malzemelerden oluşacağını da öğrendiklerini kaydetti.

Eğitimden sonra Urumiye’ye geldiklerini ve İranlılar’ın kendilerini teker teker Hakkari Esendere Sınır Kapısı’na bıraktıklarını kaydeden Aytufan, Türkiye’ye geçerken İranlı görevlilere “20 tümen İran parası“ verdiğini söyledi. Aytufan, sınır kapısından Yüksekova’ya, oradan Van’a, Van’dan otobüsle Ankara’ya geldiğini ve Ferhan Özmen’le görüşerek, eğitimin nasıl geçtiği konusunda konuştuklarını anlattı. Rüştü Aytufan, Urumiye’de ilk gittikleri yerde İranlılar’ın kimlik ve pasaportlarını aldıklarını ve Türkiye’de ne iş yaptıklarını, hangi okul mezunu olduklarını ve hayatlarının nasıl geçtiği konusunda sorular sorduklarını söyledi.

DENEME AMAÇLI BOMBA YAPTIK

Aytufan ifadesinde, Ferhan Özmen ve Oğuz Demir ile birlikte deneme amaçlı bir bomba yaptıklarını ve bunu Hollanda Büyükelçiliği’ne ait aracın altına yerleştirdiğini, fakat görüldüklerini düşünerek daha sonra bombayı aldığını ve etkisiz hale getirdiğini anlattı.

Rüştü Aytufan, Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümü Başkanı Yuda Yürüm’ün aracına 7 Haziran 1995 tarihinde bomba konulması olayını Ferhan Özmen ve Oğuz Demir ile birlikte gerçekleştirdiklerini kaydederek, bombayı Demir ve Özmen’in hazırladığını belirtti. Aytufan, Yürüm’ün aracına bomba konulması olayını şöyle anlattı:

„Bombayı alarak Dedekorkut Sokağa geldik. Tekin abi (Ferhan Özmen) bombayı etkili hale getirip bağlantılarını yaptıktan sonra Oğuz Demir’e verdi. Oğuz Demir ve ben Cinnah yönünden Kuloğlu Sokak’a girerek, Yuda Yürüm’ün aracının yanına geldik. Aracın sağ ön kapı altına Oğuz Demir bombayı yerleştirdi. Ben onun yanında bekledim. Daha sonra Tekin abinin bulunduğu aracın yanına geldik.“

Sanık Aytufan, Çankaya Sancak Mahallesi’ndeki elektrik trafosunun önüne 14 Temmuz 1999’da bomba konulması olayını da Oğuz Demir ile birlikte gerçekleştirdiklerini kaydetti. Demir ile birlikte Çankaya Yıldız 6. Cadde’ye kadar araba ile geldiklerini anlatan Aytufan, bombayı Oğuz Demir’in trafonun önüne bıraktığını ve daha sonra olay yerinden ayrıldıklarını ifade etti.

BOMBAYI ÖN CAMIN SİLECEKLERİ ARASINA BIRAKTIM

Sanık Rüştü Aytufan, Savcı Hamza Keleş’e, 21 Ekim 1999 günü Ahmet Taner Kışlalı’nın aracına bomba konulması olayını da şöyle aktardı:

„Olaya, ben Tekin abi ve Necdet Yüksel beraber katıldık. Bombayı bizim evde üçümüz birlikte hazırladık. Bombanın malzemelerinin bir kısmı benim evde vardı, diğer kısımlarını da yani patlayıcıyı, serkisof marka saati Tekin abi getirmişti. 20 Ekim 1999 günü Necdet Yüksel’in kullandığı araçla Çayyolu’na gittik ve orada bir parkın yanına aracı parkettik. Ben Yüksel ile araçtan indim. Bombanın zaman ayarını Tekin abi yaptıktan sonra bana verdi. Ben de bombayı cebime koyarak Necdet Yüksel ile birlikte Ahmet Taner Kışlalı’nın aracının yanına gittik. Aracın yanına geldiğimizde Necdet Yüksel yanımda bekledi, ben de bombayı ön camın silecekleri arasına bıraktım. Daha sonra ilk bindiğimiz yere giderek araca bindik ve olay yerinden ayrıldık.“

Ferhan Özmen’in, „Necdet Yüksel’le ilişkilerini geliştir ve beraber çalış“ demesi üzerine, Yüksel’le 1997 yılında tanıştığını ifade eden Aytufan, Yüksel’i önceden sporcu olarak tanıdığını ve kendisiyle Ahmet Taner Kışlalı’nın aracına bomba konulması olayı dışında herhangi bir eyleminin olmadığını bildirdi.

