Artık bankacılık konuşmasalar...

Güncelleme Tarihi:

Artık bankacılık konuşmasalar...
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2003 00:00

EKONOMİK program kapsamında bankacılık kesiminde belli ölçüde konsolidasyon yaşandı ve sistem güçlendirildi. Yapılanların yeterli olmadığını herkes biliyor.Bankacılık alanındaki reformun devam etmesi gerekirken, IMF Hükümet'e inat, BDDK'nın güçlendirilmesi konusundaki ısrarını sürdürüyor. Bankacılıkta rehabilitasyonun devamına ihtiyaç var.Buna karşılık sanki herkes elbirliği etmiş, hálá hassas konumdaki bankacılık sistemine yüklenip duruyor. İmar Bankası olayını fırsat bilenler, bankacılıktaki eski, ‘‘kuralsızlığın’’ at oynattığı sisteme geri dönüş için çabalayıp duruyorlar. İmar Bankası olayında tabi ki BDDK dahil tüm kurumların hatası var ama bunun bankacılıkla ilgisi olmayıp, suç dosyası olduğu gözardı edildi.Başbakan Tayyip Erdoğan bankacılıkla ilgili sürekli demeç veren politikacıların başında geliyor. Arşivlere bakıyordum da, bu yıl şubat ayının başında Erdoğan'ın, henüz Başbakan olmadan verdiği bir demece takıldım. Erdoğan, ‘‘Hálá eski sözlerimizin sahibiyiz. Siyasetin eli bankacılıkta olmalı. Bu durumun düzeltilmesi için çalışmalar yapıyoruz’’ demiş. Herhalde üç batık banka patronuyla yaptığı zirvenin ardından böyle söyleme gereği duymuş...Erdoğan'ın daha sonra da bankacılıkla ilgili demeçlerine rastladık. Bu kadar vahimine daha sonra rastlamadık ama yine de vahim sayılacak hatalar devam ediyor. Örneğin; İmar Bankası'yla ilgili gelen sorulardan birine, ‘‘Ben mi size gidin de o bankaya yatırın dedim, gidip kamu bankalarına yatırsaydınız’’ mealinde birşeyler söylemişti.Erdoğan, bu kadar hassas bir konuda fazla konuşmaması gerektiğini, işi iyi bilmediği için söyleyeceği yanlış bir kelimenin bile sistemi etkileyeceğini bir türlü göremiyor. Geçen gün bir özel bankanın şube yetkilisiyle konuşurken, ‘‘Çekiş yok ama bir müşterime dolan parasını da bize getirmesini söylediğimde, ‘Hayır, size yeter Başbakan söyledi, gerisini ben kamu bankasına yatıracağım' yanıtı aldım’’ dedi. Bir sözünüz özel bankalara nasıl güveni sarsıyor, küçültülmesi ve özelleşmesi planlanan kamu bankalarına mevduat sağlıyor görüyor musunuz.MEVDUAT GÜVENCESİBaşbakan mevduat güvencesi konusunda konuşmaktan da hoşlanıyor. Geçtiğimiz Perşembe günü NTV’de Murat Akgün'ün sorularını yanıtlarken, yine, talimat verdiğini, Hazine'nin bundan sonra artık hiçbir bankanın güvencesi olmayacağını söyledi. O kadar çok yazıldı ki; mevduata güvence için zaten uygulanan bir sistem var. BDDK, ‘‘pasiflere verilen devlet güvencesinin kalkacağı’’ ve buna bağlı olarak 4 Temmuz 2004 tarihinden itibaren devletin, mevduatların 50 milyarlık kısmına güvence vereceğini zaten açıkladı.Mevduatlardaki devlet güvencesinin tümüyle kalkması söz konusu olamaz. Bu dünyanın her yerinde böyledir ve Türkiye de AB standartlarına uyum konusunda önemli adım atmıştır. Bir Başbakan her bulduğu fırsatta bankacılık konuşur, ‘‘mevduata güvence kalkacak’’ derse, tasarruf sahiplerini tedirgin etmiş olmaz mı, bankacılığın işini zorlaştırmaz mı, bankacılık biterse bu ülkenin tüm ekonomisi bitmez mi?Etrafında bunları hatırlatacak birilerinin olmaması da gerçekten ülke için büyük risk oluşturuyor.Erdoğan aynı söyleşide, İmar Bankası ödemelerinin ne zaman başlayacağı yönündeki soruya ise ‘‘Ona BDDK karar verecek’’ dedi. BDDK ödemeler konusunda, Hazine bonoları için gereken yasa konusunda size önerilerini bildireli bir ay oldu. Herkes siyasi karar bekliyor. Yani, Hükümetin İmar Bankası için ne yapacağına karar vermesi gerekiyor. Başka kimsenin değil...Politikacılar hep böyledir...İşlerine geldiği zaman topu başkasına atıp, işlerine gelmediğinde özerk kurumların işlerine karışıp, ‘‘bu bizim işimiz’’ derler. BDDK'yı işine gelmediği zaman ‘‘günah keçisi’’ yapıp, kendi sorumluluğunu bile ona atacaksın, rahatça kullanabilmek için de öte yandan BDDK ve diğer bağımsız kurumların bağımsızlıklarına göz dikeceksin...Tabi ki, sorumluluk sadece politikacılarda değil. ‘‘Telefon açıp bakanla işini halletmeye alışmış ve o dönemi özleyen’’ bankacıların da, reformların kağıt üstünde kalıp hayata geçirilememesinde, yani ülkenin geleceğini belirleyecek reformların yarım kalmasında büyük sorumlulukları var.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!