AB tarihçesi

Güncelleme Tarihi:

AB tarihçesi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2002 00:00

Avrupa ülküsü, gerçek bir siyasi projeye dönüşüp AT üyesi ülkelerin hükümet politikalarında uzun vadeli bir hedef haline gelmeden önce, sadece filozoflarla önsezili kimselerin düşüncelerinde yaşıyordu. Avrupa BirleÅŸik Devletleri hümanist ve barışçı bir hayalin parçasıydı. Yirminci yüzyılın ilk yarısında meydana gelen ve kıtayı derinden yaralayan çatışmalar bu hayali darmadağın etti. Avrupa'da ulusal uzlaÅŸmazlıkları aÅŸabilecek bir örgütlenmenin kuruluÅŸu Ä°kinci Dünya Savaşı sırasında totaliter yönetimlere karşı savaÅŸan direniÅŸ hareketlerinden kaynaklandı. Avrupa'da bütünleÅŸme sürecine ivme kazandıran, biri federasyon yanlısı diÄŸeri iÅŸlevselci iki akımın baÅŸlıca savunucuları Ä°talyan federalist Altiero Spinelli ile 1951'de Avrupa Kömür ve Çelik TopluluÄŸu'nun (AKÇT) kurulmasına yol açan Schuman Planı'nın ilham kaynağı Jean Monnet'dir. Federasyon yanlısı yaklaşım, yerel, bölgesel, ulusal ve Avrupa ölçeÄŸindeki güç odakları arasında diyaloga ve tamamlayıcı bir iliÅŸki kurulmasına dayanır. Ä°ÅŸlevselci yaklaşım ise egemenliÄŸin ulusal düzeyden Topluluk düzeyine tedricen aktarılmasını savunur. Bu iki görüş, günümüzde, tek pazar, para politikası, ekonomik ve sosyal kaynaÅŸma, dış politika ve güvenlik gibi ortak eylemin devletlerin tek tek hareket etmelerinden daha etkili olduÄŸu alanlarda, demokratik ve bağımsız Avrupa kurumlarına ulusal ve bölgesel makamlar kadar sorumluluk verilmesi gerektiÄŸi inancında iç içe geçmiÅŸtir.Avrupa BirliÄŸi 1995'te ilk öncülerinin anısına dikilmiÅŸ bir anıt gibidir; ekonomi, sanayi, siyaset, yurttaÅŸ hakları ve dış politika alanlarını kapsayan çok-sektörlü bütünleÅŸmenin en ileri biçimidir. Avrupa Kömür ve Çelik TopluluÄŸu'nu (AKÇT) kuran Paris AntlaÅŸması (1951), Avrupa Ekonomik TopluluÄŸu'nu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi TopluluÄŸu'nu (Euratom) kuran Roma AntlaÅŸmaları (1957), Avrupa Tek Senedi (1986) ve Maastricht Avrupa BirliÄŸi AntlaÅŸması (1992), Ãœye devletleri egemen Devletler arasındaki geleneksel anlaÅŸmalardan daha sıkı bir biçimde birbirine baÄŸlayan AB'nin hukuki temellerini meydana getirir. Avrupa BirliÄŸi, doÄŸrudan uygulanma imkanı olan bir mevzuat oluÅŸturabilmekte ve yurttaÅŸları lehine özel haklar ihdas edebilmektedir.TopluluÄŸun çalışmaları, baÅŸlangıçta altı kurucu üyesi (Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, Ä°talya ve Lüksemburg) arasında bir kömür ve çelik ortak pazarı kurulmasıyla sınırlıydı. SavaÅŸ ertesindeki o günlerde savaşın galip ve maÄŸluplarını, eÅŸitler olarak iÅŸbirliÄŸinde bulunabilecekleri bir kurumsal yapı içinde bir araya getiren Topluluk, temelde barışı güvence altına almanın bir aracı olarak algılanıyordu.Altılar 1957'de, Fransız Ulusal Meclisi'nin Avrupa Savunma TopluluÄŸu projesini reddetmesinden üç yıl sonra, iÅŸgücü ile mal ve hizmetlerin serbest dolaşımına dayanan bir ekonomik topluluk kurmaya karar verdiler. Mamul mallarda gümrük vergileri planlandığı gibi 1 Temmuz 1968'de kaldırıldı; özellikle tarım ve ticaret politikaları olmak üzere ortak