Aydın Hoca’nın vedası

Güncelleme Tarihi:

Aydın Hoca’nın vedası
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 1999 00:00

Haberin Devamı

Türkiye aydın din adamı Naim Hoca’sını kaybetti

Erzurum en renkli siması, Naim Hoca'sını, Türkiye ise aydın bir din adamını kaybetti. Aydın kişiliği, bilgeliği ve her sosyal faaliyette en önde yer almasıyla ünlenen Naim Göleroğlu, Ezurum'un en sevilen, en popüler din adamlarından biriydi.

Erzurumlular onu yaşamı boyunca çok iyi biliyordu. Türkiye ise Naim Hoca'yı 1993 yılında tanıdı. PKK'nın Erzurum'un Yavi ve Çiçekli beldelerinde yaptığı katliamların ardından halk sokaklara döküldü. Cumhuriyet Caddesi'nden taşan mahşeri kalabalık, Kürt kökenli vatandaşların oturduğu Mahallebaşı semtine doğru yürüyüşe geçti. Erzurum korkunç bir felaketle karşı karşıya kalacaktı. İşte o sırada sahneye Naim Hoca çıktı ve yaptığı konuşma ile onbinlerce Erzurumluyu evlerine gönderdi.

Naim Hoca'nın dün sabah ölüm haberi, kısa sürede koca kentte hemen duyuldu. ‘‘Erzurum, aydınlık bir yüzünü kaybetti’’, ‘‘Sanki güneş tutuldu’’ şeklinde değerlendirmeler yapıldı.

Sürekli sevgiyi, hoşgörüyü, sosyal barışı savunan Naim Hoca, önce ‘‘Ellem gullem yok’’ diye karşısındakini uyararak söze girerdi. Yani alavere- dalavereye karşı olduğunu hemen vurgulardı. Sonra da, ‘‘Dikkat et Müslüman, dinle’’ der ve devam ederdi. Hasta haliyle maça gelmişti. Karşılaştığı gazetecilere de gerekçesini ‘‘Dinleyin bağın uşahlar. Namazın gazası olur. Amma tiyatronun, maçın gazası olmaz’’ diye açıklamıştı.

O daha çok bir din adamıydı, görevi de vaizlikti. Ama onun dünyası çok farklıydı. Öncelikle insanları rahatlatan, en çaresiz anında bile yüreğine su serpen aydınlık, çağdaş ve güleryüzlü bir yanı vardı. Özellikle Ramazan günleri ikindi vakti Zeynelağa Camii'nde verdiği vaazlarda yer bulmak olanaksızdı.

ERZURUM'DA İLK TELEVİZYONU ALAN KİŞİ

O bir neşe kaynağıydı. Esprileriyle güldürür, güldürürken de düşündürürdü. Hemen hemen her oyunda sahnenin en önünde yer alırdı. Tiyatroyu çok severdi. Futbol maçlarını ve Erzurumpor'u da öyle. Onunla uzun süre futbol konuşmak mümkündü.

Ancak en önemli ve büyük özelliği onun Atatürk ve Türkiye sevdalısı oluşuydu. Atatürk ilkelerinin Türkiye'yi aydınlık yarınlara taşıyacağına inancı sonsuzdu. O hep iyiliği, güzelliği, barışı çevresine yayar, anlatırdı. Onun çatıştığı tek şey karanlıktı. Örümcek kafalıları, çağdışı davranışları benimsedemediğini sık sık vurgulardı.

Toplumun her kesimine rahatlıkla ayak uydururdu. Düşüncelerini, doğru bildiklerini söylemekten kimse onu alıkoyamazdı. Bu yönüylede bazı fanatik kesimler tarafından eleştirilirdi. Bir Kadir Gecesi Erzurum'daki tarihi Ulucami'de yine vaaz veriyordu. Birkaç kendini bilmez sataştı. Söylediklerine itiraz etti. Ortalık karışabilirdi. Ama o büyük bir ustalıkla, soğukkanlılıkla bu saldırıyı savuşturdu.

