Malatya sırları adalete emanet

Güncelleme Tarihi:

Malatya sırları adalete emanet
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2008 00:00

Malatya’da Hıristiyanlık’la ilgili yayımlar yapan Zirve Kitabevi’ni basıp 3 kişiyi vahşice öldürdükleri iddiasıyla tutuklanan 5 zanlının davalarına, pazartesi günü devam edilecek. Zanlıların ’Hazır değiliz’ dedikleri ilk duruşma öncesi ortaya saçılan Hizbullah, savcı, asker, özel harekatçı bağlantıları iddiaları, esrarlı yüzlerce telefon görüşmesi ve kısa mesaj gibi sırları, ’yüce Türk adaleti’ çözmeye çalışacak...

PAZARTESİ günü, Malatya’da yaşları 19-20 arasında değişen 5 gencin, 18 Nisan 2007’de Hıristiyanlıkla ilgili yayınlar hazırlayan Zirve Yayınevi’ni basıp Tilmann Geske (46), Necati Aydın (35) ve Uğur Yüksel’i (32) vahşice katletmeleri dolayısıyla açılan davanın 2. duruşması görülecek. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Kasım’daki ilk duruşmada, sanıklar ifade vermek için hazır olmadıklarını bildirmişti. Emre Günaydın (19), Abuzer Yıldırım (19), Hamit Çeker (19), Cuma Özdemir (20) ve Salih Gürler (20) için 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 24.5 yıla kadar hapis isteniyor. Daha ilk duruşmada, sanıkların katliam öncesi 106 ayrı cep telefonu kullanmalarından aralarında özel harekátçı ve savcıların da bulunduğu devlet yetkililerine ait telefon numaralarıyla irtibat kurmalarına kadar ortaya
/images/100/0x0/55ea1c7cf018fbb8f86beb00
birçok karanlık detay saçıldı. İşin içine Hizbullah yanlısı gazeteci, İranlı İslamcı yazar, Hacı Abiler, MHP’liler, SP’liler karıştı. Bir yandan da hazırlık soruşturmasında usulsüzlük iddiaları... İşte, tüm dünyada büyük tepki uyandıran ’Malatya Katliamı’nın sırları:

İHBAR MEKTUBU KİMDEN

Eylül ayında, öldürülen Necati Aydın’ın eşi Şemse Aydın’a Ali Aslan ismiyle bir mektup gönderildi. Mektupta, davanın bir numaralı sanığı Emre Günaydın’ı, bu olaya Malatya’da İl Jandarma Alay Komutanı bir Kurmay Albay, İnönü Üniversitesi Karakol Komutanı Jandarma Üsteğmen Halil İşler ve İnönü Üniversitesi İslam Bilimleri Araştırma Görevlisi Ruhi Abat’ın yönlendirdiği iddia ediliyordu. Savcılık, mektubu 24 Eylül’de işleme koydu. Ardından 2. Ordu Komutanlığı, iddiayla ilgili inceleme başlattı. Katliam sonrası hazırlanan 31 klasörlük iddianamede, sanıkların bağlantılarından çok, misyonerlik faaliyetleriyle ilgili bilgiler yer aldı. Tam 16 klasör, hıristiyanlığa geçen kişiler ile misyonerlik çalışması yürüten derneklerin isim, adres ve telefon bilgilerinden oluştu.
/images/100/0x0/55ea1c7cf018fbb8f86beb02

TELEFON KAYITLARI NEREDE

Emre Günaydın’ın katliamdan önceki altı ay içinde 35 ayrı cep telefonu cihazı kullandığı tespit edildi. Aynı şekilde Salih Gürler 38, Hamit Çeker 17, Abuzer Yıldırım 16 farklı cihazla görüşmeler yapmıştı. Ancak avukatlar, sanıkların bu cihazları hangi numaralarla kullandıkları yönünde yeterli kanıt toplanmadığını savundu. Telefon şirketlerinden de sanıklara ait telefon görüşmelerinin olay tarihi olan 18 Nisan’dan geriye dönük 6 aylık dökümleri istendi ama 18 Nisan tarihi dahil edilmedi. Sanıklardan dördünün telefon dökümleri incelendi ama üzerine kayıtlı telefon olmadığı gerekçesiyle Cuma Özdemir’in görüşme kayıtları dosyada yer alamadı.

’KALEŞLİ ABİ SORGULANDI MI

Emre Günaydın’ın, 15 Mart-12 Nisan 2007 arasında MHP il Genel Meclis üyesi Ruhi Polat ile 18 kez mesajlaşıp görüştüğü tespit edildi. TCDD işçisi Polat, Günaydın’ın babasına ait spor salonuna gidiyordu. Günaydın, katliamdan bir gün önce arkadaşlarını bu salonda toplamıştı. Polat, Günaydın’ı hayatında sadece birkaç kez gördüğünü, telefonu
/images/100/0x0/55ea1c7cf018fbb8f86beb04
kızının kullandığını iddia etti. Takipsizlik verildi. Yine Günaydın’ın tanıdığı, gazetecilik yaptığını söyleyen Adıyamanlı Varol Bülent Aral (31), katliamdan iki ay önce Adıyaman’da Mor Petrus Süryani Kilisesi’ne 2.5 kilometre mesafede bir Kaleşnikof silahla yakalanarak tutuklandı. Zanlılardan birinin, saldırıdan bir gün önce, "Tarihi (saldırı) kim belirliyor; bağlantılarını söyle" demesi üzerine, iddiaya göre Günaydın, "Devletten maaş alan biri. Buraya sık sık gelir. Benimle Malatya Birlik Gazetesi’nde çalıştı" diyerek Aral’ı kastetti. Hizbullah bağlantılı olduğu öne sürülen Aral, Adıyaman Cezaevi’nde sorgulansa da hakkında takipsizlik kararı verildi.

