Avukat Kazan: Basın Ağca olayını sağlıklı yansıttı

Güncelleme Tarihi:

Avukat Kazan: Basın Ağca olayını sağlıklı yansıttı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 2006 14:52

İstanbul'da 27 yıl önce Mehmet Ali Ağca'nın silahlı saldırısında ölen gazeteci-yazar Abdi İpekçi'nin ailesinin avukatı Turgut Kazan, Ağca'nın tahliyesi konusunda toplumsal duyarlılığın tepkiye dönüştüğünü, bunu yazılı, işitsel ve görsel medyanın sağlıklı yansıttığını ve Adalet Bakanı'nın yasadaki olağanüstü yolu işletmek zorunda kaldığını bildirdi.

Haberin Devamı

İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi İzet, ailenin avukatı Turgut Kazan ve İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, Ağca'nın tahliyesi ve yeniden cezaevine konulmasına ilişkin İstanbul Barosu'nda basın toplantısı yaptı.
Toplantıdaki sözlerine “Çok tuhaf bir hafta geçirdik” diye başlayan Nükhet İpekçi İzet, kanun yararına düzeltilmesi gereken bir yanlışın çok yoğun olarak tartışıldığını izlediklerini söyledi. Konunun çok karmaşık olduğunu, kitle iletişim araçlarına baktığında ortaya iki tarafın çıktığını, her iki tarafın da “Hukuk hiçe sayıldı” dediğini belirten İzet, “Aradaki tek fark, bu sözleri birinin hafta başında, diğerinin hafta sonunda söylemesiydi. Demek ki hepimizin hukukun uygulandığını kanıtlayacak bir sağlamlığa, bir tutarlılığa ihtiyacımız var” dedi.  İzet, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Haberin Devamı

“Kitle iletişim araçlarında bu tuhaf hafta boyunca neden yer almak istemediğimi söylerken hep şu gerekçeleri öne sürüyordum. Ya Abdi İpekçi'nin hayatta hiç kimsesi olmasaydı ne olacaktı? Onun ve onun gibilerin hakkını kim savunacaktı? O sistemli cinayetler dönemini kim sorgulayacaktı? Sonra bir değerli gazetecimizden duyduğum bir soru takıldı aklıma. 'Ya son anda tahliye olacakken Ağca'nın başına bir şey gelseydi?'diye sormuştu gazeteci. Ne olacaktı, bu yanlış hiç konuşulmayacak mıydı? Hukuk kurallarının yanlışsız uygulanması talep edilmeyecek miydi? Bereket versin böyle bir şey olmadı. Ben şu an için bütün yanlışların, eksikliklerin giderilmesi için hakkaniyet içerisinde çalışılmasını, yanlışları yapanların ortaya çıkarılmasını dilemekten başka bir şey kalmadığını düşünüyorum. Kavuşmanın anlamını, bir daha asla kavuşamayacağını bile bile yaşayanlar daha iyi hisseder. Kavuşma umudunu önce yeşerten sonra söndürenlerin böyle hataları bir daha işlememeleri bakımından bu çalışma çok önemli bir çaba olacaktır. Bütün kalbimle inanıyorum.”

AVUKAT TURGUT KAZAN

Basın mensuplarına teşekkür eden İpekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan da, toplumsal duyarlılığın yarattığı toplumsal tepkinin olmaması halinde ya da medyanın bu tepkiyi doğru yansıtmaması halinde yargı kararlarıyla “hukuk elbisesi giydirilen haksızlığın” herkese dayatılmış olacağını savundu. Kazan, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

“CMK'nın 309. maddesindeki Yargıtay'a başvurma yolu olağanüstü bir yasa yoludur. Ancak Adalet Bakanı işletebilir. Mağdur tarafın veya büyük acı duyan toplumsal vicdanın yapacağı bir şey kalmamıştı. 4 ayrı Ağır Ceza Mahkemesi, yani 12 yargıç ile en az 3, hatta 7 savcının görüş ve kararlarıyla çok acı bir haksızlık ve yasaya aykırılık hukuk elbisesiyle taçlandırılacaktı. Ama toplumsal duyarlılık öyle bir tepkiye dönüştü ve yazılı, işitsel, görsel medya bu tepkiyi öylesine sağlıklı yansıttı ki, Adalet Bakanı yasadaki olağanüstü yolu işletmek durumunda kaldı. Ve sonuçta, Yargıtay'ın dosyayı inceleyip sorunu çözme olanağı doğdu. Böylece, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün dediği gibi, Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçırmanın başka türü olan 'hukuk yoluyla kurtarma' girişimi önlendi.
Gizli ve kirli ilişkilere karşı, demokrasi ve hukuk devleti olma yolunda çok önemli bir kazanım sağlandı.”

