AB raporunu küçümsemeyelim...

Güncelleme Tarihi:

AB raporunu küçümsemeyelim...
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2001 00:00

Avrupa Birliği Komisyonunun, yıllık ilerleme raporu, Türkiye hakkında hazırlananlar içinde en dikkatli ve olumlu olanı. Birkaç adım daha atsak, önümüz daha da açılacak.Avrupa Birliği’nin yürütme organı sayılan AB Komisyonu her yıl bu tarihte bir rapor hazırlar. Raporda, tam üyeliğe aday olan ülkelerin siyasi ve ekonomik açıdan Kopenhag kriterlerine ne oranda uyum sağladıklarını inceler.Kopenhag kriterleri son derece önemlidir. Zira aday bir ülke bu kriterlere uymadığı taktirde, katılma müzakereleri dahi başlatılamıyor.Şimdiye kadar ki raporlarla, yeni çıkan rapor karşılaştırıldığı taktirde, bu defakinin “olumlu” sonuç verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.Türkiye çok uzun bir yoldan geliyor.PKK terörü ile mücadele yıllarında ister istemez uygulamaya sokulan anti demokratik yasalar, ülkenin Demokratik sistemini yaraladı. İnsan haklarının önemli bölümü askıya alındı. Olağanüstü durumların zorladığı olağanüstü önlemler uygulandı.PKK terörünün bitişi herkesi rahatlattı.Türkiye de yavaş yavaş normale dönmeye başladı. Anayasasında son derece önemli değişiklikler yaptı. Bunları da, AB için değil, kendi toplumunun beklentilerini karşılamak amacıyla gerçekleştirdi.İşte böyle bir ortamda, AB komisyonunun raporu çok ilginç noktaları içeriyor.Herşeyin başında, AB komisyonunun kullandığı cümleler dikkati çekiyor.Türkiye’yi kırmamak dürtüsüyle, değerlendirmeler tarafsız bir üslupla yapılmış, yapıcı olmaya çalışılmış.Anayasa değişiklikleri övülüyor. Ancak bir de uyarıda bulunuluyor : Şimdi sıra uygulamada…Bu uyarıyı bizler de yapıyoruz.Mesut Yılmlaz raporu değerlendirirken yaptığı açıklamada da aynı noktalara değindi : “ Bizde şimdi uygulamanın üstüne gideceğiz… Daha çok adım atmamız gerektiğini biliyoruz” dedi.Raporda, işkence başta olmak üzere, İnsan Hakları konusunda beklenen ilerlemelerin henüz gerektiği noktaya varamadığının da altı çiziliyor.Mesut Yılmaz bu konuda da “bu eleştiriler maalesef doğrudur” diyerek, raporun tarafsızlığını kabul etti.İlerleme raporlarında şimdiye kadar sürekli olarak Türk ekonomisi iyi not alırdı. Bu defa, yaşadığımız krizin etkileri rapora da yansımış. Ekonomik reformlarda geri kaldığımız belirtiliyor.Bu da doğru.Türkiye, elinden geldiğince kendini toparlamaya çalışıyor. Kolay değil, ancak eninde sonunda başarmak zorundayız.GERİYE KIBRIS VE AVRUPA ORDUSU KALIYORRaporda benim en çok dikkatimi çeken nokta, Kıbrıs ve AGSP (Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası) yani Avrupa Ordusu konusuna önemli bir yer verilmesi.Genişlemeden sorumlu Komiser Verheugen de, rapor hakknıda konuşurken “aday bir ülkeye bu tutum yakışmaz” diyerek, Brüksel’deki tepkileri ortaya koydu.Kıbrıs konusu ise, giderek Türkiye’nin önünü kapatan bir unsur olmaya devam ediyor.2002 sonuna kadar bir çözüm bulunamadığı taktirde, Kıbrıs’ın (Rum bölümünü kastediyor) AB’ye tam üyeliğinin kaçınılmazlığı ortaya çıkıyor.Ancak, Avrupa Birliği’nin de bu konuda çaba harcaması gerektiğine inanıyorum. AB de, BM’ye yeni bir paketle ortaya çıkması için baskı yapmalı. Herşeyi Türkiye’nin sırtına yüklememeli.Ben, hem Türk hem de Rum yönetimlerle konuştuktan sonra, tarafların birbirlerinden çok farklı bir noktada olmadıklarını gördüm.Geriye, yemeği pişirecek etkili bir ahçı bulmaya kalıyor. Sadece Denktaş’ı suçlamak ve çözüm için onu zorlamanın hiçbir anlamı yok.Özetle, işler yavaş yavaş rayına oturacak gibi görünüyor. İşki, AB’de bu dansa daha etkili olarak katılsın…
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!