Baykal: YTL % 15 değer kaybetti

Güncelleme Tarihi:

Baykal: YTL % 15 değer kaybetti
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2006 14:06

CHP Lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'ın devalüasyon yok açıklamalarına yanıt verdi: YTL yüzde 15 değer kaybetti. Türk insanı yüzde 15 fakirleşti.

Haberin Devamı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ülkede yoksullukla birlikte yolsuzluğun da artmaya başladığını savunarak, ”AKP'nin örgüt kadrolarının, yolsuzluk konusunda Türkiye'ye öncülük yapmakta olduğunu görüyoruz. İş çığrından çıktı. Hısım, akraba, kardeş siyasetçilerin yakınları, devlet olanaklarını har vurup harman savuruyorlar” dedi.

Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 3 gün sonra 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramının kutlanacağını anımsatarak, 19 Mayıs 1919'un, çok önemli bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da İstanbul'un kurumları, hukuku, siyaseti ve egemenlik anlayışıyla, ülkenin temel sorunlarına çözüm getirmenin olanaksız olduğunu değerlendirerek bir açılım yaptığını ve çağdaş siyaset projesini yürürlüğe koyduğunu belirten Baykal, “19 Mayıs'ta Mustafa Kemal'in başlattığı yeni siyasetin temelinde insan vardır. Kof düşünce, dogmatik inanç yoktur, insan vardır. Bütün vatandaşlar eşittir” diye konuştu.

Haberin Devamı

Ülkenin işgalden bu anlayışla kurtarıldığını kaydeden Baykal, ”Milli siyaset, önce cumhuriyet, daha sonra demokrasi biçiminde o doğrultuda gelişmiştir. Bunu geriye döndürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Hepimiz, 19 Mayıs'ın çocukları olduğumuzu unutmamalıyız” dedi.

Konuşmasında ekonomik gelişmelere de değinen Baykal, geçen hafta mali piyasalarda bir kargaşa yaşandığını, bir derin çalkantının içinden geçildiğini savundu. Kurda çarpıcı bir yükseliş, faizlerde de 10 günlük sürede 2 puanlık bir artış yaşandığını kaydeden Baykal, bu değişimin borsaya da yansıdığını anlattı.

“SICAK PARA DEĞİL, TURİST PARA”

Deniz Baykal, şimdiye kadar ekonomiyle ilgili eleştirilerde bulunduklarında, “Kur istikrarlı, enflasyon düşük bir düzeyde, faizler indi. Bu, ekonominin iyi gittiğini gösteriyor” yanıtını aldıklarını kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdi birdenbire, en olumlu işlediği düşünülen mali piyasalar konusunda da ciddi soru işaretlerinin ortaya çıkmaya başladığını gördük. Bunun altında Türkiye'nin ekonomi politikası ve siyasetin içine sokulmakta olduğu yeni gerginlik ortamı, en belirleyici faktör konumundadır. Türkiye çok önemli bir dış ticaret açığı veriyor. AKP iktidara geldiği zaman 1,5 milyar dolar olan cari açık, şimdi 25.5 milyar dolara ulaştı. Yılın sonunda 30 milyar dolara ulaşacağı, açık biçimde görülüyor.”

Haberin Devamı

Türkiye'ye giren sıcak paranın yatırımda kullanılmadığına dikkati çeken Baykal, bu paranın aslında “sıcak para değil, turist para” olduğunu söyledi. Gelinen noktada yatırımcıların ilgilerini Türkiye dışına yöneltmeye başladığını kaydeden Baykal, enflasyonun da 24 aydır yüzde 8 civarında bir noktada “çakılıp kaldığını” ifade etti. Sıcak paranın Türkiye'den başka ülkelere yönelmesinde siyasetteki gelişmelerin de etkili olduğunu savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye birdenbire, siyaseti güven veren istikrarlı bir ülke olmaktan çıktı. Anayasal sistemimizin en temel konularında tereddütler ortaya çıkmaya başladı. Birdenbire laiklik tartışmaları kendini gösterdi. Cumhurbaşkanlığı tartışması gündeme oturdu. Gelecekle ilgili kutuplaşmalar ortaya çıktı. Geride bıraktığımız kısa sürede Türkiye'de 5 milyar doların üzerinde kaynak dışarıya çıkmıştır. Bu tablo, maalesef çok kırılgan bir temel üzerinde götürülen kur politikasını derinden sarsmıştır. Yüzde 15 civarında bir kur farklılaşması olmuş, Türk Lirası'nın değeri, gerçek değerine doğru azalmaya başlamıştır.

