Aytufan için idam isteniyor

Güncelleme Tarihi:

Aytufan için idam isteniyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2000 00:00

Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Hamza Keleş'in iddianamesinde, Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan ve Oğuz Demir'in, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın ''İslam dinine karşı konuşmaları ve değerlendirmeleri"ni gerekçe göstererek birlikte eylem yapmayı kararlaştırdıkları bildirildi.
Haberin Devamı

İddianamede, sanık Rüştü Aytufan'ın katıldığı 3 olay ayrıntıları ile anlatıldı.

Yuda Yürüm olayı:

Özmen, Aytufan, Demir ve Yüksel, YudaYürüm'ün görev yaptığı okulu, evi ve arabasını, bıraktığı yer gibi konularda zaman zaman istihbarat ve araştırma çalışmaları yapmışlardır. Olayda kullanılacak bombayı Demir, Özmen ve Aytufan birlikte hazırlamışlardır. Yüksel ise bu olayın eylem safhasında bulunmamıştır. 7 Haziran 1995 günü Özmen, Aytufan ve Demir bir araçla olay yerine yakın Dedekorkut Sokağı'na gelmişlerdir. 3 sanık bu sokaktan Kuloğlu Sokak'a geçerek Yuda Yürüm'e ait 06 D 3336 plakalı aracın bulunduğu yere çıkmışlardır. Ferhan Özmen'in gözcülüğünde Demirve Aytufan, mağdura ait aracın yanına yaklaşmışlar ve Oğuz Demir bombayı araca yerleştirmiştir.

Trafoya bomba:

Rüştü Aytufan'ın 14 Temmuz 1999'da Çankaya Sancak Mahallesi'ndeki elektrik trafosuna bomba konulması olayına da katıldı. Özmen'in evinde Aytufan ve Demir biraraya gelerek su borusu dirseğinden oluşturulacak bombanın etkisini denemek için bir bomba yaparak patlatılması konusunda karar aldılar. Su borusu dirseği, 2 adet kör tıpa ile bir adet camının üstü kesilmiş ve içine kız kaçıran barutu konularak fünye haline getirilmiş ampul, köstekli saat, pil, amonyum klorat, şeker, karabarut ile amonyum tozu karışımından oluşan zaman ayarlı bombayı Özmen'in evinde hazırlamışlardır. Aytufan, Demir ve Özmen Çankaya Yıldız 6. Cadde'deki elektrik trafosunun yanına gelerek, gece saat 22.00-23.00 sıralarında trafonun önüne bombayı koymuşlar. Bombanın patlaması sonucu çevredeki evlerin yola bakan pencereleri kırıldı.

Kışlalı olayı:

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'ya ait 06 GK 377 plakalı araca konulan patlayıcı maddenin 21 Ekim 1999 günü patlaması sonucu Ahmet Taner Kışlalı ölmüş ve aracında hasar meydana gelmiştir.

Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın aynı günlü tespit ve raporunda, ölümün, patlayıcı maddenin infilakı sonucu vücuda giren metal bilyenin akciğer, kalp ve karaciğer yaralanmasına, iç kanama ve sol ön kol ampitasyonuna bağlı büyük damar kopmaları sonucu oluşan dışkanamadan meydana geldiği belirtilmiştir.

Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı'nın 1 Kasım 1999 tarihli raporunda, olay yerinde bulunan Efes Pilsen bira kutusu parçalarının bombada dış kaplama olarak, Toshiba marka pil parçalarının akım kaynağı olarak, bombada irtibat kablosu olarak bakır kablonun parça etkisi için metal bilyelerin emniyet ve zaman ayarı için saat yerleştirildiği bombada bağlantı için timsah ağzının bulundurulduğu, patlayıcı olarak 250-300 gram TNT-RDX kullanıldığı belirtilerek ateşlemeli el yapımı bomba olduğu açıklanmıştır.

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın İslam dinine karşı konuşmaları ve değerlendirmeleri ile karşı tavır aldığını ileri süren Necdet Yüksel, Ferhan Özmen, Oğuz Demir ve Rüştü Aytufan birlikte eylem yapmayı kararlaştırmışlardır. Bu karar doğrultusunda 1992-1993 yıllarından itibaren Kışlalı'nın görev yaptığı okulu, evi, arabası, aile durumu gibi konularda Yüksel ve Aytufan istihbarat çalışması yapmışlardır. Aytufan'ın evinde hazırlanan bombada dış muhafaza olarakbira kutusu kullanılmış ve gazeteye sarılmıştır.

Yüksel, Özmen ve Aytufan, 20 Ekim 1999 günü saat 22.00 sıralarında Broadway marka araçla Ahmet Taner Kışlalı'nın evinin bulunduğu Çayyolu 703. Sokak'ın ana caddeyle birleştiği parka gelmişlerdir. Burada araç içinde Özmen, Aytufan'a bombanın nasıl kullanılacağını ve araca nasıl yerleştirileceğini söylemiştir. Aytufan ve Yüksel, bombayı alarak 707. Sokak'tan hareketle, Berrak 89 Villaları önünden, Engürü Sitesi altındaki yoldan Kışlalı'nın aracının yanına gelmişlerdir. Aytufan, Yüksel'in gözcülüğünde bombayı aracın ön cam silecekleri arasına yerleştirmiş ve daha sonra Özmen'in yanına giderek birlikte olay yerinden ayrılmışlardır.''

Devriş Polat, Yüksel Pekdemir ve İsmail Koçhan, sanık Rüştü Aytufan'ın arandığını bildikleri halde uzun süre sanık Aytufan'ı saklamışlar ve ihtiyacını temin etmişlerdir.

İddianamenin sonunda sanık Rüştü Aytufan'ın Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''Devletin Anayasa ve temel nizamlarını bozmak'' başlıklı 146. maddesi uyarınca idam cezasına mahkum edilmesi istendi.

Sanıklar Devriş Polat, Yüksel Pekdemir ve İsmail Koçhan'ın ise ''yasadışı Kudüs Ordusu örgütüne yardım ve yataklık ettikleri'' gerekçesiyle TCK'nın 169 ve Terörle Mücadele Kanunu'nun ''yarı oranında ceza artırımı'' öngören 5. maddeleri uyarınca 4 yıl 6'şar aydan 7 yıl 6'şar aya kadar ağır hapisleri talep edildi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!