İngiliz Financial Times gazetesinden sonra Almanya'nın etkili gazetelerinden Süddeutsche Zeitung'da yer alan bir değerlendirmede de Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine tam destek verildi. Yazıda, Türkiye için, "Doğulu eski düşman, bugün Avrupa'ya uyum sağlamak isteyen stratejik açıdan önemli bir ortak haline geldi" denildi.ESKİ FRANSIZ BAKAN STRAUSS-KAHN: AB 'BLOK' OLMAK İÇİN TÜRKİYE'Yİ ALMALIEski Fransa Maliye Bakanı Dominique Strauss-Kahn, 50 yıl içinde ortaya çıkacak olan Kuzey Amerika, Çin ve Hindistan blokları karşısında bir Avrupa blokunun oluşturulması için, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne dahil edilmesi gerektiğine dikkat çekti.İngiltere'nin etkili gazetelerinden Financial Times'ın haberine göre, Fransız politikacılar, Türkiye'nin AB'ye üye olması konusuna ilişkin olarak ortaya konan tartışmalarla yön belirlemeye çalışıyorlar. AB'nin beklenen anayasasının mimarı Valery Giscard d'Estaing'in, "Türkiye'nin bir AB ülkesi olarak görülemeyeceği" yönündeki açıklamasına karşın, Fransa'nın eski Maliye Bakanı Sosyalist Dominique Strauss-Kahn, "AB'nin, hayatta kalmak için, Türkiye'nin üye olup olmaması konusunda değil, Akdeniz çevresindeki diğer ülkeleri nasıl bünyesine alabileceği konusunda düşünmesi gerektiğini" belirtti."AKDENİZ BİR AVRUPA DENİZİ OLMALI" Strauss-Kahn, "50 yıl içinde bir kuzey Amerika bloku, Çin bloku ve Hint bloku olacağı gayet açık. Ancak bir Avrupa bloku olacağı kesin değil. Böyle bir Avrupa blokuna sahip olmak, mevcut sınırların çok ötesine genişlemeyi başarmayı gerektiriyor. Akdeniz'i bir iç denize dönüştürmeden bir Avrupa bloku olmayacak" diye konuştu. (ANKA)Süddeutsche Zeitung'ta yer alan Heribert Prantl imzalı yazıda, Türkiye için tam üyelik dışında bir alternatif olmadığı belirtildi.  Yazıda, "Angela Merkel'ın önerdiği üçüncü yol yoktur. Üçüncü yoldan yana olanlar Türkiye'yi Avrupa ve Ortadoğu arasında tutmak istiyorlar. Bu politik saflıktan başka bir şey değil. Türkiye ya Avrupa'ya ait olacaktır ya da uzaklaşacaktır. Avrupa'dan uzaklaşması olasılığı ise hem Almanya hem de Avrupa için tehlikeli olur" denildi. "TÜRKİYE, AVRUPA KÜLTÜRÜNÜN PARÇASI"  Değerlerin "taştan" olmadığını, Almanya'nın savaş sonrasında değer değişiminin en olumlu örneğini verdiğini dile getiren Süddeutsche Zeitung'ta şöyle denildi:  "Ekonomik refahla birlikte demokratik düzenin değerlerine saygı da gelişiyor. Türkiye'deki hoşgörü düzeyi, ekonomik büyümesinin yarısı kadar bile artsa, kısa zamanda yeni üyelerin bulunduğu noktayı aşacaktır.  Üyeliğine karşı çıkanlar Türkiye'nin doğulu olduğunu söylüyor; doğru, ancak Doğu Avrupa'nın büyük kesiminde de doğunun ve batının değerleri birbirine karışmıştır.  