Dağlıca’nın analizi

Güncelleme Tarihi:

Dağlıca’nın analizi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2007 00:00

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, KKTC’nin 24’ncü Kuruluş Yılı Resepsiyonu’nda Dağlıca saldırısı ile ilgili analizler yaparken, ilk çatışmadan sonra bölgeye ulaşan ve PKK’ya ağır kayıplar verdirdikleri belirtilen helikopter pilotlarına "Onlar isimsiz kahramanlar" diyerek teşekkür etti.

Haberin Devamı

PKK'ya Kuzey Irak ablukası

Saldırı sonrası fotoğraflar için tıklayın

KARA Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, KKTC’nin 24’üncü Kuruluş Yılı Resepsiyonu’nda 12 askerin şehit olmasıyla sonuçlanan Dağlıca saldırısına açıklık getirdi. Orgeneral Başbuğ, Dağlıca Taburu’nun görevini yerine getirdiğini ifade ettikten sonra çatışmanın kahramanlarına yönelik saptamalarda da bulundu. "İsimsiz kahramanlardan da bahsetmek isterim" diyen Orgeneral Başbuğ, "Onlar da silahlı helikopterlerin kahraman pilotlarıdır. Oradaki bu çatışmanın bu şekilde cereyan etmesi ve örgüte büyük zayiatlar verilmesinde kahraman helikopter pilotlarına teşekkürü bir borç biliyorum" sözleriyle üzerinde durulmayan bir noktaya dikkat çekti. Olayı, son 10 yılın en büyük çaplı PKK eylemi olarak nitelendiren Başbuğ şunları söyledi:

SAYILARI 100’DEN FAZLA

Dağlıca’da saldıran teröristler bizim değerlendirmemize göre 100’den fazla. Takviye geç oldu gibi yorumlar yapıldı. Dağlıca’da bizim bir piyade taburumuz var. Tabur kendi kendine yeten bir birliktir. O birliğin ayrıca takviye edilmesine gerek yoktur. Dağlıca tabur merkezi ve önünde iki emniyet unsuru var. İşte bu saldırı aynı anda birbirine çok yakın üç noktaya oldu. Ertesi gün de, gün boyunca devam eden çatışmalarda tabur merkezinde en ufak bir zayiat yok. İlerideki iki noktadan birisinde sadece bir yaralımız var. Diğer üçüncü noktada şiddetli çatışmalar var. 12 şehitimiz, 16 yaralımız var. Ama o bölgede geriye kalan Mehmetçiklerim saatlerce çatışmada bulunuyorlar. Şimdi biz ’O tepedeki personelimiz görevini yerine getirmedi’ dersek, o şehitlere haksızlık yaparız.

KÖPRÜ İLGİSİZ

Bu takviyeyle ilgili de bir köprünün atılması olayı var. Takviyelere engel bir neden olarak öne sürüldü. Bakın o köprünün tahrip edilme olayı saat 13.00’de yapıldı. Neredeyse çatışmaların bittiği bir an. O köprü Dağlıca ile Yeşiltaş arasında bir köprü. Yani bunun takviye ile bir ilgisi yok. O köprü niye atıldı? Doğrusu cevaplandırmakta ben bile zorlanıyorum.

İSTİHBARAT İYİ

İstihbaratta yok, şöyle böyle denildi. Bunların hepsi doğru değil. Elbette istihbaratımız var. Ancak hiçbir yerde bütün sorulara anında doğru cevap verecek istihbarat mevcut olması da imkan dahilinde olan bir şey değil.

ÇOK BÜYÜK EYLEM

Dağlıca olayında yeni bir nokta yok mu? Evet var. Bu yeni nokta şudur: Son 10 yılda PKK’nın bu kadar büyük çapta eylem yapmamış olması. Bunun nedenleri üzerinde bizler duruyoruz. Sizlerin de durmanızda yarar var.

İSİMSİZ KAHRAMANLAR

Dağlıca Taburu, kendisine verilen görevi yerine getirmiştir. İsimsiz kahramanlardan da bahsetmek isterim. Onlar da silahlı helikopterlerin kahraman pilotlarıdır. Oradaki bu çatışmanın bu şekilde cereyan etmesi ve örgüte büyük zayiatlar verilmesinde kahraman helikopter pilotlarına teşekkürü bir borç biliyorum.

Süreç başladı rahat bırakın

KARA Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, "Şimdi sınır ötesi harekátı uygulama sürecindeyiz. Artık bu süreçte lütfen karar vericileri rahat bırakın" dedi. Başbuğ özetle şu noktalar üzerinde durdu:

Tezkere TBMM’den çıktı ve bu konuyla ilgili Bakanlar Kurulu’na yetki verildi. Özellikle medyadan ve siyasiler dahil tüm karar alıcılardan benim istirhamım var; artık bu süreçte karar vericileri rahat bırakın, serbest bırakın ki bu süreç sağlıklı olarak yürüsün. Artık bakın bir uygulama sürecine girdik.

