Almanya ve İngiltere'den yeniden AB desteği

Güncelleme Tarihi:

Almanya ve İngiltereden yeniden AB desteği
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2005 00:00

Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer ve İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği için desteklerini tekrar etti. Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel ile Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Edmund Stoiber'in, “AB kapısının Türkiye'nin yüzüne kapatılması” şeklindeki görüşlerini tehlikeli ve sorumsuzca bulduğunu söyledi.     Fischer, Bild gazetesinde Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan CDU'lu Hessen eyaleti Başbakanı Roland Koch'a karşı Alman hükümetinin Türkiye politikasını savundu.     "KÖRLÜK DERECESİNDE SORUMSUZ" Fischer, “Türkiye'nin yüzüne kapının kapatılması körlük derecesinde tehlikeli ve sorumsuzca. Geniş çaplı modernleşme ve Türkiye'nin kesin bir şekilde Batı'ya bağlanması sürecinin sürdürülmesinde büyük çıkarlarımız var. İslamiyet ile demokrasinin, açık toplumun, insan ve kadın haklarının, modern bir serbest pazar ekonomisinin ve özgür basının birbirleriyle bağdaştırılması, 21. yüzyılda güvenliğimiz açısından büyük öneme sahip” ifadesini kullandı.     Türkiye'nin bu konuda merkezi bir rol oynayabileceğini ifade eden Fischer, “Bu fırsattan istifade etmemek ve reddedilen bir Türkiye'den doğacak olumsuz gelişmelerin tehlikesini görmezden gelmek, dış politik yeteneklerin olmadığını gösterir” dedi.     Muhalefet partilerinin, Türkiye'nin AB üyeliğini seçim malzemesi yapmak istediklerinin çok açık olduğunu kaydeden Fischer, Adenauer'den Kohl'e kadar 42 yıldan bu yana eski başbakanların da söz verdikleri şekilde, şimdiki Alman hükümetinin de Türkiye ile ucu açık üyelik müzakerelerine başlanmasından yana olduğunu söyledi.     "SÖZDE DURULMAMASI TEHLİKELİ" Türkiye'ye bugüne kadar verilen sözde durulmamasının çok tehlikeli olduğunu vurgulayan Fischer, şimdilik üyelikten kimsenin söz etmediğini, Türk hükümetinin yaptığı büyük reformlara rağmen Türkiye'de hala yapılacak işler olduğunu, ancak 3 Ekim'de müzakerelere başlanmasının hiçbir şekilde bir risk oluşturmadığını belirtti.     Türkiye ile müzakerelerin gerektiği takdirde kesilebileceğini hatırlatan Fischer, müzakerelerin 10 ila 15 yıl sürebileceğine, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda da bu sürecin sonunda karar alınacağına işaret etti.     "TÜRK KÖKENLİ SEÇMENLER ALDATILIYOR" CDU'lu Hessen eyaleti Başbakanı Roland Koch ise, Başbakan Gerhard Schröder'in, bir Türk gazetesinin tesislerini gezerek seçim mücadelesi yaptığını ve Türk kökenli seçmenleri aldatmaya çalıştığını öne sürdü.     Fransa ve Hollanda'da yapılacak referandumlarda Türkiye'nin AB üyeliğinin kabul edilmesi şansı olmadığını iddia eden Koch, kendilerinin iktidara gelmeleri durumunda daha gerçekçi bir Türkiye politikası izleyeceklerini söyledi.     Türkiye'nin farklı bir kültürden geldiğini ve gelecekte 80 milyonluk nüfusuyla AB'ye kabul edilemeyeceğini ileri süren Koch, bu nedenle imtiyazlı ortaklık önerisiyle Türkiye'ye karşı daha dürüst davranmak istediklerini kaydetti. STRAW: TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNDE VE REFORMLARI SÜRDÜRMESİNDE HEPİMİZİN ÇIKARI VAR     İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Alman Die Welt gazetesi için yazdığı bir makalede Türkiye'nin AB üyeliğini savundu.     Straw, “İstanbul Asya'da bulunmak zorunda değil” başlığıyla yazdığı makalede, AB'nin, Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması yönünde aldığı karara bağlı kalmasının önemli olduğunu belirterek, ”Türkiye'nin geleceğinde ve reformları sürdürmesinde hepimizin çıkarı var. Şimdi bir hata yaparsak, kapımızın önünde bir anda bir kriz ortaya çıkabilir” dedi.     İstanbul'da El Kaide örgütünün düzenlediği bombalı saldırıdan sonra Türkiye'de kendisiyle sıkı şekilde dayanışma gösterilmesinden çok etkilendiğini kaydeden Straw, bunun da farklı kültürden insanların arasını açmaya çalışan teröristlerin başarısız kaldığının bir işareti olduğunu ifade etti. Okulda kendisine İstanbul'un Avrupa'yla Asya'nın tam ortasından geçtiğinin anlatıldığını ve Türkiye'de Asya'nın etkisinin de olduğunu belirten Straw, şunları kaydetti:     “Yine de biz Avrupa'da uzun zaman önce Türkiye'yi nerede görmek istediğimize karar verdik. ABD, İngiltere ve Fransa 1952 yılında Türkiye'yi NATO'ya davet ettiler. Türkiye 1963 yılında da Ortaklık Anlaşması'nı imzaladı. Bu da Gümrük Birliği'nin kurulmasına vesile oldu. Böylece Türkiye'ye bir AB üyelik perspektifi verilmiş oldu.”     "AB'NİN GENİŞLEMEDEN BAŞKA SECENEĞİ YOK" Sonuçta Türkiye'nin, şartları yerine getirdiği takdirde AB üyesi olmasına karar verildiğini hatırlatan Straw, AB'nin genişlemeden başka seçeneği olmadığını, durağan bir Avrupa'nın dünyada rekabet edemeyeceğini kaydetti.     Türkiye ile ekonomik ilişkilerin de çok iyi olduğunu ve (Başbakan Recep Tayyip) Erdoğan hükümetinin çok önemli reformlar yaptığını belirten Straw, istikrarlı ve refah içinde bir Türkiye'nin bölge ülkelerine de çok önemli bir işaret vereceğini ifade etti.     Straw ayrıca, Kıbrıs konusunun önemli bir sorun olduğunu, bu konuda da BM'nin çabalarını desteklediklerini kaydetti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!