Aytufan, eylemi gerçekleştirmeden önce yaptıkları istihbarat çalışmaları hakkında da şu bilgileri verdi:

“Önce hedef belirlediğimiz kişinin hayatı ve geçmişini araştırırız. Yani ev ve işyerini tespit ederiz. Bu takiplerimiz belli aralıklarla olurdu. Hedef belirlemesini Tekin abi yapardı ve bize de söylerdi. İstihbarat çalışmalarımız hakkında Tekin abiye sözlü olarak bilgi ve rapor verirdik. Tekin abi, daha sonra eylemin yapılıp yapılmayacağı hakkında karar verirdi. Tekin abi, patlayıcı ve silahların nasıl ve nereden temin edildiği konusunda bize herhangi birşey söylemezdi. Ancak biz, Tekin abinin İranlılar’la irtibatının olduğunu biliyorduk. Tekin abi İranlılarla daha çok Ulus’ta veya kendi aralarında kararlaştırdıkları yerde görüşürdü. Ben görüşme yerlerini bilmiyordum. Bazen de galeride görüşürdü. Bir defasında Hacı isminde İranlı bir şahsın Tekin abi ile galeride görüştüğünü gördüm.

Bir gün Hacı, ben ve Tekin abi araba ile Gaziosmanpaşa civarındaki konsoloslukları gezdik. Amacımız Hacı’ya konsoloslukları göstermekti. Bu sırada Tekin abi Hacı’ya, CIA’nın binası olduğunu tahmin ettiği yeri gösterdi. Ben aracı kullandım, Tekin abi ile Hacı’yı galerilerine bıraktım ve oradan ayrıldım.“

EYLEM YAPABİLECEKLERİ KİŞİLER

Sanık Rüştü Aytufan, Özmen’in eylem yapabilecekleri kişileri kendisine söylediğini ifade ederek, „Bu şahısları Sebahattin Önkibar, Mümtaz Soysal, Doğu Ergil, Hasan Köni, Derviş Günday, Yalçın Işımer, Alparslan Işıklı, Necdet Serin, Önder Sav, Coşkun Kırca, Toktamış Ateş olarak biliyorum“ dedi.

Bu kişilerden Coşkun Kırca ve Toktamış Ateş ile İstanbul’daki İsrail Büyükelçiği ile ilgili istihbarat çalışmasını Oğuz Demir’in yaptığını anlatan Aytufan, Necdet Yüksel’in ise Alpaslan Işıklı, Necdet Serin ve Önder Sav hakkında istihbarat çalışması yaptığını kaydetti. Aytufan, „Bu belirttiğim kişilerin dışındakiler sadece kendi aramızda, yani hedef olabilecek kişiler olarak konuşuldu“ dedi.

Ferhan Özmen’in, yer göstermesi sonucu yakalanan silahları 1998 yılı içerisinde değişik zamanlarda kendisine getirdiğini belirten Aytufan, „Operasyonlar başladığında yani Ferhan Özmen’in yakalanmasından 2 gün önce silahları poşet içinde kanalizasyona atmıştım“ dedi.

Aytufan, evinden ayrıldıktan sonra „ormana yerleştiğini“ ve Oran Sitesi’nin karşısındaki ormanlık alanda kaldığını anlatarak, ormanda kaldığı süre içerisinde bacanağı Devriş Polat’ın yanına gittiğini belirtti. Ankara’da bir süre saklandıktan sonra İstanbul’a gittiğini, İstanbul’dan Adapazarı’na geçtiğini ve orada Yusuf olarak tanıdığı Yıoseph Sürmenzde ile tanıştığını ifade eden Aytufan, Yusuf’un kendisine pasaport çıkartabileceğini, Gürcistan ya da Çeçenistan’a götürebileceğini söylediğini belirtti. Aytufan daha sonra Ali Altan Ünlüer adına düzenlenen sahte bir kimlikle pasaport almak için Adapazarı Emniyet Müdürlüğü’ne başvurduğunu belirtti. Aytufan, Haymana’da kaldığı 15 günlük süre içerisinde de Hayrettin Alagöz sahte ismini kullandığını bildirdi.

İfadesinin sonunda emniyette herhangi bir baskı, şiddet ve tehdit görmediğini, kendi özgür iradesi ile katıldığı olayları anlattığını söyleyen Aytufan, „Pişmanım, katıldığım olayları devletime ve milletime faydalı olmak amacıyla anlattım“ dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!