“HESABI YAPANLARDAN HESAP SORULSUN”

“Bu hesabı yapanlardan hesap sorulmasını istiyoruz” diyen Kazan, bu yapılanların sıradan bir adli hata veya takdir hakkı sayılamayacağını söyledi. İtalya'da işlenen bir suçun, bu ülkede çekilen cezasının Türkiye'de daha önceden işlenmiş bir suçun cezasından indirilemeyeceğini belirten Kazan, iki ayrı yasadan karma uygulama yapılarak hükümlüye çifte indirim sağlandığını savundu.

Haberin Devamı

Hükümlünün İtalya'daki suç tarihi ile iade tarihinin herkesçe bilindiğini, 3 ayrı savcılık müddetnamesi ile 3 ayrı ağır ceza mahkemesinin bu süreyi 20 yıl olarak göstermesinin dikkat çekici olduğunu belirten Kazan, şöyle devam etti.
“Parmak hesabıyla bile 19 yıl 1 ay olduğu anlaşılan sürenin nasıl 20 yıl sayıldığını kararı okuyarak bilgilerinize sunmak istiyorum. (Hükümlünün ... 20 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve bu süreyi kesintisiz olarak yurtdışında cezaevinde geçirdiği dosya içindeki belgelerden anlaşılmıştır.) Evet mahkeme aynen böyle demiştir. 3 başka ağır ceza mahkemesi ile 3 ayrı müddetnamede de yurtdışında hep 20 yıl ceza çekildiği belirtiliyor.

Haberin Devamı

Oysa hükümlü İtalya'da 20 yıl değil, müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Dolayısıyla dosyada 20 yıl hapis cezasına çarptırıldığı yolunda bir belge olamaz. Ve hükümlünün suç tarihi ile iade tarihine göre, yurtdışında 20 yıl hapis cezası çektiğini gösterir bir belge de olamaz. Ama ısrarla bu sürenin 20 yıl olduğuna işaret edilerek 'belgesi var' deniliyor. Böylece tahliye tarihi bayrama, 9 günlük tatile getiriliyor.

Kimse müddetnameyi görmeyecek, kararlara ulaşıp yapılan hesabı bilmeyecek. Böylece, yargı eliyle sessiz sedasız bir tahliye gerçekleşecek. Kimse, bu yapılanları takdir sayamaz. Biz hemen yasal başvuruyu hazırlayıp sunacağız. Ve sorumlulardan hesap sorulması için üzerimize düşeni yapacağız.”

BARO BAŞKANI KOLCUOĞLU

Ağca'nın önce tahliye edildiğini, daha sonra tahliye kararının itiraz edilerek Yargıtay'a götürüldüğünü, Yargıtay'ın müddetname hesabının yasalara uygun yapılmadığına karar verdiğini hatırlatan İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu da, “Demek ki bugüne kadar ki uygulamaların tam olarak takip edilmediği anlaşılıyor. Sonuç olarak, hesaplamaların doğru yapılıp yapılmadığını kontrol edecek ve kesin olarak mağdur olan kişilerin itiraz haklarını kullanmasını sağlayacak bir yöntemin bulunması gerekiyor. Bu konuda yeni düzenleme yapılması gerekiyor” dedi.

Haberin Devamı

Kolcuoğlu, “Artık, dünyada örneği bulunmayan ve sadece bizde çok sık aralıklarla uygulanan affın, siyasiler tarafından kullanılmaması ve kaldırılması, yargının verdiği kararın sonuç olarak uygulanması ve suç işleyenlerin de cezalarını tam olarak çekmesinin sağlanması gerekmektedir” diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!