Türkiye ise Avrupa tarihi ve kültürünün bir parçası. Türkiye'nin üyeliğine ilişkin tartışma, binlerce yıl öncesine dayanan İslamla nasıl ilişki kurulacağı tartışmasından başka bir şey değil."  Geçmiş kavgaların sürdürüleceği mi yoksa geleceğin mi tasarlanacağı sorusunun sorulduğu yazıda, "Türkiye'nin birlik üyeliği Avrupa'nın bir aydınlanma projesidir" denildi.  "ESKİ DOĞULU DÜŞMAN, ŞİMDİ STRATEJİK ORTAK" Tarihte Avrupalıların Osmanlı İmparatorluğu korkusu bulunduğuna değinilen yazıya şöyle devam edildi:  "Türkler 1529 ya da 1683'de olduğu gibi orduları ile Viyana kapılarında değil, Avrupa Birliği üyeliği başvurusu ile Brüksel kapısında bekliyorlar.  Doğulu eski düşman, bugün Avrupa'ya uyum sağlamak isteyen stratejik açıdan önemli bir ortak haline geldi. Bu noktaya gelinmesi bile Avrupa açısından büyük başarı. Avrupalılar tarihteki acı deneyimleri sonucu haçlı seferleri ile başarılı olamayacaklarını anladılar. Türkiye ise üyelik müzakereleri hazırlıkları ile politik ve ekonomik açıdan liberal değişimi başlattı." "TÜRKİYE DOĞU İÇİN BİR FENER PROJESİDİR"  Türkiye'de AB sürecinde barışçı bir demokratikleşme deneyimi yaşandığı belirtilen yazıda şöyle denildi: "Türkiye projesi, doğu için bir fener projesidir. Batılı değerlere sahip Müslüman bir ülke, kültürler savaşına karşı bir model olacaktır. Avrupalı bir Türkiye insan hakları ve demokrasinin Hıristiyan değerleri olmadığını gösterecektir.  Avrupalı Türkiye İslam'daki köktenden dinci eğilimlere karşı bir projedir ve 10 milyondan fazla Müslümanın yaşadığı Batı Avrupa toplumunda istikrarın sağlanmasına yardımcı olacaktır."  "ERDOĞAN, ÖNCEKİ HİÇBİR BAŞBAKANIN YAPMADIĞI KADAR BATILI DEĞERLERE SAHİP ÇIKTI"  Süddeutsche Zeitung'daki yazıda, satır başlarıyla diğer görüşler şöyle:  " Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Avrupa Birliği'nin ortak stratejik çıkarları,
Atatürk'ün laik Türkiye'si ile Batı Avrupa'yı aynı ölçüde tehdit eden kökten dinci Ä°slamı engeller.   Türkiye'yi geri çevirme riskini alabiliyor musunuz? Bunun sonuçları Türkiye'de kökten dinciliÄŸin yayılması ve ülkenin Arap ülkeleri ya da Orta Asya'ya yöneliÅŸi olabilir.   Türkiye BaÅŸbakanı kendisinden önceki hiç bir baÅŸbakanın yapmadığı kadar batılı deÄŸerlere sahip çıktı. Avrupa BirliÄŸi üyeliÄŸini büyük çoÄŸunlukla isteyen Türkler Avrupa'daki hoÅŸgörüyü de üzerlerine çeker.   Haçlı kalesi deÄŸil, geleceÄŸi inÅŸa ediyoruz. Avrupa BirliÄŸi eski haçlı kalelerini yeniden inÅŸa etmek için deÄŸil, geleceÄŸi oluÅŸturmak için kuruldu. Türkiye'nin Avrupa'ya dahil olup olmayacağı deÄŸil, nasıl dahil olacağı sorulmalıdır.   Türkiye'nin istikrarı Avrupa'nın istikrarı olacaktır. Almanya, Savunma Bakanı'nın dediÄŸi ve muhalefetin karşı çıkmadığı gibi HindukuÅŸ daÄŸlarında bazı insanlık deÄŸerleri savunulacaksa, Türkiye'nin Avrupa BirliÄŸi üyeliÄŸine de karşı olmak mümkün deÄŸildir."Â
button