Bayrak siyaseti yapıyorum

Güncelleme Tarihi:

Bayrak siyaseti yapıyorum
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2011 00:00

Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun, “Bayrak siyaseti yapıyor” sözlerine Erzurum’dan yanıt verdi, “Eğer tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet demekse bayrak siyaseti yapıyorum” dedi. Konuşmasına, “Hele Dadaş, eyi misen, hoş musan” sözleriyle başlayan Erdoğan, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

BDP’yle ittifak çıktı
Elazığ’da BDP’nin il başkanı, BDP eşbaşkanına ‘CHP’ye kazanma şansı yoksa MHP’ye oy verelim’ diyor. Bunu kim diyor BDP diyor. Görüyor musun ittifak çıktı mı ortaya. Unutmayın bu ittifakı bunlar burada da Güneydoğu’da Orta Anadolu’da Batı’da yapıyorlar. Çünkü sıkıntıları var.

Yol karın doyuruyor

Hakkâri’de Kılıçdaroğlu BDP’lilerin eline CHP bayrağı veriyor ama Türk bayrağı veremiyor. Sonra da utanmadan ‘Erdoğan, bayrak siyaseti yapıyor’ diyor. Eğer bu siyasetse yapıyorum. Eğer tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet demekse yapıyorum. Her an farklı bir yalanla milletin karşısına çıkma, dürüst ol. Kılıçdaroğlu, ‘Yol karın doyurmuyor’ diyor. Yol karın doyuruyor da sen farkında değilsin. Yol medeniyettir. Bu CHP benim dedelerimi çarığa mahkûm etti.

İstikrarı destekleyin

Allah aşkına, futbol takımı tutar gibi parti tutulmaz. Kirli ittifaklara, kirli senaryolara Türkiye’nin geleceğiyle ilgili senaryolara değil istikrara destek verelim. Birbirinin yedeği, vagonu olan statüko partilerine değil, kendimize oy verelim. Sizi temsil edemeyecek, size hizmet getiremeyecek olan partilerde oyumuzu heba etmeyelim.

Bahçeli, geriysek çekiliyorum

Ey Bahçeli niye konuşmuyorsun bunları. Tayyip Erdoğan’a gelince kağıttan kaplan kesiliyorsun. Hadi konuş. Sayın Bahçeli sonunda Diyarbakır’a gitti. Ama Diyarbakır’da BDP ile ilgili terör örgütüyle ilgili bir kelam edemedi. Konuş orda konuş. Bahçeli, bizden önce Sağlık Bakanlığı da sendeydi. Ölülerimizi bile rehin aldınız be. Hangi yüzle bu milletten oy istiyorsunuz. Öyleyse bu pazar günü bunun hesabını sormayacak mıyız? Eğer biz daha geriysek pazardan önce adaylıktan çekiliyorum; sen çekiliyor musun? Utanmadan oy istiyor.

Yönetim kim, sen kim?

Koskoca Türkiye Cumhuriyet’in Başbakan Yardımcısı dünyayı gezmez mi? Gittiği ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bunlar devlet adamı olacak. Ondan sonra yönetimden bahsediyor. Yönetim kim sen kim?

Güç zehirlenmesi yaşamadık

Biz bu yola milletle çıktık. Bu ülkenin yoksul çocuklarını bir an olsun aklımızdan çıkarmadık. On yıllar boyunca oluşmuş yoksulluğu, sefaleti, terk edilmişliği, ihmali bir an olsun aklımızdan çıkarmadık. Asla şımarmadık, kibire, gurura, büyüklenmeye, böbürlenmeye asla prim vermedik. Hiç kimseye tepeden bakmadık. Güç zehirlenmesi yaşamadık, bize yapılanları biz hiç kimseye yapmadık.

Propangantistleri var

(Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı kastederek) Şu anda tutuklu CHP adayı. Zonguldak’ta maşallah evlere bol bol koliler dağıtılıyor. Kolilerin içerinde de kendi reklam afişleri, işi ilerletmiş, para bol, imkan bol. Kendisi içerde ama dışarıda ücretli propangantistleri var. Ey CHP, sen busun bu. Gerçek burada. Arşivlerin dili olsa da söylese.

Teröristbaşı kurtuldu millet kurtulamadı

BAŞBAKAN Erdoğan, PKK elebaşısı Abdullah Öcalan’ın idam edilmesiyle ilgili tartışmayı, “İdamla ilgili af yetkisi öldürülenin ailesine aittir. Kalkıp devlet böyle bir affı getiremez, getirmemeli” sözleriyle sürdürdü. Erdoğan, daha önce de af tartışmaları sırasında, “Katili affetme yetkisi maktulün varislerine aittir” demiş ve “Kısasa kısas şeriatta olur” tepkisiyle karşılaşmıştı. Erdoğan, önceki gece ATV’de katıldığı ‘Gündem Özel’ programında özetle şunları söyledi:

Karar verilmiştir

O zaman idam yürürlükteydi. Kesinlikle, madem bu idam yürürlüktedir ve karar verilmiştir, bunun uygulanması lazım. Çünkü bütün o şehitlerin hepsinin beklentisi bunun uygulamasıydı. Bunun ertelenmesi neticesinde Teröristbaşı bundan kurtuldu ve şu anda millet ondan hâlâ kurtulamadı.