Haberin Devamı

Bazıları 'kur düzeltmesi oldu' değerlendirmesi yapıyorlar. Elbette kurda bir düzeltme ihtiyacı vardı. Ama bu planlı, hazırlıklı bir kur düzeltmesi olmadığı için bunun sonucunda faizler de artmıştır. Bu bir kur düzeltmesi değildir Türkiye'deki sıcak paranın bir kısmının artık çıkma kararı alması sonucunda kurların ve faizlerin yükselmeye başlamasıdır. Bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendirmek mümkün değildir.”

“SONBAHARA YÖNELİK KAYGILAR”

Türkiye'de enflasyonun kur politikasıyla düşürüldüğünü belirten Baykal, “Bu etkilerin altında korkarım, kaygı duyuyorum, enflasyon yüzde 10'luk yani çift rakamlara doğru yükselecektir. Bu bir süreçtir, artık testi sızdırmaya başlamıştır” dedi. Baykal, sonbahara yönelik kaygıların önümüzdeki dönemde aşama aşama kendisini hissettirmeye başlamasının kaçınılmaz göründüğünü savundu.

Haberin Devamı

Dünya Bankası'nın açıkladığı Türkiye'ye ilişkin verilere dikkat çeken Baykal, en alttaki 7 milyonluk kesim 2000 yılında ulusal gelirden yüzde 2.3 oranında pay alırken, 2005 yılında bu rakamın yüzde 2'ye düştüğüne dikkati çekti. Baykal, en üst gelir grubunun aldığı payın ise aynı dönemde yüzde 30.7'den yüzde 34.1'e yükseldiğine işaret ederek “Yani AKP'nin uygulamaları sonucu zengin daha zengin, yoksul daha yoksul olmuştur” dedi.

“TABANINDA ALİ DİBO, TAVANINDA DUBAİ KULELERİ

Ülkede yoksullukla birlikte yolsuzluğun da artığını savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP'nin örgüt kadrolarının, yolsuzluk konusunda Türkiye'ye öncülük yapmakta olduğunu görüyoruz. Bütün illerde, ilçelerde maalesef bu doğrultuda çok çarpıcı uygulamaların, yeni yeni icatların ortaya çıktığını görüyoruz. Hatay'daki Ali Dibo uygulamasının, aile tezgahı kurarak kamu kaynaklarını ihaleleri paylaşmanın, Sinop'a, Karaman'a, Çorum'a, Bingöl'e yöneldiğini görüyoruz. İş çığrından çıktı. Hısım, akraba, kardeş siyasetçilerin yakınları, devlet olanaklarını har vurup harman savuruyorlar. Yukarıda bilinen yolsuzluklar ortada. Şimdi onlara en yeni olarak Dubai Kuleleri eklendi.”

Haberin Devamı

Baykal, İstanbul'da yapılacak Dubai Kuleleri ile ilgili olarak, AK Parti üst yönetiminin, Körfez ülkelerindeki bazı ailelerle yakın ilişkiler kurduğunun ve bunun sonucunda İstanbul'un en değerli arazilerin devredildiğinin ortaya çıktığını savundu. Baykal, devirden önce yüzde 3 olan imar inşaat oranının bir hamlede yüzde 5.3'e çıkarıldığını ileri sürdü. Baykal, “AKP'nin tabanında Ali Dibo var, tavanında ise Dubai Kuleleri, Galataport var” dedi.

