48 saat arayla iki soru

Güncelleme Tarihi:

48 saat arayla iki soru
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2005 00:00

GEÇEN cumartesi akşamı Atina’da bir restoranda Cengiz Çandar’la sohbet ediyoruz.Çandar, Türkiye’nin en iyi Ortadoğu uzmanlarından biri.Son iki ay içinde gazetelere yansımış iki haberi alt alta koyarak anlattı.FELLUCE ŞEHİTLERİAmerikan ordusu Felluce’ye girdiği zaman Başbakan orada ölen kişiler için ‘şehit’ ifadesini kullandı.ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin bozulmasının ilk önemli adımlarından biri bu ifade olmuştu.Çandar, ‘Başbakan bu ifadeyi kullandıktan bir süre sonra bir başkası daha aynı kişiler için şehit ifadesini kullandı. Kimdi bu kişi biliyor musun?’ diye sordu.İstanbul’da sinagoglar ile İngiliz Konsolosluğu ve HSBC binalarını bombalayanların duruşmasında sanıklardan biri şunu söylemiş:‘İki arkadaşımız Felluce’de şehit düştü.’Elbette her ikisinin de şehit kelimesini aynı anlamda kullandığını söyleyecek kadar kendimden geçmiş değilim.Çünkü Başbakan’ın sinagog bombalamalarından sonraki duruşunu, teröre karşı çıkışını çok iyi biliyorum.O duygularında samimi olduğuna da eminim.Ama dışarıdan bakıldığında herkesten bu nüansların benim kadar farkına varmasını beklemek de sosyal psikolojiye aykırı olurdu.İkinci bir örnek daha.Dünkü Radikal Gazetesi’nde Soli Özel’le yapılmış bir mülakat vardı.Özel bu mülakatta, Türk dış politikasında, hepimizin gözünden kaçan bir çelişkiye dikkati çekiyordu.Geçen yıl Kerbela’da bir intihar saldırısı oldu.Bu saldırıda 145 kişi öldü.Ankara’dan bu saldırı için herhangi bir ses çıkmadı.SOYKIRIM MIAma Amerikan ordusu Felluce’ye girdiği zaman Türkiye, çeşitli kademelerden tepki verdi. Bir AKP yetkilisi bunu ‘soykırım’ olarak değerlendirecek kadar kendinden geçti.Başbakan da yukarıda belirttiğim tepkiyi verdi.SÜNNİ-ŞİİSoli Özel doğal olarak şunu soruyor:‘Kerbela’da patlayan bombaya tepki vermeyen Türkiye, konu Felluce olunca neden tepkili hale geliyor?’Acaba birinin Şii, ötekinin Sünni oluşundan dolayı mı?Siz ülke olarak kolektif zihniyetinizi iler tutar yanı olmayan komplo teorileri üzerine inşa ederseniz, başkaları da bazı soruları sormaya başlarlar.Üstelik sizin siciliniz henüz tam olarak yerine oturmadığı için, ötekilerin soruları sizinkinden daha da inandırıcı olur.Nitekim son günlerde Batı basınında çıkan yazılara baktığınız zaman, AKP hakkında hiç de hak etmediği bir imajın oluşmaya başladığını görüyorsunuz.AKP’nin dış politikayı, İslami ideolojisine uydurmaya başladığı bile iddia edilebiliyor.Ortalıkta ‘derin ve çok odaklı diplomasinin mimarı’ olarak tafrayla gezen bazı kişiler, Başbakan’ı ve Dışişleri’ni çok yanlış yerlere götürüyorlar.Geçen cumartesi yavaş yavaş ‘anti Amerikan-pro Arap’ bir dış politika izlenimi yaratıldığını yazmıştım.Başbakan’ın yakın çevresinden liberal düşünceleriyle bilinen iki kişi arayıp bu görüşüme tepki verdi.Onlara aynen şunu söyledim:‘Sizin niyetiniz bu olmayabilir. Ama dışarıdan giderek böyle algılanmaya başlıyorsunuz.’Bu politikanın mimarlarına şunu söylemek isterim.KADDAFİ İMAJIKendileri bu gibi demeçler ve diplomasi ile Başbakan’ı uluslararası bir figür haline getirmeye çalışıyor olabilirler.Bunu başarabilirler.Ama emin olsunlar ki, bu imaj, olsa olsa Kaddafi’ninkine benzer bir imaj olabilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!