Avusturya’yı yazdık

Güncelleme Tarihi:

Avusturya’yı yazdık
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2005 00:00

HAYIR, ülkemiz ve AB açısından ‘Milát’ olan dünkü viraj hakkında yazmayacağım.Konuya ilişkin olarak bugün sayısız yorum okuyacaksınız. Sonra ben de geleceğim.Dolayısıyla, daha önce de değinmiş olmama rağmen ve yara henüz tazeyken, yine şu ‘Avusturya meselesi’ne dönmek istiyorum. Aksi takdirde, ‘içimde kalacak’. Zira, ateşle oynayan Viyana’nın küstahlığını; kelimenin üzerine basa basa tekrar vurgulayayım, sırf Türkiye’nin değil bütün bir Avrupa’nın geleceğini rizikoya sokmaktan çekinmeyen ‘küs-tah-lı-ğı’ enine boyuna sergilemezsem, hıncımı dışavurmamış olacağım.* * *ÖNCE, hadi diyelim ki, halkların kolektif hafızasındaki korku kolay kolay silinmiyor.Dolayısıyla, Avusturya’nın inadında kuyruk acısının; yani Viyana kuşatmalarından beri bilinçaltında hüküm süren ‘Türk geliyor’ dehşetinin yattığını kabullenmiş olalım.Fakat, bu, temel gerçeği açıklamaya yetmiyor. İkincil ve üçüncül faktör olarak kalıyor.Zira, anladık ‘Türk geliyor’sa geliyor da, aynı korkuyu daha fazlasıyla yaşamış olan bir Macaristan, bir Slovenya, bir Slovakya, hatta bir Polonya neden aynı kolektif hafızadan yola çıkarak böylesine rezil bir tavır takınmadılar? Onlar müzakerelere asla taş koymadılar.İşte, Avusturya’nın ‘farklılığı’ da tam buradan kaynaklanıyor!Çünkü, o Avusturya’nın ‘unutkan’ (!) kolektif hafızası, Viyana kuşatmalarından çok sonra gerçekleşmesi gereken bir ‘ortak tedavi’den ve ‘ortak elektroşok’tan geçmedi.Daha açıkçası, Tuna ülkesi suçlarının bedelini hiçbir zaman ödemedi.Ve ödemediği içindir ki, işi önce şımarıklığa, ardından da küstahlığa vardırabildi.* * *ASLINA bakarsanız, 1914’te kendi mezarını da kazan Habsburg İmparatorluğu’nun 1. Harp sorumluluğu, Avusturya’nın 2. Savaş suçları yanında zemzem suyuyla yıkanmış kalır. Kabul, Saraybosna suikastı sonrası Belgrad, Viyana’nın tüm şartlarını kabullenmişken, Prusya militarizmini arkasına alan Avusturya-Macaristan devletinin ‘ders vermek’ için Sırbistan’a saldırarak korkunç arbedeyi başlatması, tabii ki affedilecek şey değildir!Ama, Hitler kendisini yutunca ağzı kulaklarına varan ve en az Almanya oranında Nazi barındıran 1938 ertesinin Avusturya’sı, Yahudi soykırımı dahil, savaşın ‘cürüm ortağı’dır. Ancak heyhat, eski Reich’ın tam tersine, paçasını gayet kolay biçimde kurtarmıştır.* * *ÖYLE, çünkü Doğu-Batı gerginliğinin ve ‘Soğuk Savaş’ın başlamasından ötürü, Tuna ülkesinde ne Nazi elebaşılar Nürnberg türü cezaya çarptırıldı; ne Almanya’daki gibi bir ‘ayıklama’yla devlet ve siyaset mekanizması temizlendi; ne de en önemlisi, Avusturya toplumsal bir ‘vicdani muhasebe’ ve kolektif bir ‘ruhi özeleştiri’ gerçekleştirdi. ‘Mağdur’ (!) edaya büründü ki, sanki ölüm kusan ‘Steyr’ mitralyözün namlu yağı değil de halis zeytinyağıymış gibi, iki dirhem bir çekirdek, tekrar su sathında zuhur ediverdi.Sen onu tüylü Tirol şapkana anlat, muhterem! Hitler ordusu ‘Anschluss’ için Viyana’ya girdiğinde dev tezahüratla gamalı haça selám duran milyonlar mı ‘mağdur’ oluyormuş? Yoksa, Yahudilere karşı ‘ılımlı’ (!) davranan Berlin ‘Gestapo’suna ‘işi öğretmek’ için o Viyana’dan Reich başkentine yollanan polis şefi mi ‘mağdur’ sayılacakmış?Daha daha yoksa, Ukrayna’da, Galiçya’da, Rusya’da taş taş üstünde bırakmayan ve yüzbinlerce sivili hunharca katleden ‘İnsbruck SS Tugayı’ mı ‘mağdur’ addedilecekmiş?Ama heyhat, işte Avusturya tarihin cilvesi sayesinde böyle aradan ‘sıyırtabildi’.Dolayısıyla da, zengin şımarıklığını Avrupa’da en güçlü ırkçı partiyi üretecek; siyasi küstahlığı ise, Türkiye’ye taş koyarak aynı Avrupa’da deprem yaratacak raddeye vardırabildi.Ve, hem bizler Türk olarak; hem de diğer Kıta sakinleri Avrupalı olarak 3 Ekim 2005 Avusturya’sını kolektif hafızamıza öyle bir yazdık ki, kolayından silersek námerdiz!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!