TÜSİAD'dan türban ve ekonomi uyarısı

Güncelleme Tarihi:

TÜSİADdan türban ve ekonomi uyarısı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2008 10:40

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, dünya ekonomisinin bir krize doğru ilerlediğini ve Türkiye'de de tartışılması gereken en önemli konunun ekonomi olduğunu belirtti.

Haberin Devamı

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) 38. Genel Kurulu İstanbul'da yapılıyor. Genel Kurul'da TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç 'un ardından söz alan TÜSİAD Başkanı Yalçındağ önemli uyarılarda bulundu.

İş dünyası dalgalanmayı nasıl değerlendiriyor

2008'in zor bir yıl olacağının altını çizen Yalçındağ, dünyanın bir krize doğru ilerlediğini ve Türkiye'nin tüm enerjisini ekonomiye vermesi gerektiğini belirtti. Karamsar bir tablo çizmek istemediklerini belirten Yalçındağ, sadece önemli bir noktaya işaret ettiklerini kaydetti. Yalçındağ, 2008 yılında ekonomide yeni bir vizyon ortaya konmasına ve bu vizyona uygun bir reform hamlesinin başlatılmasına ihtiyacımız olduğu görüşündeyiz

TÜRBAN DAHA RAHAT BİR ORTAMDA TARTIŞILMALI

Haberin Devamı

Arzuhan Yalçındağ, 2008'in Dünya ekonomisi açısında ve Türkiye açısından zor dönem olacağının öngörüldüğünü ancak Türkiye'nin yeni yıl türbanı tartışarak girdiğini kaydetti.

2008 Yılına Girerken Türkiye  Ekonomisi

TÜSİAD tarafından hazırlanan “2008 Yılına Girerken Türkiye  Ekonomisi” başlıklı çalışmada, uluslararası likidite koşullarında ani  bir değişme olmadığı varsayımı altında, 2008 yılında Türkiye ekonomisinde ancak vasat bir performans beklenebileceği görüşü yer aldı. Çalışmada, son yıllardaki uluslararası likidite bolluğunun azalmasının, Türkiye ekonomisindeki kırılganlıkları daha da artıracağına değinilerek,  “Büyümedeki yavaşlama eğilimini 2008 yılında tersine çevirecek bir dinamik bulunmamaktadır” denildi. Çalışmada, şunlar kaydedildi:

"Uluslararası likidite koşullarında ani bir değişme olmadığı varsayımı altında, 2008 yılında Türkiye ekonomisinde ancak vasat bir performans beklenebilir. 2008 yılında ekonomik büyümenin yüzde 5 hedefi civarında gerçekleşmesi, enflasyonda ise hedefin aşılması beklenmektedir.

Zorlu geçecek olan 2008 yılında ekonomide yeni bir vizyon ortaya  konulması gerektiği görüşünün aktarıldığı çalışmada, beklenti  yönetiminin doğru yapılması gerektiği vurgulandı.

"Ortada bir sorun var, buna şüphe yok" diye konuşan Yalçındağ, "Bir tarafta başını örttüğü için eğitim hakkı elinden alınan kızlarımız var, diğer yanda 15 yaşında başı zorla örtülen kızlarımız var ancak öte yandan da serbestlik getirilmesinin ardından çevre baskısı nedeniyle başını örtmek zorunda kalmaktan korkanlar var" dedi.

Haberin Devamı

Yalçındağ, türban sorununun daha rahat bir ortamda tartışılması gerektiğini de vurguladı

2008'de ABD başta olmak üzere gelişmiş ülke piyasalarından kaynaklanan sıkıntıların ülkemizi de yakından ilgilendirdiğini kaydeden Yalçındağ, "ekonomiden gelen sinyaller olumlu değil. Büyüme yavaşladı, işsizlik artmaya başladı, kamu maliyesinde disiplin zedelendi... Bu yıl bize kolaylık vaad etmiyor. Büyümedeki yavaşlama eğilimini tersine çevirecek bir gelişme yok. Ayrıca kamu maliyesi yaklaşan seçimler nedeniyle daha da bozulabilir. Büyümenin ve cari açığın finansmanı daha zor şartlarda gerçekleşebilir" diye konuştu.

KOÇ: GERGİNLİKTEN UZAK DURUN

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç da, 2001 yılının  dünya şartlarına göre tasarlanmış olan uyum programı ile sağlanabilecek  iyileşmenin sınırına gelindiğini belirterek, “Dikkatleri dağıtacak,  toplum içinde kutuplaşmalar, gerginlikler yaratacak siyasi tavırlardan  uzak durmak şart” dedi.