Bu gelişmelerin yanı sıra sosyal devletin çözülmesi sürecinin de yaşandığını kaydeden Baykal, Cumhurbaşkanı tarafından Meclise iade edilen sosyal güvenlikle ilgili yasanın, hiçbir değişiklik yapılmadan aynen geri gönderileceğinin anlaşıldığını kaydederek, bu yasanın çıkması durumunda katkı payı ödemeden sağlık hizmeti alınamayacağını, prim ödeme gün sayısı 9 bine çıkarılacağı için emekliliğin fiilen olanaksız hale getirileceğini, bazı sağlık harcamalarının, tümüyle kapsam dışına çıkarılacağını anlattı.

Baykal, ayrıca küçük esnaf ve sanatkarın, tarım işçilerinin, bu yasanın kapsamı dışında tutulduğunu ve bu kesimlerin artık emekli olamayacağını savundu. Yoksulların % 13'den 18'e yükseldiğini söyleyen Baykal, "20 milyon insan ya aç ya da yarı tok olarak yatağa giriyor" dedi.

Baykal, partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmada, Selanik'te Pontus soykırım anıtı açıldığını, 19 Mayıs'ın “Pontus katliamının yıldönümü” olarak resmileştirilmeye çalışıldığını anımsatarak, bunun Türkiye ile Yunanistan arasındaki barışa yardımcı olmayacağını söyledi. Türkiye'deki iki bankanın, Yunanistan'a satıldığını hatırlatan Baykal, “Ekonominin milliyeti yoktur, doğrudur. Ama ekonominin milliyeti yok da milliyetçilik diye bir duygu tümüyle mi ortadan kalkmıştır?” diye sordu. Baykal, iki bankadan birini satın alan Ulusal Yunan Bankasının ortakları arasında, Ortodoks kilisesinin yer aldığını ve yönetim kurulunda iki rahibin bulunduğunu ifade etti.

Türkiye'nin son derece uygar, iyi niyetli ve hoşgörülü olduğunu ancak bunun karşılığını göremediğini belirten Baykal, bütün bu gelişmelere karşı ses çıkarılmayıp, gücün, Selanik'te deftere yazı yazan 72 yaşındaki bir kişiye geçtiğini ifade etti.

“SEN TÜRKİYE'NİN Mİ MİLLETVEKİLİSİN?”

AK Parti Bursa Milletvekilinin, “tarım arazileri üzerinde yapılan tesisleri, yasalara aykırı durum yargı kararıyla kesinleşse dahi görmemezlikten gelelim, affedelim” şeklinde bir kanun teklifi hazırladığını kaydeden Baykal, “Yani Cargill'i kitabına uydurmak için, Bursa'nın tarım arazileri üzerinde yasaya aykırı olarak kurulmuş o tesisi, mahkeme kararları engellediği için kanun çıkarak, kılıfına uydurmaya yönelik bir girişim” diye konuştu.

“Değerli milletvekilim, sen Cargill'in mi, Türkiye'nin mi milletvekilisin?” diye soran Baykal, bunların tümünün, “bir çürümenin” işareti olduğunu savundu. Başbakan'ın, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünü, duvarda kalmayıp, hayata geçireceğini söylediğini dile getiren Baykal, ”Böyle mi hayata geçireceksin?” dedi.

“AH HER YERDE, HER KONUDA BÖYLE OLSA”

CHP lideri Baykal, Galatasaray'ı lig şampiyonluğu, Fenerbahçe'yi mücadelesi ve centilmenliği, Beşiktaş'ı da aldığı kupa dolayısıyla kutladı. İyi niyetle, takımların küme düşmesinin kendisini üzdüğünü ve mutlaka ligde kalmaları gerektiğini söylediğini anımsatan Baykal, bu sözlerinin çok büyük tepki aldığını, hukuk ve kural dersi verildiğini söyledi.

