’Oh’ dedirtecek bir karar lazım
Güncelleme Tarihi:
Şükrü KÜÇÜKŞAHİN / ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2008 00:00
TBMM Başkanı Köksal Toptan, AKP’nin kapatma davasında Anayasa Mahkemesi’nin, herkesin "Oh" diyebileceği bir karar vermesini diledi.
Toptan bu noktada, "Çok güzel mesajları vardı" dediği Başbakan Erdoğan’ın 22 Temmuz gecesi konuşmasının tam gereğinin yapılamamasının önemli rol oynadığına işaret etti. Hürriyet, Akşam ve Yenişafak Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Toptan, şu mesajları verdi:
Ders veren karar Bence Anayasa Mahkemesi, büyük bir içtihat yaratmak suretiyle Türkiye’nin geleceğini kurar. Öyle bir karar verir ki, bundan herkes mutluluk duyar, herkes ders alır. Çıkan kararda herkes kendisini bulabilir. Türkiye böylelikle istikrarını da bozmadan yoluna devam edebilir. Ama toplumdaki kaygıları giderebilecek bir yol da gösterebilir. Yüksek mahkeme ne karar verirse herkes ona uymak zorunda. Ben bir hukukçu, siyasetçi ve bir vatandaş olarak Mahkeme’nin, klasiğin üzerine çıkıp böylesine büyük bir yorum getirmesini diliyorum. Çünkü Türkiye istikrarsızlıkla boğuştuğu dönemlerde çok sıkıntılar çekti. Türkiye, dünyada yaşanan krizleri fırsata dönüştürebilir. O nedenle Anayasa Mahkemesi’nin herkesin bir ’Oh’ çekebileceği kararı vermesini diliyorum.
Oluşum senaryoları Siyaseti bıraktığım bir noktada Sayın Erdoğan’ın teklifi üzerine AK Parti’den milletvekili oldum. Bir siyasetçi için hayal hedef varsayılan TBMM Başkanlığı görevini yürütürken başka bir şeyi aklımdan geçirmeyi hem geçmişimle bağdaştıramam hem de siyasi etik açısından doğru bulmam. Bu nedenle bu tür şeylerin içinde olmam.
Diyalog zemini yok Siyasiler arasında ortak zeminleri kullanmamak var. Konuşma zemini yaratamamak sorunu var gibi geliyor bana. Yoksa Türk siyasetindeki söz ve davranışları ben çok sert bulmuyorum. Ama sosyal diyalog zeminlerini yaratmada sıkıntı var. Bu eksiğimiz var.
O sözlerin gereği Aslında seçimlerin hemen gecesinde Sayın Başbakan’ın söyledikleri çok güzel bir mesajdı. Şu veya bu nedenle, ayrıntıya girmek istemiyorum; ama o sözlerin gereğini Türk siyaseti yapamadı. Sadece iktidarı, muhalefeti suçlamamak lazım. Geleneklerimizde de maalesef, siyasi kültürümüzde yok. 80 öncesi çok dehşet vericiydi. Çok şükür şimdi o noktada değiliz; ama insan daha diyalog ortamı olsun istiyor.
Uzlaşma beklendi (’Erdoğan’ın konuşmasının seçim gecesi büyüsü neden bozuldu?’ sorusu üzerine) Büyü tam bozulmadı da, konuşmanın gereği tam anlamıyla yapılamadı. Çok taraflı bakmalı, sadece iktidar partisi açısından bakmamak lazım. Orada belki muhalefet, Cumhurbaşkanlığı seçiminde uzlaşma arayışı bekledi. MHP süreci kolaylaştırdı. Bu konuşmaların hemen arkasından benim seçimim oldu, sonra Cumhurbaşkanlığı. Muhalefetin tavrından böyle bir sonuç çıkarıyorum. Özellikle CHP kanadının o beklentisi karşılanmadı. MHP kanadından olumsuzluk görünmedi.
Türban değil Türban yeni bir olay değildi, diyaloğu bitirdi diyemem. Hükümet sık sık fikirlerini ortaya koymuştu. Ama bir Anayasa değişikliğine tevessül edilmemişti. Belki iktidar partisi de beklediklerini göremedi veya kısmen göremedi. MHP’nin cumhurbaşkanlığı seçim sürecine olumlu katkı yapması bir anlamda iktidar-muhalefet arasında bir uzlaşmanın ortaya çıktığını göstermesi açısından önemli. Şimdi de geç değil. Her zaman her aşamada buna ihtiyaç var. Bir araya gelme önemli. Sayın Cumhurbaşkanı’nın liderler zirvesi önemliydi. Keşke Deniz Baykal Bey de gelseydi. Böyle bir şeyin gerçekleşebileceğine, ki yararlı olur mutlaka, inansam memnuniyet ve inançla yaparım.