Bahçeli açıklayamıyor

Haberin Devamı


Sayın Bahçeli böyle bir baskı altındaysa (Türkiye’ye teslim edilen Abdullah Öcalan’ın öldürülmemesi şartıyla ABD’nin verdiği söylentileri) veya böyle bir söz verdiyseler, çıksın bunu açıklasın. Onu da açıklayamıyor. Ama Tayyip Erdoğan böyle bir söz verir miydi, vermez miydi, onu da bizim şu ana kadar Amerika ile olan bütün görüşmelerimizde ne varsa, ben bütün görüşmeleri aynen halkıma hep yansıtmışımdır.

İdam cezası sumenaltı

İdam, AB’yle müzakere süreci içerisinde 2003’te kaldırıldı. İdam cezası onunla alakalı bir olay değil. Onun idam cezası 2000’de kesinleşmişti. Kesinleştiği halde o sumenaltı edildi. Böyle bir süreci yaşattılar. Halbuki o zaman infaz edilmiş olsaydı biz bugünlere gelmeyecektik.

Devlet böyle affedemez

Dünyada idam cezasını hâlâ uygulayan ülkeler var. Avrupa Birliği neden bunu kaldırma yoluna gitti? Burada bunun haklı olan yönleri var, haksız olan yönleri var. Türkiye, bir Avrupa Birliği sürecine girdiği için böyle bir adım atmak zorunda kaldı. Geçmişe baktığınız zaman, mesela ben olayı şöyle değerlendiririm, idamla ilgili bir konuda bu konunun affı yetkisi öldürülenin ailesine aittir diye düşünürüm. Kalkıp devlet böyle bir affı getiremez, getirmemeli.

Amed olsa ne yazar

(Asimilasyonun son izlerini silmek üzere olduğunuzu söylediniz. Bu acaba coğrafi isimlerin de iadesi anlamına mı geliyor? sorusu üzerine) Coğrafi isimler noktasında oturulur, konuşulur. Bunda da halkın ciddi talebi yok. Talep bunlardan kaynaklanıyor. Bunlar işi kilitleyen hususlar değil. Bunlar sadece kimlik siyasetini işlemek suretiyle buradan da oraya sıçrıyor, ‘Sokağın adı öyle değildi de böyleydi’ Bu neyi değiştirecek? Bu ne getirecek? Amed olsa ne yazar, Diyarbakır olsa ne yazar. Bu isimler İçişleri Bakanlığı tarafından değerlendirilmesi halinde böyle bir sorun zaten ortaya gelmez.

Sandıkta cep yasak

Seçimle ilgili yasal düzenleme yaptık. Eskiden güvenlik 100 metre mesafede duruyordu sandığa, şimdi bu 15 metreye gelecek. Bizim aldığımız haberler bunlar, bütün tehditlerde şu var. Diyorlar ki ‘Cep telefonu ile kullandığın oyu çekeceksin, bize göstereceksin.’ Buna yönelik olarak da cep telefonuyla sandık başına gidilemeyecek.

Yargı görevini yapıyor

Merdivenleri teker teker çıkmak gerekiyor. Biz 26 maddelik paketi milletin önüne nasıl bir sıkıntıyla, ne tür bir mücadeleyle getirdik. Meydanlarda bu işin mücadelesini verdik, 30’a yakın köşe yazarı bize saldırdı. Yargı üzerine düşen görevi kibar bir şekilde yapıyor, ifadelerini alıyor. Bundan sonraki sürecin kararını o verecek ama bir şey ortaya çıkıyor. Kim ne yaparsa yapsın yanına kâr kalmıyormuş. 26 maddelik anayasayla bir ülkede değişim, dönüşüm oldu.

TSK ile görüşeceğiz

TSK İç Hizmet Kanunu noktasında yeni bir düzenleme muhakkak olacaktır ama bu şimdi mi olacak, nasıl olacak derseniz seçimden sonra bunu tekrar oturacağız, TSK ile Genelkurmayımızla görüşeceğiz. Bu maddede darbe yetkisi tanımlanmamış. Sivil iradeyi yok farz ediyorsunuz. Bırakın bu işin mücadelesini sivil irade versin. Silahlı Kuvvetlerimiz kendini şuna modlamalı, ‘Biz dış saldırılara karşı, bu ülkenin dış güvenliğini korumakla görevliyiz.’ Buna modlamalı kendini. İçeride de polisin bu işi sivil iradeyle beraber yürütmesi lazım.

Velev ki muhtıra olsun

Hiçbir zaman mağdurları oynamadık. Tam aksine, ben onu (TSK’nın 27 Nisan açıklamasını) muhtıra olarak da kabul etmiyorum. Muhtıra denilen, o farklı bir şey. Velev ki muhtıra olsun, ertesi gün biz sivil irade olarak gerekli cevabı verdik mi, verdik. m ANKARA

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!