Ankara'ya isyan manifestosu

Güncelleme Tarihi:

Ankaraya isyan manifestosu
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2001 00:00

ÖNCEKİ gün Ankara'dan dönerken bir şeyin farkına vardım.Türkiye'nin her tarafı ekonomik krizi yaşıyor, bunun etkisini hissediyor.Ama Ankara'da ekonomik kriz yok.Yollardaki araba sayısı, krizin hiçbir döneminde azalmamış.11 Eylül İstanbul'un otellerini fena halde vurduğu halde, Ankara otellerinin doluluk oranı İstanbul kadar kötü etkilenmemiş.ORADA KRİZ YOKTabii insan bu duruma bakıp şu soruyu soruyor:Nasıl olyor da, Ankara ekonomik krizi hissetmiyor?Cevabı çok basit.Çünkü Ankara devletten geçiniyor.Devletin ve siyasetin bütün aktörleri hayatları boyunca paralarını devletten kazanmışlar.Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanların önemli bir bölümü, hayatları boyunca hiçbir özel iş yapmamışlar.Hayatları boyunca ‘‘işlerini kaybetme, işsiz kalma korkusu’’ yaşamamışlar.Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önemli bir bölümü bütün hayatı boyunca parasını ya devletten, ya kamu kuruluşlarından kazanmış.Memurlar işlerini kaybetmiyorlar.Maaşları yarıya indirilmiyor, ücretsiz izne çıkarılmıyorlar.Dolayısıyla onlara bağlı olan esnaf da öteki şehirlerin esnafı kadar kötü etkilenmiyor.Bütün bunların sonucu şu:ARTIK UMUT YOKEkonomik krizi yaşamayan Ankara, başkalarının yaşadığı krizi de anlamıyor.Ankara'da oturarak krizi anlamak da mümkün değil.O nedenle Türkiye'nin artık kendini Ankara'ya bakarak ayarlamaktan vazgeçmesi gerekiyor.Ben şahsen, Ankara'nın ne yarınından, ne de öbür gününden umutluyum.Çünkü bu siyaset, bu zihniyet değişmeyecek.Bu siyaset kalıpları değişmeyecek.O yüzden ben, Türkiye'nin kurtuluşunu, Ankara'dan umudu kesmeye bağlıyorum.Artık umudum ‘‘milli liderlerde’’ değil, ‘‘mahalli kahramanlarda’’.Mersin'de ‘‘Kalkınma Ajansı’’ kuran yerel yöneticilerde, İzmir'de ‘‘Arama Konferansı’’ düzenleyen insanlarda, müzikte ‘‘İstanbul markası’’ yaratmaya çalışan müzisyenlerde, Anadolu'nun her yerindeki belediye başkanlarında.Türkiye, bugünden itibaren, zihniyetini ‘‘desantralize’’ etmek zorundadır.Mahalli İdareler Kanunu çıkmadan kendi ‘‘mahalli yönetim’’ nizamına geçmelidir.Ankara'ya kafa tutan, onu iplemeyen liderler yaratmalıdır.Türkiye'nin artık merkezi Fransız modeli ile gelişemeyeceği ispatlanmıştır.FRANSIZ MODELİ BİTTİUmut, ülkenin her yerinde ‘‘cazibe merkezleri’’, ‘‘yerel dinamizmler’’ yaratacak Amerikan zihniyetine geçmektedir.Devlet üniter yapısını korumalı, ama zihniyetler yerelleşmeli, otonomlaşmalıdır.Yani Ankara nasıl ekonomik krizi kendi kapılarından içeri sokmuyorsa, onlar da Ankara zihniyetini kendi şehir kapılarından içeri sokmamalıdır.Türkiye, ülkeyi bu hale getiren bir zihniyetten rövanşını ancak böyle alabilir.‘‘Hortumcuyu’’asıl bu zihniyet kurtarırMAŞALLAH, 1980'lerde elinde ‘‘DGM'lere hayır’’ pankartı ile sokak arşınlayan ne kadar eski solcu varsa, şimdi hepsi sıkı birer ‘‘DGM'ci’’ kesildi.Geçmişlerinde DGM'lere karşı içtihatlar yazan hukukçular bile U dönüşü yapmış durumda.Neden?Çünkü DGM'ler, onların ‘‘ifrit olduğu’’ bazı insanları cezalandıracak...Oysa bilmiyorlar ki, ilerde kızdıkları o insanları kurtaracak olan asıl gerekçe, bu ‘‘olağanüstü yargılama’’ yöntemleri olacak.Şimdi bunu yazıyorsunuz ya, cevapları hazır:‘‘Sen hortumcuları mı kurtarmaya çalışıyorsun.’’Benim cevabım da hazır.Bir... Cezası Yargıtay tarafından onaylanmadıkcça kimse, şimdiden ‘‘hortumcu’’ değildir.İki... Bu insanlara CMUK kurallarını bile uygulatmayacak kadar kendinden geçmiş bir cezalandırma yöntemi, olsa olsa bir darbenin veya ‘‘Gulag Takımadaları'nın’’ adaleti olabilir.Ben herkese normal ve adil bir yargılama imkánının sağlanmasını istiyorum.‘‘Kişiye özel’’ ısmarlama bir infaz adaleti değil...Bana ne derlerse desinler, bunu söylemeye de devam edeceğim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!