Ders veren karar Bence Anayasa Mahkemesi, büyük bir içtihat yaratmak suretiyle Türkiye’nin geleceğini kurar. Öyle bir karar verir ki, bundan herkes mutluluk duyar, herkes ders alır. Çıkan kararda herkes kendisini bulabilir. Türkiye böylelikle istikrarını da bozmadan yoluna devam edebilir. Ama toplumdaki kaygıları giderebilecek bir yol da gösterebilir. Yüksek mahkeme ne karar verirse herkes ona uymak zorunda. Ben bir hukukçu, siyasetçi ve bir vatandaş olarak Mahkeme’nin, klasiğin üzerine çıkıp böylesine büyük bir yorum getirmesini diliyorum. Çünkü Türkiye istikrarsızlıkla boğuştuğu dönemlerde çok sıkıntılar çekti. Türkiye, dünyada yaşanan krizleri fırsata dönüştürebilir. O nedenle Anayasa Mahkemesi’nin herkesin bir ’Oh’ çekebileceği kararı vermesini diliyorum.
Oluşum senaryoları Siyaseti bıraktığım bir noktada Sayın Erdoğan’ın teklifi üzerine AK Parti’den milletvekili oldum. Bir siyasetçi için hayal hedef varsayılan TBMM Başkanlığı görevini yürütürken başka bir şeyi aklımdan geçirmeyi hem geçmişimle bağdaştıramam hem de siyasi etik açısından doğru bulmam. Bu nedenle bu tür şeylerin içinde olmam.
Diyalog zemini yok Siyasiler arasında ortak zeminleri kullanmamak var. Konuşma zemini yaratamamak sorunu var gibi geliyor bana. Yoksa Türk siyasetindeki söz ve davranışları ben çok sert bulmuyorum. Ama sosyal diyalog zeminlerini yaratmada sıkıntı var. Bu eksiğimiz var.
O sözlerin gereği Aslında seçimlerin hemen gecesinde Sayın Başbakan’ın söyledikleri çok güzel bir mesajdı. Şu veya bu nedenle, ayrıntıya girmek istemiyorum; ama o sözlerin gereğini Türk siyaseti yapamadı. Sadece iktidarı, muhalefeti suçlamamak lazım. Geleneklerimizde de maalesef, siyasi kültürümüzde yok. 80 öncesi çok dehşet vericiydi. Çok şükür şimdi o noktada değiliz; ama insan daha diyalog ortamı olsun istiyor.
Uzlaşma beklendi (’Erdoğan’ın konuşmasının seçim gecesi büyüsü neden bozuldu?’ sorusu üzerine) Büyü tam bozulmadı da, konuşmanın gereği tam anlamıyla yapılamadı. Çok taraflı bakmalı, sadece iktidar partisi açısından bakmamak lazım. Orada belki muhalefet, Cumhurbaşkanlığı seçiminde uzlaşma arayışı bekledi. MHP süreci kolaylaştırdı. Bu konuşmaların hemen arkasından benim seçimim oldu, sonra Cumhurbaşkanlığı. Muhalefetin tavrından böyle bir sonuç çıkarıyorum. Özellikle CHP kanadının o beklentisi karşılanmadı. MHP kanadından olumsuzluk görünmedi.
Türban değil Türban yeni bir olay değildi, diyaloğu bitirdi diyemem. Hükümet sık sık fikirlerini ortaya koymuştu. Ama bir Anayasa değişikliğine tevessül edilmemişti. Belki iktidar partisi de beklediklerini göremedi veya kısmen göremedi. MHP’nin cumhurbaşkanlığı seçim sürecine olumlu katkı yapması bir anlamda iktidar-muhalefet arasında bir uzlaşmanın ortaya çıktığını göstermesi açısından önemli. Şimdi de geç değil. Her zaman her aşamada buna ihtiyaç var. Bir araya gelme önemli. Sayın Cumhurbaşkanı’nın liderler zirvesi önemliydi. Keşke Deniz Baykal Bey de gelseydi. Böyle bir şeyin gerçekleşebileceğine, ki yararlı olur mutlaka, inansam memnuniyet ve inançla yaparım.