Baykal: İktidar fabrika açmıyor, olanı satıyor

Güncelleme Tarihi:

Baykal: İktidar fabrika açmıyor, olanı satıyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 01, 2005 00:00

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirerek, “Bunların yaptıkları bir şey, açtıkları bir fabrika yok. Bunlar, var olanları kapatarak, satarak icraat yapmaya çalışıyorlar. Türkiye'nin ihtiyacı, çıkış yolu bu değildir” dedi. Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında, ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dünyada, özellikle 3. dünya ülkelerinde sıcak para hareketliliğinin canlandığı bir dönem yaşandığına dikkati çeken Baykal, bu hareketliliğin Türkiye'yi de etkilediğini belirtti.    Türkiye'de yaşanan bu sıcak para hareketliliğinin, ülkenin temel sorunlarının ortaya çıkmasına engel olduğunu ifade eden Baykal, ”Dünyada esen bu rüzgarın bir şekilde değişmesi halinde Türkiye'deki sorunların sıkıntıların çok çarpıcı bir biçimde ortaya çıkması kaçınılmazdır” dedi.     "GÜN GEÇİRİLİYOR"Baykal, var olan tablonun kalıcı bir şekilde, uzun vadede Türkiye'nin lehine sonuç doğuracak şekilde değerlendirilemediğini, sadece “gün geçirildiğini” söyledi.     Her an dışarı çıkabilecek döviz girişinin, Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesine yol açtığını ifade eden Baykal, “TL'nin aşırı değerlenmiş olması dış borçlarımızın, Gayri Safi Milli Hasılamızın gerçekte olduğundan farklı görünmesine neden oluyor. Gelip geçici bir tablo bu, kalıcı değil. Her an kaygı verici bir manzara ile karşılaşabiliriz” diye konuştu.     CARİ AÇIKTAKİ TEHLİKE Cari açığın 2005 yılında da geçen yıl olduğu gibi devam etmesi durumunda çok tehlikeli bir tablo ortaya çıkacağını savunan Baykal, ihracat ve ithalatın artış temposunda ciddi bir düşme görüldüğünü söyledi. Baykal, şöyle devam etti:     “Bugüne kadar görülen rakamlar eğer 2005 yılı için kalıcı bir eğilimi yansıtıyorsa bu yıl yüksek bir büyüme gerçekleşmeyecek demektir. Büyümenin düşmesi, var olan büyümede bile artan işsizlik sorununun daha da dramatik bir hale gelmesine yol açacaktır. Sosyal sorunlar çok daha ciddi bir tehlike haline dönüşebilecektir.”      “BU POLİTİKADAN ÇIKIŞ YOK”    “Sabredelim, bekleyelim, bu uygulamalar bizi feraha çıkaracak anlayışı doğru değildir” diyen Baykal, sorunları görmek ve tedbir aramak gerektiğini söyledi. İktidarın “fabrikaları kapatma faaliyetini sürdürdüğünü” savunan Baykal, şöyle dedi:     “Bunların yaptıkları bir şey yok, açtıkları bir fabrika yok. Bunlar, var olanları kapatarak, satarak icraat yapmaya çalışıyorlar. Türkiye'nin ihtiyacı, çıkış yolu bu değildir. Geçmiş dönemlerde yapılan fabrikaları kapatarak, satarak, borç alarak, borca faiz ödeyerek, o faizi ödeyebilmek için milletin sırtına vergi üzerine vergi bindirerek ekonomi götürülüyor. Bunun bir çıkar yol olduğu söyleniyor. Bu politikadan çıkış yoktur. Bu politikayı değiştirme mecburiyeti vardır.”     “ALAY EDERCESİNE”    İktidarın masa başında karar aldığını ve “ben yaptım oldu” anlayışıyla hareket ettiğini öne süren Baykal, ilk olarak hızlandırılmış tren uygulamasıyla görülen bu anlayışın, şimdi de SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devriyle ortaya çıktığını savundu.     Uygulama ile “ortalığın birbirine girdiğini” ifade eden Baykal, şunları kaydetti:     “Bir facia haline geldi. Hastalar kuyruklarda. Eskiden bir kuyrukta bekleyerek işini görürken, şimdi 2-3 kuyrukta işini göremez hale geliyor. Hazırlıksız, plansızlık, altyapı oluşturmadan, birilerinin 'bu iş böyle olur' diye aklı evvel bir anlayışla karar almasıyla Türkiye sıkıntıların, sorunların içine sürükleniyor. Çok üzüntü verici bir manzara. Bedelini halk ödüyor.     