Asala babasını öldürdü, o Ermeni-Türk dostluÄŸu için çalışıyor

Güncelleme Tarihi:

Asala babasını öldürdü, o Ermeni-Türk dostluğu için çalışıyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2001 00:00

Türk ve Ermeni sanatçılar ortak bir sergiye hazırlanıyor. Empati temalı serginin proje ve organizasyonunu yapan Emin Mahir BalcıoÄŸlu (50) 1978 yılında Asala tarafından Madrid'te ÅŸehit edilen Türk diplomat BeÅŸir BalcıoÄŸlu'nun oÄŸlu. Aynı saldırıda teyzesi Necla Kuneralp'i de kaybeden BalcıoÄŸlu, yaÅŸadığı korkunç acıyı kalbinin derinliklerine gömmüş, Ermeniler ile Türkler arasında barış kurulabilmesi için uÄŸraşıyor. BalcıoÄŸlu'yla babasını, sonsuz acısını, projeyi, barışı ve sevgiyi konuÅŸtuk.GeçmiÅŸi hatırladığınızda aklınıza ilk gelen neler?-1973'te Asala'nın eylemleri baÅŸladı, bu sırada babamın neslinden birçok deÄŸerli diplomatımızı topraÄŸa verdik. Babamı da Madrid'te kaybettik. Babam o sırada emekliydi ve olaydan altı ay kadar önce, annemi kaybetmiÅŸtik. Ben 26 yaşındaydım. Madrid Büyükelçisi olan eniÅŸtem Zeki Kuneralp, babama bir mektup yazarak, yanımıza gel, senin için bir hava deÄŸiÅŸikliÄŸi olur demiÅŸti. Babam da bana sordu ne yapayım diye. Ben de çok iyi olur, biraz soluklanırsın dedim. Gitti. Gemide Ä°spanya'ya doÄŸru yol alırken bana bir mektup yazmış. Madrid'e vardığında mektubu postaya atıyor ve teyzem Necla Kuneralp ile müzeye gitmek için yola çıktığında ikisi birden vuruluyor. 13.00 haberlerinde televizyonu açtığımızda olayı öğrendik. Çok ama çok kötüydü. Allah kimseye yaÅŸatmasın. Zamanla acınız hafiledi mi?-Hayır. Diplomatlarımızın vurulduÄŸu her olaydan sonra TRT'de babamın ölüsüyle karşı karşıya kaldık. Bu sürekli olarak tekrar tekrar gösteriliyor ve biz her seferinde olayı yeniden yaşıyorduk. Kanlar içinde, parçalanmış bir ÅŸekilde babam karşımıza çıkıyordu. Olay rüyalarıma giriyor, ruhum parça parça oluyor, günlerce kendimi toparlayamıyordum. Ermeniler'e yönelik duygularınızda bir deÄŸiÅŸim oldu mu?-Ä°lk zamanlar bir parçalanma yaÅŸadım ama asla bu iÅŸi bir millete mal etmedim. Rahmetli babamın da bunda payı büyük çünkü, bize tarihe yönelik olarak düşmanlık deÄŸil sevgi ve hoÅŸgörü aşılamıştı. Ä°ÅŸin kötü yanı televizyonda, yazılı basında Asala konusu iÅŸlenirken bu iÅŸin ayrıntısına girilmiyor, sadece yüzeysel olarak Ermenilerin yaptığı bir eylem olarak gösteriliyordu. Oysa yapan Ermeniler deÄŸil, bir grup kemikleÅŸmiÅŸ, yüreÄŸi taÅŸlaÅŸmış adamdı. AÄŸca Papa'yı vurdu diye tüm Türklerin suçlu gösterilmesi gibi bir ÅŸeydi bu. Böylesi yüzeysel ÅŸekilde olayı iÅŸlerseniz, milletler arasındaki meselelerin, kinin ve nefretin derinleÅŸmesine yol açarsınız. Empati projesine bu nedenle mi baÅŸladınız?- Bir anlaÅŸmazlığı giderme sürecinde, asıl anlaÅŸmazlığı teÅŸkil eden konuyu bir kenara bırakıp, insani iliÅŸkilerin kurulabileceÄŸi baÅŸka alanlarda bir diyalog oluÅŸturmak gerekiyor. Ben dünyayı çok geziyorum ve birçok insanla tanışma fırsatı buluyorum. Daha önceleri yolu hasbelkader Ä°stanbul'a düşmüş olan Ermeniler'in, ilk günler sokakta dolaşırken her an saldırıya uÄŸrama korkuları varmış. Çünkü bizi tanımıyorlar. Sonra görmüş ve anlamışlar. Ermenilerle bizi birbirimize baÄŸlayan baÅŸka ortak avantajlarımız da var. Yemeklerimiz, yaÅŸam tarzımız, ÅŸarkılarımız hep içiçe. Bugün adamlar Ermenistan'dan kalkıp Ä°stanbul'a balık yiyip rakı içmeye geliyorlar. Yani hareket noktanız bu ortak kültür ve kader birliÄŸi oldu...