ABD ile ilişkiler

Güncelleme Tarihi:

ABD ile ilişkiler
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2002 00:00

ABD Hazine Bakan Yardımcısı John Taylor'ın Türkiye ziyareti, ABD ile ilişkileri yeniden gündeme getirdi. Önceki gün önce İstanbul'da özel sektör temsilcileri ile biraraya gelen Taylor, daha sonra Ankara'ya geçerek bu kez resmi temaslarda bulundu. Taylor ile görüşenlerin hemen hepsi, Taylor'ın daha çok dinlemeyi tercih ettiğini söylüyor. Taylor'ın bu tavrı, emekliye ayrılan IMF 1. Başkan Yardımcısı Stanley Fischer'ın tavrına benzetiliyor. Bu tavır benzerliğini ikisinin de dünyaca ünlü iktisatçı olmasına bağlayanlar bile var.Taylor bu toplantılarda tabii ki sadece dinlememiş. Söylediklerine gelince... Taylor ile toplantıya katılan bir işadamı, ABD'deki ziyarete de katıldığını, Taylor'ı özellikle ticaretin artırılması konusunda ABD'deki tavra kıyasla çok daha olumlu bulduğunu söyledi. ABD'deki temaslar sırasında serbest ticaret anlaşması gibi, ticaretin artırılmasına dönük alınacak kararların zor ve zaman alacak süreçler olduğunun kendilerine hatırlatıldığını, ABD'deki iç dengelerin de çok karmaşık olmasının bu işi zorlaştıracağının açıkça söylendiğini kaydetti. Ancak Taylor'ın tavrının çok daha esnek olduğunu ve serbest ticaret anlaşması konusunda daha olumlu konuştuğunu kaydeden aynı işadamı, kesin bir şeyler söylememekle birlikte Taylor'ın bu esnek tutumunun memnuniyet verici olduğunu kaydetti. Taylor'ın olumlu sözlerinin önümüzdeki ay başlayacak ticaret görüşmeleri öncesi işadamlarına umut verdiği anlaşılıyor.Taylor'un gazetelerde yer alan sözlerinden biri de volatilite ile ilgili. Özetle; volatiliteyi bastırdığınız zaman başka yerden sıkıntılar çıkacağını söylemiş. İhracatçıların TL'nin aşırı değerlendiği yolundaki malum şikayetleri üzerine de yine 'Piyasanın kendisini dengeye getireceğini' söylemiş. Her iki söylediği de aslında son günlerde ortaya çıkan kur tartışmalarındaki müdahaleci yaklaşıma bir eleştiri anlamını taşıyor.BİTMEYEN KUR TARTIŞMALARIİhracatçılar, her zaman olduğu gibi, yine kurlardan şikayet etmeye başladılar. TL aşırı değersizleşince rekabet güçleri arttığı için zil takıp oynayan ancak yine de kendilerinden fazla bir şey beklenmesin diye 'Kurlar uygun ama...' diye mazeretler üreten ihracatçılar, başka isteklerini kabul ettirmek için yine 'TL aşırı değerlendi' argümanını ortaya atmaya başladılar. Bu bildik bir senaryo...Ekonomi yönetiminin ise bu tür eleştirilerden etkilenmeden, ne yaptığını bilerek gitmesi gerekiyor. Devlet Bakanı Kemal Derviş, kamuoyunun kur ve faizle ilgili aşırı duyarlılığına 'kolay çözüm yanıtları' vermenin ne kadar yanlış olduğunu, henüz tam olarak algılamadı. Derviş, kendisinden öncekilerin tavırlarını anımsatan, yani tipik bir ekonomi bakanı gibi davranarak, kur ve faizle ilgili soruları yanıtsız bırakmayı tercih etmiyor. İlle bir yanıt vereceğim diyor ve söyledikleri, ister istemez, cımbızla çekilip, başlıklar halinde verildiğinde de üzülüyor. Derviş'in, kur ve faiz ile ilgili söylediklerinin artık 'piyasa yapmaya dönük demeçler' olarak algılandığını anlaması ve 'Bu iş Merkez Bankası'nın işi' demekle yetinmesinin herkesin işini kolaylaştıracağını ve böyle yaparak Merkez Bankası bağımsızlığına katkı yapacağını öğrenmesi gerekiyor.Merkez Bankası zaten bu gelişmeleri izliyor. Merkez, daha önce yaptığı açıklamalarda, dövize ne zaman ve nasıl müdahale edeceğinin ipuçlarını vermiş bulunuyor. Merkez Bankası müdahale yaptığı zaman da niye müdahale ettiğini zaten açıklayacak. Merkez Bankası'nın bağımsızlığına herkes özen gösterirse, inanın Merkez Bankası yönetiminin de, piyasanın da işi çok daha kolay olacaktır...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!