Yaz-boz tahtası haline getirdiler...Vatandaş ne yapacağını şaşırmış şekilde hastane kapılarında, kuyruklarında bekliyor. Bir de alay edercesine  'sağlıkta devrim yaptık' diyorlar. Sağlıkta devrim değil kuyruk devrimi yaptınız.” 1 MART TEZKERESİ Türkiye'nin 1 Mart 2003'de “CHP'nin öncülüğünde ve mutlak dayanışması ile tehlikeli bir istikamete sürüklenmekten kurtarıldığını” kaydeden Baykal, CHP'nin bu tavrının altında politikanın günlük beklentilerle, günlük çıkarlarla, günlük umutlarla yapılmaması gerektiği anlayışının yattığını bildirdi. Sadece Türkiye'yi değil, çevre ülkeleri de ilgilendiren bu tür önemli kararlar alınırken en önemli dayanaklardan birinin de uluslararası hukuk olduğuna dikkati çeken Baykal, “Bizim hukuktan başka güveneceğimiz bir şeyimiz yok. Dünyada 'gücü yeten, gücü yetene olmasın' diyoruz. Güçle davranmak istemiyoruz, 'bize de güçle gelmesinler' diyoruz. 'Güç değil, hak, hukuk' diyoruz” dedi.     MUSTAFA KEMAL'DEN ALINAN DERS Türkiye'nin kendi tarihinden aldığı “çevresindeki çatışmaların parçası olmama” anlayışının da bu tavırda etkili olduğunu bildiren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:     “Bu bizim, Mustafa Kemal'den, İsmet İnönü'den aldığımız derstir. Biz bu bölgenin niteliğini biliyoruz. Dünyanın en karışık, en çatışmalı coğrafyası olduğunu biliyoruz. Bu coğrafyada huzur istiyoruz, istikrar istiyoruz, barış istiyoruz. Kendimiz için de istiyoruz, başkaları için de istiyoruz. Hiçbir zaman kendimizi bu bölgeden sorumlu görüp, 'şu çatışma varmış, şu tartışma varmış, çekilin aradan' deme hakkını, yetkisini kendimizde görmüyoruz. Dememeyi bize Mustafa Kemal Atatürk öğretti, biz de çok iyi öğrendik. Bu bölgenin kabadayısı değiliz. Biz ölçümüzü biliyoruz, kendi içimizdeki problemleri, gerilimleri biliyoruz. Başkasına akıl fikir vermeye, nizam getirmeye bizim koşullarımızın elverişli olmadığını çok iyi biliyoruz. Biz kendi içimizde huzuru, istikrarı barışı sağlamaya çalışıyoruz. Bizim işimiz bu. Bunu başarırsak, huzur, istikrar, kalkınma var. Kendi içimizi bitirdik, başkalarına yöneleceğiz; bu bizim işimiz değil. Bunun dışında kalmalıyız. Şunu tehdit edelim, buna haddini bildirelim, bunun hesabını görelim; bizim işimiz değildir. Olmamalıdır, dün de değildi, bugün de değil, yarın da değildir.”     “KARDEŞ KAVGASI”    Baykal, bu tür bir işe girişmenin Türkiye'nin kendi ulusal bütünlüğü, iç barışı bakımından tehditler oluşturacağına dikkati çekti. Türkiye'nin kendi ülkesinde kardeş kavgasının içinden geçtiğini, yıllarca birbiriyle savaştığını, birbirini öldürdüğünü, çok sayıda vatandaşını kaybettiğini anımsatan Baykal, “Şimdi nekahet dönemine girmeye, kardeş kavgasını aşmaya, barışı sağlamaya çalışıyoruz. 65 bin askerin o bölgeye yerleşmesi, o bölgenin nekahetini, barışını nasıl etkileyecekti, o tezkereyi imzalayıp Meclis'in önüne getirenler hesabını yapabilmişler miydi?” diye konuştu.       Tezkerenin kabul edilmesi durumunda, Türkiye'nin bölgede çok önemli çıkarlar sağlayabileceği değerlendirmelerinin de doğru olmadığını ifade eden Baykal, sonuçta Türkiye'nin bölgedeki gelişmelerin dışında bırakılacağını söyledi. Baykal, Irak'ta askeri müdahalenin bir anda beliren bir ihtiyacın sonucunda ortaya çıkmadığını, uzun süredir yeni bir yapılanmanın gerçekleştirilmesi planının bulunduğunu kaydetti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!