Haberin Devamı

Küresel konjonktürdeki gelişmelerin, rahat bir 2008 geçirilemeyeceğini  gösterdiğine işaret eden Koç, ekonominin kendi iç dinamiklerinin de 2008 için uyarı işaretleri  verdiğine dikkat çekti. Koç, hızlı büyüme düşük enflasyon dengesini  korumakta güçlük çekildiğinin 2007 yılında ortaya çıktığını, 2007 yılı  için öngörülmüş olan yüzde 5 büyüme hızının da altında kalınacağının  tahmin edildiğini dile getirdi.

TÜSİAD'DAN AB VURGUSU

Mustafa Koç: “Türkiye’nin önünde çözüm bekleyen sorunların en önemli özelliğinin birbirlerinin içine geçmiş olmalarıdır. Bu yüzden aynı anahtarla birden fazla kilidi açmak mümkündür. Bu anahtarların belki de en önemlisi Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecidir. Koç, zaman zaman bazı kesimlerde nükseden “AB’ye alternatif arama” çabalarının “meseleyi derinlemesine kavramamaktan” kaynaklandığını savunarak, Balkanlar, Karadeniz ülkeleri, Ortadoğu ve Kafkaslar, Orta Asya, Hindistan ve Çin'in AB’ye alternatif değil, AB’yi tamamlayıcı olabileceğini vurguladı. Koç, "gözümüzü dikmemiz gereken yön batıdır, Avrupa Birliği’dir” dedi.

Arzuhan Doğan Yalçındağ: “Bazı Avrupalı siyasetçilerin engelleyici tavırları, bizim uyum sürecini yavaşlatan tutumlarımız, Türk ve Avrupa kamuoylarının yanlış, eksik bilgilenmesi, tepkici yaklaşımlar, sürece olan inandırıcılığı zedeliyor. Ancak, eğer tüm duygusal yaklaşımlardan arınmış olarak, mevcut ve muhtemel küresel gelişmeleri doğru analiz edecek olursak, Türkiye’nin tam üyelik mücadelesine, tüm aleyhte unsurlara rağmen, sonuna kadar asılması gerektiğini açık bir şekilde görebileceğimize inanıyorum. Türkiye açısından, uzun süredir uykuya yatmış bu süreci canlandırmak, 2008’in temel aksiyonlarından biri olmalıdır” 

Koç, “Açıktır ki, 2001 yılının dünya şartlarına göre tasarlanmış olan  uyum programı ile sağlayabileceğimiz iyileşmenin sınırına gelmiş  durumdayız. İçerden ve dışardan gelen bu baskıları aşabilmemiz için  ekonomimizi uzun vadeli bir perspektifle yeniden yapılandırmamız şart.  Bunu sağlayabilmek için, geleceğin dünyasını iyi analiz eden, daha fazla  katma değer üreten, dış talep ve kaynaklardan daha fazla pay almamızı  sağlayacak, göreceli üstünlüklerimizi iyi kullanan, yeni bir strateji ve  uygulama programı yapmak zorundayız. Kısacası Türkiye ekonomisine yeni  bir ruh ve yeni bir ivme kazandırmalıyız” diye konuştu.
       
Verilerin, bugün böyle bir hamle yapılmadığında yarışta ciddi biçimde  geri kalınacağını gösterdiğini belirten Koç, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

"Her şeyden önce ekonomiyi gündemin en üst sırasına, toplumun hayatının  odağına yerleştirmek gerekiyor. Farklı toplumsal kesimler arasında bir  uzlaşma sağlamak gerekiyor. Liderlik ve iletişimle tüm toplumu seferber  etmek gerekiyor. Bütün bunlar ancak huzurlu bir siyasal ortam içinde  gerçekleştirilebilecek şeyler. Dikkatleri dağıtacak, toplum içinde  kutuplaşmalar, gerginlikler yaratacak siyasi tavırlardan uzak durmak  şart. Yasama ve yürütmede toplumsal mutabakat sağlanmasına özen  gösterilmesi huzur ortamının tesisi için hayati önem taşıyor.”

2008 yılı içinde anayasa tartışmalarının böyle bir risk barındırdığını  söyleyen Koç, sağlıklı tartışmalar sonunda çağdaş bir anayasaya  kavuşmanın Türkiye'nin atılımı için bir zemin oluşturabileceğini, ancak  bunun için yeni anayasayı toplumsal huzurun sağlanmasının bir platformu  haline getirmek gerektiğini kaydetti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!