Af çorbası...

Güncelleme Tarihi:

Af çorbası...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2001 00:00

HUKUK dili genellikle kolay anlaşılmaz. Ama iyi hukukçuların bile anlamakta zorlanacağı kadar çapraşık bir dil kullanmak, marifet olmamalı...Anayasa Mahkemesi'nin 4616 sayılı Af (aslında Şartla Salıverme demek lazım) Yasası'na ilişkin kararını özetleyen dünkü açıklama kadar çapraşık dilli olanı da herhalde az bulunur...Gerçi kendilerine sorunca anlaşıldı ki Anayasa Mahkemesi, en çapraşık cümlesiyle, ‘‘müebbed hapse mahkûm olanların cezalarından 10 yıl indirilmesiyle, aldıkları cezalar toplamı sayalım 40 yılı bulanların cezalarından 10 yıl indirilmesi halinde ikinciler aleyhine haksızlık doğuyor’’ demek istermiş. O nedenle yürürlükteki 4616 sayılı yasanın birinci maddesinin konuya ilişkin kısmını iptal etmiş. Etmiş ama, herkesin önüne ‘‘Bu ne demek?’’ dedirten kocaman bir soru koymuş.Yukarıdaki paragraf ihtimal size de karmaşık geldi. O nedenle açıklayalım:Müebbet hapis biliyorsunuz hürriyeti bağlayıcı cezaların en ağırıdır. Ama bunun uygulamadaki süresi 36 yıldır. O yüzden 4616 sayılı yasa gereğince müebbede mahkûm olanların süresinden 10 yıl indirilince geriye 26 yıl kalıyordu. Oysa bu kadar ağır bir suç işlemeyen ama aldığı çeşitli cezalar toplam olarak örneğin 40 yılı bulan bir kişiye aynı yasa uygulanınca onun cezası fiilen 30 yıla inecekti. İşte bu haksızlıktır demişler. O nedenle ilgili ibareyi iptal etmişler. Keza daha ağır ceza verilmesini gerektiren (adam öldürme gibi) suçlar için şartla salıverme yolunu açıp tehdid, görevi kötüye kullanma gibi Ceza Kanunu'nun 188; 191; 240; 298 ve 383'üncü maddelerindeki suçların faillerini kapsam dışı tutmayı da Anayasa Mahkemesi haksızlık saymış. O nedenle bu hükümlerle ilgili eylemleri de kapsam içine almış.Ama asıl önemlisi bize kalırsa başka:Anayasa Mahkemesi'nin bu kararıyla hapishanelerin kapılarını sonuna kadar açacağını bekleyenlerin umdukları olmadı. Çünkü Mahkeme bu kararıyla 4616 sayılı yasanın maddelerinden çok tümünün yanlış olduğu mesajını verdi.Değinmeyi zorunlu saydığımız ikinci nokta şu:Konunun uzmanı dostlarımız ‘‘Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karara ilişkin açıklama metni, kararın içeriğini anlamaya yeterli değildir. O nedenle yapılacak şey, Yüksek Mahkeme'nin bu karara ilişkin gerekçelerini açıklamasını beklemektir’’ diyorlar. Buna biz de katılıyoruz.Gerçi kapsam içine alınan maddelerin uygulanması için kararın Resmi Gazete'de yayınlanması yeterlidir ama bütünü açısından bakınca TBMM'nin altı ay içinde yeni bir yasa çıkarması kaçınılmaz görünmektedir. Görüyorsunuz... Yargı reformu yapıp, adalet dağıtmayı düzene sokacağımız yerde, üstelik yanlışlarla dolu bir af yasası çıkarınca işler daha da çorbaya dönüyor. Ama ne yapalım ki bizde akıldan çok inat geçiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!