KARTAL SAVCISI BAĞLANTISI

Abuzer Yıldırım’ın 8 Kasım 2006’da karşılıklı iki kez mesajlaştığı numara; İstanbul’daki Kartal Cumhuriyet Savcısı Refik Hakan Başverdi üzerine kayıtlı çıktı. Telefon numarasını kullanan kişi, savcının eniştesi olduğunu söyleyerek, "Telefon onun adına kayıtlı ancak iki yıldır ben kullanıyorum. Abuzer Yıldırım ismini ilk kez sizden duyuyorum" dedi. Başverdi de, "O telefon 5 yıldır bir akrabamda. Yıldırım’ı tanımıyorum" dedi. Başverdi, 2001’de HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ile İlçe Sekreteri Ebubekir Deniz’in Jandarma Komutanlığı’nca gözaltına alınmaları sonrası kaybolmaları sırasında da Silopi Cumhuriyet Başsavcısı idi. Adalet Bakanlığı, Başverdi hakkında inceleme başlattı.

ÖZEL HAREKÁTÇI TELEFONU

Zanlılardan Abuzer Yıldırım’ın, 3 Mart 2007 günü, Ankara Özel Harekát Dairesi’nde görevli Canan Koç Bağrıaçık’a ait bir telefondan arandığı belirlendi. Telefon numarasını kullanan ve Ankara’da görev yapan astsubay, "Canan Koç Bağrıaçık ablam" dedi. Abuzer Yıldırım’ı tanımadığını söyleyip, "Bir süredir ayrı yaşadığım ve boşanma sürecinde olduğum eşim Malatyalı. Lise arkadaşı olduğunu ifade ettiği Abuzer isimli kişiden birkaç kez söz etmişti. Benim olmadığım bir sırada o şahsı aramış olabilir" dedi. Yine zanlı Hamit Çeker’in de, 22 Temmuz milletvekili seçimlerinde Saadet Partisi listesinden Kahramanmaraş adayı olan Ömer Polat ile birçok kez görüştüğü tespit edildi. Çeker’in sık sık görüştüğü isimlerden biri de, Türkiye’de bulunan İranlı yazar Celal Ali Ahmed’di.

KAYIP KAYITLARDA NE VAR

Katliamın ardından balkondan atlayarak kaçmaya çalışırken yaralanan ve İnönü Üniversitesi Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Emre Günaydın’ı izlemek için savcılık hastanenin kamera sisteminden faydalanmaya karar verdi. İddiaya göre 9 gün sonra kayıt sisteminin ses alma ve kendi hafızası dışında bir kaynağa kopyalanabilme özelliklerinin olmadığı fark edildi. Savcılık, ses kayıt özelliği de bulunan yeni bir kamera yerleştirilmesi ve ilk 9 günün kopyalanması için polis ve ihbar mektubunda adı geçen Üsteğmen Halil İşler’den yardım sitedi. Ancak bazı kayıtlar, sağlıklı kopyalanamadı.

’HACI ABİ’ KİMDİ

Silindiği iddia edilen kayıtlardan 50. kasete ilişkin, ’terörle mücadele görevlisi’ imzasıyla hazırlanan tutanağa göre, Emre Günaydın hastanede kendine geldiğinde, katliama ilişkin konuşmak isterken yanındaki görevli engel oldu. Bir jandarma uzman çavuşun tuttuğu nota göre ise, kendine geldiğinde görevlilere "Hacı Abi" diye seslenen Günaydın, "Geçen hafta Malatya’da 3 misyoner tespit ettim. Adamları ekmek bıçağıyla hatır hutur kestim. Abi beni buradan kaçır, seni yaşatırım" dedi. Kullandığı telefonlara ilişkin dökümlerden, Günaydın’ın 6 Şubat 2007’de Malatya Askerlik Dairesi’nde sivil memur Hacı Durak ile iki kez görüştüğü, bir kez de mesaj gönderdiği anlaşıldı. Hacı Durak da diğerleri gibi Günaydın’ı tanımadığını söyledi.

42 KASET NASIL ’YANDI’

Günaydın’ın hastane odasında çekilen görüntü ve ses kayıtları, 10 Mayıs 2007’de Malatya Emniyet Müdürlüğü’nce 6’şar saatlik 52 adet VHS kaset içinde savcılığa verildi. Savcılık, delil olarak aynı gün kasetleri mahkemeye sundu. Ancak mahkeme, devir teslimin 24 saat içinde mahkemeye onaylatılması gerekiyorken, sanığı izleyen güvenlik görevlilerinin yetkili emniyet görevlisine 3 gün önce verdiği gerekçesiyle, kasetlerden 42’sini delil olarak saymadı. Katliamın ardından, 5 sanığın delil olarak el konulan kıyafetlerinin, Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı’na aynı torbaya konularak gönderildiği ortaya çıktı. Cinayet anına dair en önemli ipuçlarını sağlayacak 46 parça giysinin üzerindeki kan lekeleri bu yüzden birbirine karıştı ve kan örneklerinden kimin kimi bıçakladığının anlaşılması imkánsız hale geldi.

Ceketten sim kart çıktı

Malatya katliamının sanıklarından Cuma Özdemir’in tutuklu bulunduğu Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki terzihaneye ütü için gönderdiği ceketin cebinden sim kart çıktı.4 sanıktan sadece Cuma Özdemir adına kayıtlı herhangi bir cep telefonu tespit edilememiş, sanığın üç akrabasına ait telefonlarla görüştüğü belirlenmişti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!