Erzurum'da evine ilk televizyon alanlar arasında olduğu söylenirdi. Hiç kimseyi dışlayan bir yanı yoktu. Her siyasi partiye aynı eşitlikte hem uzak hem de yakın olurdu. Mutlaka kente gelen bütün devlet adamlarını karşılamaya giderdi. Protokol adamıydı. Tanıdıkları arasında kimler yoktu ki! Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri, ünlü sanatçılar, bilim adamları ve işadamları... Ama en yakın arkadaşı Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'dı. Sık sık Yılmaz'ın konuğu olurdu. Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz, Naim Hoca'yı çoğu zaman yanından ayırmazdı.

SEVGİYLE ÇARPAN KALP DURDU

Akciğer kanseri teşhisi konulan bir süre bu illetten tedavi gören Naim Hoca, kalp yetmezliğinden yaşama veda etti.

Emekli olduktan sonra çoğu zaman birkaç metrekarelik kuyumcu dükkanında oturdu. Küçük dükkan dolup taşardı. Eşini iki yıl kadar önce kaybedince ‘‘Uşağlar yalnız kaldım. Arkadaşım yok’’ diyerek yalnızlığını dile getirmeye başlamıştı

Erzurumlu din adamı Naim Hoca'nın ölümünü, Nahcivan'da öğrenen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, ‘‘Büyük bir dostumu kaybettim’’ dedi.

Naim Hoca ile arkadaşlığının gençlik yıllarına dayandığını belirten Yılmaz, Gölleroğlu'nun vecizelerinin Diyanet Vakfı tarafından kitap haline getirileceğini açıkladı. Nahcivan'da açılışını yaptığı Kazım Karabekir Camii'nin temelini 1995 yılında Naim Gölleroğlu ile birlikte attıklarını hatırlatan Yılmaz, ‘‘Aydın bir din adamıydı. Dostumdu, ağabeyimdi. Temelini birlikte attığımız caminin açıldığı gün ölüm haberini aldım. Çok üzgünüm. Cenaze namazını ben kıldıracağım.’’ dedi.

Erzurumspor fanatiği

1925 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Gazellerini severek okuduğu Alvarlı Muhammed Lütfü Hoca'dan ilk derslerini aldı. Yaklaşık 10 yıl medrese tahsili gördü.

1950- 1960 yılları arasında Zeynel Camii'nde hem imamlık hem de vaizlik yaptı. Emekli olduktan sonra Gürcükapı Semtinde sarraflık yapmaya başladı. Kuyumcu dükkanı tam beş kez soyuldu. Diyanet'ten emekli olduktan sonra vaaz vermeye devam etti. 1979 yılında Avcılar Derneği'ne 393 sıra numarası ile üye oldu.

Sosyal etkinliklerin tümünde en önde giderdi. 1998 yılında FAİR PLAY ödülünü Litvanya'da almıştı. ‘‘Ben değil, cigara beni bıraktı’’ diyerek 68 yıl içtiği sigaraya kısa bir süre önce veda etmişti.

Yaklaşık iki yıldan beri akciğer kanseri teşhisi ile tedavi görüyordu. En son onu çok sevdiği Erzurumspor'un yöneticileri hasta yatağında ziyaret etmişti. Aziziye Araştırma Hastanesi'nde tedavi görürken geçtiğimiz hafta kendi isteği ile taburcu olan Naim Hoca, Topçuoğlu Mahallesi Çamurlu Sokak'taki evinde dün sabah saat 09.00'da hayata gözlerini kapadı. Naim Hoca, biri erkek, dördü kız beş çocuk babasıydı.

Ecevit: Ölümünden büyük acı duydum Başbakan Bülent Ecevit, dün hayatını kaybeden Erzurumlu Naim Gölleroğlu ile Türkiye'nin Irak eski büyükelçisi Tıkrıti için başsağlığı

diledi. Naim Hoca'nın aydınlık düşünceli bir din bilgini olduğunu kaydeden Ecevit, aynı zamanda çok iyi bir ozan ve

sanatkár olduğunu söyledi. Naim Hoca'yı kaybetmekten büyük acı duyduğunu ifade etti.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!