politikalar 60'ların sonunda yerli yerine oturmuÅŸtu.Altılar'ın baÅŸarısı BirleÅŸik Krallık, Danimarka ve Ä°rlanda'yı Topluluk üyeliÄŸine baÅŸvurmaya yöneltti. General de Gaulle yönetimindeki Fransa'nın 1961'de ve 1967'de iki kez veto yetkisini kullandığı çetin bir pazarlık dönemini takiben, bu üç ülke 1972 yılında üyeliÄŸe kabul edildiler. Ãœye devlet sayısını altıdan dokuza yükselten ilk geniÅŸleme ile birlikte, Topluluk sosyal, bölgesel ve çevresel konularda üstlendiÄŸi sorumluluklarla yeni bir derinlik kazandı.Amerika BirleÅŸik Devletleri'nin 1970 baÅŸlarında doların konvertibilitesini askıya almasıyla ekonomik yakınlaÅŸma ve parasal birlik gereksinimi açıkça kendini gösterdi. 1973 ve 1979'daki iki petrol kriziyle dünya çapında parasal istikrarsızlık daha da ağırlaÅŸtı. 1979 yılında Avrupa Para Sistemi'nin iÅŸlerlik kazanması döviz kurlarının sabitleÅŸmesine yardımcı oldu ve Ãœye Devletlerin kararlı ekonomik politikalar izleyerek açık bir ekonomik alanın dayattığı disiplinden yararlanmalarını ve birbirlerine karşılıklı destek vermelerini saÄŸladı.Topluluk 1981'de Yunanistan'ın, 1986'da da Ä°spanya ve Portekiz'in katılmalarıyla güneye doÄŸru geniÅŸledi. Bu geniÅŸlemeler, Onikiler'in, ekonomik geliÅŸmeleri arasındaki farklılıkları azaltmaya yönelik yapısal programlar uygulamalarını kaçınılmaz kıldı.Bu dönemde Topluluk Güney Akdeniz ile Afrika, Karayipler ve Pasifik (AKP) ülkeleri ile yeni anlaÅŸmalar imzalayarak uluslararası düzeyde daha önemli bir rol oynamaya baÅŸladı; AKP ülkeleri birbirini izleyen dört Lomé SözleÅŸmesi (1975, 1979, 1984 ve 1989) ile Toplulukla baÄŸ kurdu.Tüm GATT üyeleri arasında 15 Nisan 1994'te MarakeÅŸ'te imzalanan bir anlaÅŸma ile dünya ticaretinin geliÅŸiminde yeni bir aÅŸamaya girildi. Pazarlıkları bir blok olarak sürdüren Avrupa BirliÄŸi görüşmelere damgasını vurma ve çıkarlarının gözetilmesini saÄŸlama konusunda çaba harcadı.1 Ocak 1995'te Avrupa BirliÄŸi'ne üç yeni üye katıldı. Avusturya, Finlandiya ve Ä°sveç kendilerine özgü katkılarıyla BirliÄŸi zenginleÅŸtirmekte, Orta ve Kuzey Avrupa'da yeni açılımlar saÄŸlamaktadırlar.Dünyanın en büyük ticaret gücü olmasına karşın, Birlik diplomatik etkinliÄŸini arttıracak yapıları geliÅŸtirmekte ağır davranmıştır. Avrupa siyasi iÅŸbirliÄŸinin amacı dışiÅŸleri ve güvenlik politikası alanlarında hükümetler arasında daha derinlemesine bir eÅŸgüdümün saÄŸlanmasıdır.Dünyadaki durgunluk ve mali yükün paylaşımı konusundaki iç çekiÅŸmeler 1980 baÅŸlarında bir "Avrupa karamsarlığı" havasının doÄŸmasına neden oldu. Ama 1984'ten sonra bunun yerini TopluluÄŸun canlandırılması konusunda daha umutlu beklentiler aldı. Jacques Delors baÅŸkanlığındaki Komisyonun 1984'te hazırladığı Beyaz Kitaba dayanarak Topluluk 1 Ocak 1993'e kadar tek pazar oluÅŸturmayı kendisine hedef edindi. Avrupa Tek Senedi 17 ve 28 Åžubat 1986'da imzalandı ve bu iddialı hedefle ilgili mevzuatın kabulü konusunda yeni usuller geliÅŸtirdi. Tek Senet 1 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe girdi.Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından 3 Kasım 1990'da iki Almanya'nın birleÅŸmesi, Merkezi ve DoÄŸu Avrupa ülkelerinin Sovyet denetiminden kurtulmaları ve demokratikleÅŸmeleri, Aralık 1991'de de Sovyetler BirliÄŸi'nin çözülmesi Avrupa'nın siyasi yapısını baÅŸtan aÅŸağı deÄŸiÅŸtirdi. Ãœye Devletler baÄŸlarını güçlendirme kararlılığıyla, temel özellikleri 9-10 Aralık 1991'de Maastricht'te toplanan Avrupa DoruÄŸu'nda kararlaÅŸtırılan yeni bir AntlaÅŸmanın müzakerelerine baÅŸladılar.1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Avrupa BirliÄŸi AntlaÅŸması Ãœye Devletlerin önüne iddialı bir program koymaktadır: 1999'a kadar parasal birlik; yeni ortak politikalar, Avrupa yurttaÅŸlığı; diplomatik iÅŸbirliÄŸi; ortak savunma ve iç güvenlik. Dünya ölçeÄŸindeki rekabeti göğüsleyebilmek ve iÅŸsizliÄŸi azaltmak için Avrupa DoruÄŸu, Komisyon tarafından sunulan 'Büyüme, rekabet, istihdam' adlı Beyaz Kitaba dayanarak Temmuz 1994'te kıta ölçeÄŸinde altyapı ve iletiÅŸim projelerini yürürlüğe koymaya karar verdi.Artık AB'nin, bir yandan Ãœye Devletlerin kimliklerini korurken diÄŸer yandan da karar verebilme ve uygulama yeteneÄŸi bulunan hem etkili hem de demokratik bir örgüt olma yolunda daha ileri gitmekten baÅŸka seçeneÄŸi yoktur. Yapısını güçlendirip karar mekanizmalarını rasyonalize edemezse, iyice gevÅŸeme ya da kımıldayamaz hale gelme seçeneÄŸiyle karşı karşıya kalacaktır. Atlas Okyanusu'ndan Urallar'a uzanan 'Büyük Avrupa' ancak tek sesle konuÅŸup hareket eden istikrarlı bir çekirdek etrafında yapılanırsa örgütlü bir güç olarak geliÅŸebilir. 1996 için planlanan kurumsal gündem iddialıdır: 15 üyeli AB'nin yapısının yeni görevleri göğüsleyebilecek ÅŸekilde uyarlanması ve kurucularının büyük siyasi projelerinin kaynakları göz ardı edilmeden ve kapsamı kısıtlanmadan tüm kıtaya istikrar getirebilecek biçimde yeni üyelerin katılımına hazırlanması.Yaklaşık yarım yüzyıldır Avrupa bütünleÅŸmesi, kıtanın geliÅŸmesi ve halkının zihniyeti üzerinde önemli etkilerde bulunmuÅŸtur; aynı zamanda güçler dengesini de deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir. Siyasi renklerinden bağımsız olarak tüm hükümetler mutlak ulusal egemenlik çağının artık geçtiÄŸinin farkındadır.Ancak güçlerin birleÅŸtirilmesi ve AKÇT AntlaÅŸması'nın ifadesiyle "gelecekteki kader birliÄŸi" için harcanacak çabalar sayesinde, Avrupa'nın eski ulusları ekonomik ve sosyal geliÅŸmelerini sürdürebilir ve dünya ölçeÄŸindeki etkinliklerini koruyabilirler.Ulusal ve ortak çıkarların sürekli dengelenmesine, ulusal geleneklerin farklılığına saygı gösterilmesine ve farklı kimliklerin güçlendirilmesine dayalı Topluluk yaklaşımı her zaman olduÄŸu gibi bugün de geçerlidir. Devletler arasındaki iliÅŸkilere damgasını vuran köklü düşmanlıkları, üstünlük saplantılarını ve savaşçı eÄŸilimleri aÅŸacak biçimde tasarlanan bu yaklaşım SoÄŸuk SavaÅŸ yılları boyunca Avrupa'nın demokratik ülkelerinin özgürlüğe olan baÄŸlılıkları çevresinde birleÅŸmelerini saÄŸlamıştır. DoÄŸu-Batı karşıtlığının ortadan kalkması ve kıtanın siyasi ve ekonomik bakımdan yeniden birleÅŸmesi, Avrupalıların gelecekleri için bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duydukları Avrupa ruhunun zaferidir.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!