Annan Planı’nın ekonomisi

Güncelleme Tarihi:

Annan Planı’nın ekonomisi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2004 00:00

ANNAN Planı’nın uygulamasıyla ilgili ilk kritik uluslararası toplantı olan ‘Bağışçılar Konferansı’ referandumdan önce 15 Nisan’da yapılıyor. ‘Bağışçılar Konferansı’ planın ilk etapta ortaya çıkacak olan finansman ihtiyacını karşılamayı amaçlıyor. Konferansa katılacak olan ABD, AB Komisyonu, AB ülkeleri, Japonya, Dünya Bankası, Avrupa İskán Fonu gibi ülke ve kuruluşlar, planın finansmanı için yapacakları bağışları taahhüt edecekler. Türkiye’nin bu para havuzuna katkıda bulunup bulunmayacağı henüz bilinmiyor.Havuzda toplanacak olan para, ilk aşamada, Rumlara bırakılacak olan topraklarda yaşayan ve oturdukları evleri terk etmek zorunda kalacak Kıbrıslı Türkler için inşa edilecek toplu konutların finansmanına gidecek.ÖNCE TOPLU KONUT İNŞASIPlan, toprak ayarlamaları sonucu evlerinden olacak kişilerin hiçbir şekilde açıkta kalmamalarını, tahliyenin ancak yeni konutların tamamlanmasından sonra başlamasını öngörüyor.Toprak ayarlamaları, planda 42 aylık bir süreye yayılıyor. Yeni düzenin 1 Temmuz’da başlaması halinde 31 Aralık 2007 tarihine kadar toplu konutların bitirilmiş ve herkesin yeni evine taşınmış olması gerekiyor.Yaklaşık 50 bin kişinin etkileneceğini, kaba tahminle 15 bin ailenin evinden olacağını varsayarak muhtemel bir maliyet hesabı yapalım.Annan Planı’nda, toplu konutlarda makul modern standartlar nispetinde konforlu bir düzey tutturulacağı, barınacak kişi sayısına orantılı makul bir yaşam alanı sağlanacağı belirtiliyor.Plana göre, yaşam alanı iki kişilik aileler için 70, üç kişilik aileler için 100, 4 ve 5 kişilik aileler için 120, daha kalabalık aileler için 140 metrekareden az olmayacak.Evlerin ortalama 40 bin dolara çıktığını varsaydığımızda, salt toplu konutların yapımı 600 milyon dolarlık bir kaynak gerekiyor. İLK ETAPTA EN AZ 1 MİLYAR DOLARİş yalnızca konut yapımı ile bitmiyor. Yol, su ve elektrik dağıtımı, kanalizasyon, sosyal yaşam alanları, okul yapımı gibi projeyi tamamlaması gereken zorunlu altyapı harcamalarını da hesaba katmanız gerekiyor. Bu harcamaların da 400 milyon dolar tuttuğunu varsayalım. Bu durumda, kaba bir hesapla daha yola çıkarken yeniden yerleşim projesi için en az 1 milyar dolarlık bir kaynağın hemen kasaya konması gerekiyor.Bitmedi. Rumlara hemen bırakılacak alanlardan biri Maraş’taki oteller bölgesi. Tam 30 yıldır hayalet şehir olarak duran Maraş’taki otellerin musluk ve kapı tokmaklarına kadar yenilenip işler hale getirilebilmesi de büyük bir maliyet gerektirecek.Rumlar, muhtemelen Maraş’ın ıslahı projesinin finansmanını da bu havuzdan karşılamak isteyecekler.Başka harcama kalemleri de var. Plan, Türkiye’ye dönecek olan TC vatandaşı göçmenlere 10 bin Euro ‘güle güle’ parası ödenmesini öngörüyor. Adada kalmalarına izin verilecek 45 bin kişilik listeye giremeyip Türkiye’ye dönmek zorunda kalacak 25-30 bin kişiye bu ödemenin yapılması, 300 milyon Euro’ya ulaşabilecek yeni bir finansman ihtiyacı demek.Asıl kaynak ihtiyacı, uygulamanın dördüncü yılında işlemeye başlayacak olan tazminat mekanizmasında belirecek. TAZMİNATLAR 10 MİLYAR DOLARA ÇIKARSA?Plana göre, Rumlar, 1974’te kuzeyde bıraktıkları mal ve mülklerinin yalnızca üçte birine sahip olabilecekler, kalan bölüm için çoğunluk tazminat ödenecek. Barış harekátından sonra yaklaşık 150 bin Rum’un güneye göç edip bütün taşınmazlarını kuzeyde bıraktığını dikkate alırsak, talep edecekleri tazminatın büyüklüğü hakkında bir fikir edinebiliriz. Miktarın ne kadar tutacağını bilen yok. Bu rakamı 10 milyar dolara, hatta çok daha yukarı çıkartanlara rastlamak mümkün. Tazminatların oluşturulacak bir tazminat fonu üzerinden bonolarla ödenmesi öngörülüyor. Peki bu fonun kaynaklarını kim karşılayacak? Bir bölümü yine bağışçı ülkeler tarafından sağlansa da, yeni Federal Kıbrıs Devleti’nin bu fon için ciddi miktarda borçlanma arayışına girmesi kaçınılmaz olacak.Bu durumda, Rumların Türk tarafında bıraktıkları mal ve mülklerinin tazminatının önemli ölçüde yine Rum vergi mükellefleri tarafından ödenmesi gibi ilginç bir durum ortaya çıkabilir. Sonuç: Annan Planı’nın uygulamada başarılı olabilmesi için ucu açık bir şekilde ‘milyarlarca dolar’ tutarında bir finansman gerektiriyor. Bu modelin yüklü ve devamlı bir dış parasal desteği olmadan yürüyebilmesi mümkün değil.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!