-Ben ne yapabilirim diye düşündüm ve iki tür giriÅŸimin olabileceÄŸine karar verdim. Birincisi, tarihi eserlerimizi karşılıklı olarak restore edip dünya kültürüne açabiliriz. Onlar Türk-Osmanlı eserlerini onarsın biz de Ermeni eserlerini. Bu konuda Ä°stanbul Ticaret Odası Van'ın Akdamar Adası'ndaki dünyaca ünlü kiliseyi restore etmek için proje yaptı. Bu, karşılıklılık esasına göre yapılabilecek bir giriÅŸim. Ermeni sanatçılarla ortak hazırlamayı düşündüğümüz projenin teması ise empati. Çünkü, sorunun çözüm noktası, herkesin acı çektiÄŸini birbiriyle özdeÅŸleÅŸerek anlamasında yatıyor. Evet Ermenilerin büyük bir kısmı, Birinci Dünya Savaşı sırasında doÄŸup büyüdükleri topraklardan göç etmek zorunda kaldı. Savaşın acımasız koÅŸulları içinde yakınlarını kaybetti. Sizin aileniz de atayurtlarından çıkarılmıştı.-Evet, biz de aynı acıları çektik. Benim ailem 400 yıl boyunca yaÅŸadığı Girit'ten Anadolu'ya geçti. Köylerini, daÄŸlarını, denizlerini terketmek zorunda kaldı. Ãœstelik örneÄŸin benim ailemin acısı daha taze. Ä°ÅŸte, empati yani kendini baÅŸkasının yerine koyarak, onun duygularını anlamak bu aÅŸamada önemli. Ermeni sanatçılarla Türk sanatçılar, birbirini diÄŸerinin yerine koyarak düşünecekler, hissettiklerini eserlerine aktarıp sergiye katacaklar. Ermeni sanatçıların bu projeye tepkileri ne oldu?-Ermenilerle yapılan toplantılarda karşılıklı olarak anladık ki, bir imparatorluÄŸun çöküşü herkes için çok acı verici olmuÅŸ, büyük bir travma yaÅŸanmış. Oturup konuÅŸunca herkesin bir hikayesi olduÄŸu ortaya çıktı. Kimisinin büyük amcasını Rumlar vurmuÅŸ, kimisi büyükbabasını kaybetmiÅŸ. Biz hikayelerimizi dostça bir ortamda anlatmaya baÅŸladığımızda, 'yapma ya size de mi yapıldı bunlar' diye ÅŸaÅŸkınlık içinde kaldılar. Bu projeden nasıl bir sonuç almayı umuyorsunuz?-Sonuçta benim bu projeden beklentim, bu yakınlaÅŸmalar olacak, belki çok büyük engellerle karşılaÅŸacağız. Her iki taraftan bu iÅŸe giriÅŸmiÅŸ olan insanlar vatan hainliÄŸiyle bile suçlanacak. Fakat herÅŸeye raÄŸmen, bu proje sonunda nefretin biraz daha azaldığını göreceÄŸiz. Tarihe, birlikte ortaklaÅŸa yeni bir yorum bile getirebiliriz. Bu sergi serbest çalışma ÅŸeklinde olacak. Her tür objeden yayarlanmak mümkün. Ä°lkbaharla birlikte bu serginin açılışını yapmayı hedefliyoruz. Birliktelikleri yüzyıllar öncesine dayanan, aynı kaderi paylaÅŸmış bu iki milletin önüne yeni bir bahar açacağına inanıyorum.SABANCI MÃœZESİ’NÄ°N KURUCUSUEmin Mahir BalcıoÄŸlu (50) Ä°talya'da Torino Politeknik Okulu'nda mimarlık okudu. Doktorasını ODTÃœ'den aldı. ODTÃœ ve Liege Ãœniversitesi'nde dersler verdi. AÄŸa Han Mimarlık Ödülleri komisyonunda ve ve Venedik'te Arsenal bölgesinin yeniden yapılandırılması projesinin yönetiminde çalıştı. AÄŸa Han Kültür Fonu'nda yöneticilik ve koordinatörlük, New York'taki Türk Kültür Enstitüsü'nde baÅŸkanlık yaptı. 1997'de Sabancı Ãœniversitesi'nde danışman olarak çalışmaya baÅŸladı. 1998'den beri de üniversiteye baÄŸlı Sakıp Sabancı Müzesi'nin kurucu müdürlüğü görevini yürütüyor. 1990'da TMMOB Mimarlar Odası Dış Ä°liÅŸkiler Komitesi'nde görev aldı. Bu arada SANART, Türkiye'de Görsel Sanatları Destekleme DerneÄŸi'nin baÅŸkanlığını da yürüttü. Sergi ilkbahardaTürk ve Ermeni sanatçıların birlikte hazırladığı empati konulu sergi, serbest çalışma ÅŸeklinde olacak. ÇaÄŸdaÅŸ plastik sanatlarda resim ve heykel gibi ana alanlar arasındaki çizgiler inceldi. Dolayısıyla bu sergiye katılan sanatçılar da her türlü objeyi kullanarak, enstalasyonları ve performanslarıyla empati temasını, yani karşılık olarak birbirini diÄŸerinin yerine koyarak anlama çabasını iÅŸleyecekler. Ä°lkbaharda açılması amaçlanan bu proje, aynı zamanda Türk-Ermeni Barış Komisyonu'nun desteklediÄŸi bir çalışma. 9 Temmuz'da Cenevre'de kurulan bu komisyonda, Türk ve Ermeni tarafında çok sayıda diplomat, akademisyen, tarihçi ve emekli asker görev alıyor. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!