Bizi sadece çaycılarla şoförler kabullendi

Güncelleme Tarihi:

Bizi sadece çaycılarla şoförler kabullendi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2007 00:00

Emekli Tümgeneral Yaşar Karagöz, Başbakanlık'ta şoförler, temizlik görevlilileri ve çaycılar dışında kendilerini kimsenin kabullenmediğini söyledi.

Haberin Devamı

Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Edip Başer'in yardımcısı Emekli Tümgeneral Yaşar Karagöz, Ankara'daki gazetecilere yaptığı açıklamalarda Başbakanlık'ta şoförler, temizlik görevlilileri ve çaycılar dışında kendilerini kimsenin kabullenmediğini söyledi.

Bu da hükümetin koordinatörlük müessesenini önemsemediği şeklinde yorumlandı.

Konuya yakın bir kaynak şu yorumu yaptı: "Edip Başer ve yakın çalışma arkadaşları defalarca Başbakanlık Müsteşarlığı'ndan çalışma koşulları için, talepte bulundular. Randevu taleplerine bile cevap verilmedi."

PSİKOLOJİK HAREKAT'TAN EMEKLİ

Ankara'daki gazetecilere yaptığı açıklamalarda bulunan Başer’in yardımcısı emekli Tümgeneral Yaşar Karagöz, 1997-1999 yıllarında Tunceli Güvenlik Komutanlığı yaptı. 1999-2000 yıllarında da MGK Genel Sekreter Yardımcısı ve MGK Toplumla İlişkiler (Psikolojik Harekat) Başkanlığı yaptıktan sonra emekliye ayrıldı.

3.5 AY ATAMAMI İMZALAMADI

Ben hiç kimseye saygısızlık etmek istemem. 28 Eylül 2006’da atama yazım yazıldı, sayın Başbakan bu yazıyı 9 Ocak 2007’de imzaladı. Yani 3.5 ay boyunca başbakanlığa (Yeni Başbakanlık Binası) sade vatandaş olarak gidip geldim. Resmi görevli olmadığım için bana araç tahsis edilmedi. Ben kendime ait VW-Golf marka arabamla başbakanlığa gidip, geldim. Biz asker olarak böyle terbiye görmüşüz. Kimseye şikayetçi olmadım.

GÜL YANIT VERMEDİ

Görevden alınma yazımız Başbakan adına Müsteşar Vekili Emin Zararsız imzasıyla geldi. 8 ay devletten 5 kuruş almadık. İnsan hiç olmazsa yaptığı hizmetler karşısında bir teşekkür bekliyor ama eden olmadı. Abdullah Gül, kamuoyunda sevecen bir insan olarak tanınır. Bundan dolayı, belki ulaşırım diye onu aradım. Telefonuma geri dönseydi, "3.5 ay gecikmeli de olsa atama yazımı sayın Başbakan imzaladı. Bari görevden alınma yazımızı, bir teşekkürle birlikte siz imzalasaydınız" diyecektim.

MAAŞI GERİ ÇEVİRDİK

Bu görev için ne Edip Paşa, ne de ben beş kuruş para talep etmedik. Sayın Başbakan "Size örtülü ödenekten para verelim" dedi. Biz de "Hayır, bizim emekli maaşımız var yetiyor bizlere. Önemli olan devlete hizmet etmektir" dedik.

DİNÇER’İN İŞKENCESİ

Edip Paşa’nın 13 Eylül 2006’daki atama yazısında "Bütün talepleri ivedilikle karşılanacaktır" emri var. Ya Sayın Başbakan’ın bu emri gerçek değildi, ya da Müsteşar Ömer Dinçer yerine getirmedi. Dinçer’den iki üç defa randevu istedim. Sonuçta başbakanlık bürokrasisinin büyüğü, "Ben de burada çalışmaya başladım. Desteklerinizi bekliyorum" diyecektim. Bir defa olsun telefonuma çıkmadı. 8 ay boyunca birbirimizi görmedik. Beni şimdi görse inanın tanımaz, çünkü yüzümü görmedi. Dinçer ilginç bir insan. Ağırdan alarak, önemsemeyerek, insanları bekleterek, görüşmeyerek, aşağılayıcı bir tavır içinde. Böyle davranarak bir şekilde işkence yapıyor insana.

HAYIRLI OLSUN DEMEDİLER

Bu kadar zaman, orada bulunduk. Sayın Başbakan’ın kadrosundan bir kişi, "Hayırlı olsun, bir ihtiyacınız var mı, yok mu?" diye sormaz mı? İnanın sadece bir kişi dışında, kimse hayırlı olsun demedi.

BÜTÜN ŞOFÖRLERİ TANIDIM

Makamım yok. Kadrolu olmadığım için bana tanıtma kartı bile vermediler. Bana sadece turnikeden geçebilmek için bir kart verdiler. Makam aracı olmadığı için başbakanlığın araç havuzundan her gün bir başka araçla dışarıdaki görüşmelere gittim. Bütün şoförlerini tanıdım başbakanlığın. Gerçekten hepsi çok iyi insanlar. Onları tanıdığım için çok mutluyum ve onlara bir kez daha teşekkür ediyorum.

FAKS BİLE YOKTU

İki oda var. Birisi Edip Paşa’nın. Diğerinde ise ben ve genel sekreterimiz emekli albay Suat Kurugöllü birlikte oturuyoruz. Edip Paşa İstanbul’a gidince, sağolsun, ben onun odasına geçiyordum. Bir tek sekreterimiz Melek Hanım dışında ne faks var, ne fotokopi makinesi. Bütün bu ihtiyaçlarımızı diğer birimlere giderek karşılıyorduk.

7 AY SONRA TELEFON KARTI

28 Eylül 2006’da göreve başladım, 11 Nisan 2007’de bana kullanmam için cep telefonu kartı verdiler. Eşim, ’Anlaşılan sizin göreviniz bitecek, onun için sakın devletin telefon kartını kullanma’ dedi. Tek bir kişiyi aramadan geri verdim. İnanmayacaksınız ama çayımızı, şekerimizi bile Edip Paşa bizzat cebinden ödedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!