ÖZGÜVENİMİZ TAM

TSK olarak özgüvenimiz tam. Her türlü önyargıya dayanmayan iyi niyetli görüşlere, tekliflere açığız. Hiçbir bilimsel, doğru bilgiye dayanmadan, olayları saptırarak TSK’yı yıpratma çabalarına, ’önyargılı, kötü niyetli hareketler’ diyoruz. İşte size örneği: 13 Kasım tarihli bir gazetenin manşetine bakın (Star Gazetesi’ni kastediyor). İki subayın tutuklandığı, cezaevine konulduğu söyleniyor. Bu yalan haber. Yalan, yalan...

SUBAYLAR SİPERDE

İnsan hakları çiğnenen, yalan haberle suçlanan bu iki subayım şu anda sizi temin ederim görevlerinin başında, mevzilerdeler. Burada demokratik hakkımı kullanıyorum ve soruyorum o gazetenin yöneticilerine: İki subayın bu yalan habere dayalı olarak insan haklarını çiğnemeye nereden hak buluyorsunuz? Türk kamouyu bunun cevabını bekliyor. Siz de bunu takip etmelisiniz. Basın Konseyi’nden, bütün partilerin yöneticilerinden bir şey bekliyorum. Türk kamuoyu, yargısı, medyası, Basın Konseyi ve siyasi partilerimiz duyarsız kalırsa, inanın çok üzülürüz.

Sekiz erin durumu da bilgi kirliliği olan konulardan birisi. Sekiz erle ilgili Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı soruşturma emri verdi. Adli süreç başladı. Hazırlık soruşturması süreci gizlidir. Ertesi gün sekiz erin ifadelerinin, Basın Kanunu’nun 19. Maddesi’ne aykırı olarak yayınlanması bir suç değil mi? Aslında biz bu konuda Basın Konseyi’nin görüş belirtmesini özellikle bekliyoruz. Bu kaçıncı ihlal? Sekiz erden birinin mahkemeye çıkarıldığı ifade ediliyor. Bu doğru. Bu kişi, PKK’ya destek verdiği iddiası ile 2002’de mahkemeye veriliyor ve beraat ediyor. Beraat eden bir kişiyi suçlu durumuna sokabilir misiniz? Hangi hukuk devleti anlayışına sığar? Biliyorsunuz, son zamanlarda yapılan yasal değişikliklerle beraat eden kişilerin kayıtları siliniyor.

OLAY İNCELENİYOR


TSK, ne zaman, ne yapması gerektiğini bilen bir kurumdur. Elbette Dağlıca Olayı inceleniyor. Elbette biz bu olaydan sonuçlar çıkaracağız. Bu sonuçları da kimseyle paylaşmak durumunda değiliz. Onun için herkes kendi işine baksa biraz daha iyi olur.

TEKNOLOJİ VAR


Diğer bir olay teknolojik olanaklar. Bu konuda bir kaynak sorunu yoktur. Hangi teknolojik olanaklar var, bunu açıklamam. Teknolojik olanakların olması her şeyi çözer anlayışı ise yanlış.

Sınır ötesinde başarılıyız

Orgeneral Başbuğ sınır ötesi operasyonlar için de şu bilgileri verdi:

İlk sınır ötesi harekát 1983’de, sonuncusu da 2001’de oldu. TSK’nın bütün sınır ötesi harekátları başarılıdır. 1995’te 1700 terörist vardı. 550 terörist imha edildi. Lojistik destekleri yerle bir edildi. 23-24 yıllık bu süreçte başarılı olduğumuzu dışarıdan görenler de söylüyor. Böyle düşünmek istemeyenler olabilir. Ben de onlara şunu soruyorum:

BUGÜN örgütün yurtiçinde ve dışında dağ kadrosu 5 bin civarında. Bu mücadele başarısız olsaydı, dağ kadrosu rakamı bugün 10 binlerle ifade edilen rakamlarda olurdu.

İNSANLARIMIZ normal hayata döndü. Gece gündüz herkes hayatına devam ediyor.

BÖLGE halkının PKK’ya desteği gün geçtikçe azalıyor.

’Dağ kadrosu niye bitmiyor?’ sorusu haklı olarak sorulabilir. PKK ile mücadele devletin bütün kurumlarına aittir. Devletimiz alacağı tedbirlerle, ne zaman terör örgütüne katılımları engeller, aynı anda dağ kadrosunun çözülmesi yönünde adımlar atılır, işte o zaman dağ kadrosunu etkisiz haline getiririz. Net bir şey söylemeyiz ama, genel olarak PKK’nın dağ kadrosunun yaklaşık dörtte biri Suriye vatandaşı. PKK’nın köprüyü uçurmada ciddi eğitim aldığı yönündeki iddialara ben de katılıyorum ama detaylı bir bilgi yok.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!