Baykal, “Ben kimseden imtiyaz, avantaj istemiyorum” diyenlerin varlığının kendisini mutlu ettiğini belirterek, “Spor, siyaset camiasının ne kadar duyarlı olduğunu gördüm, gözlerim yaşardı, çok duygulandım...Ah her yerde, her konuda böyle olsa. UEFA'ya ne, buna Futbol Federasyonu karar verir, Meclis değil. Şu Cargill'in tarım arazileri kullanılamaz ilkesine rağmen, kanun çıkararak, zorla Türkiye'nin temel hukukunu ihlal etmesi karşısında niye sesinizi çıkarmıyorsunuz. Gücün, Diyarbakırspor'a, Samsunspor'a mı geçiyor” diye konuştu.

“LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYET NEREDE?”

Deniz Baykal, AK Parti'nin, Türkiye'nin anayasal düzeni ve temel siyaset ilkeleriyle çelişen siyaset çizgisini, herkesin görmeye başladığını savunarak, “AKP, bizim anayasal hukuk düzenimizle bir doku uyuşmazlığı içinde bir parti olarak ortaya çıkmaya başladı. Bu yüzü netleşmeye başladı” dedi.

Belediyelerin dağıttıkları kitapçıklarda, “başı açık dolaşmak günahtır”, “kızlar 9 yaşında evlenebilir”, “4 evlilik mubahtır”, ”İz bırakmadan kadın dövülebilir” yazıldığını dile getiren Baykal, ”Bunları diyen belediyeler, kitaplar, sözler ortada. Türkiye'nin hukuku, laik demokratik Cumhuriyet'i nerede?” diye sordu.

“TESLİM Mİ OLACAK SANA”

Baykal, cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarına da yer verdiği konuşmasında, cumhurbaşkanının, Anayasa'nın savunulmasının, sahiplenilmesinin ve işletilmesinin güvencesi olduğuna işaret etti. Baykal, şöyle devam etti:

“Anayasa'nın özüne, temeline inanmayan, bunu köklü bir şekilde tersine çevrilmesi gerektiğini düşünen bir siyasi zihniyetin cumhurbaşkanlığına gelmesi halinde o ülkede, barış, istikrar, Anayasa, hukuk, kardeşlik ne olur? Böyle bir soru yok mu ortada? Bugünkü Anayasamızın arkasında, tarih ve milyonlarca insanın milli mücadelesi var. Birileri, 'bunun modası geçti, cumhuriyet, laiklik, milliyetçilik bitti. Artık dincilik var, bunun temeline götüreceğiz bu işleri...'

Bunlar bu kadar kolay telaffuz edilecek bir laf değil. Bunu telaffuz edeceksen, önce Anayasa'yı değiştir, sonra o Anayasa'ya göre cumhurbaşkanı olacaksan ol. Ama bu Anayasa'ya inanmayan insanların, cumhurbaşkanı olmaya hakkı yoktur. Gidişi, zihniyeti, arayışı görüyoruz. 'Cumhurbaşkanı olacağım, ona göre üniversiteler, eğitim politikası, devlet kadrolaşması yapağım...' Ne oldu o 80 yıllık birikim, ona inananlar, Türkiye'nin kurumları, tarihsel birikimi? Teslim mi olacak sana?”

“ÇOK BEKLERSİNİZ”

Anayasa'ya, tarihe, Cumhuriyet'e, Atatürk'e saygı gösterilmesini isteyen Baykal, Cumhuriyet tarihinin en önemli kırılma noktalarından birine yaklaşıldığını söyledi. Baykal, toplumun, Cumhuriyet'e sahip çıkma kudretinde olduğunu vurgulayarak, hiçbir kurumun, Türkiye'nin güvencesi olması bekleyişinde olmadıklarını belirtti.

Başbakanın, “10 yıl sonra herkes aynı şeyi isteyecek” dediğini ifade eden Baykal, “Nasıl bir toplumsal proje ki herkes aynı şeyi isteyecek. 9 yaşındaki kızlar evlensin, başı açık olunması günah, dörde kadar evlenmek mubah... Hepimiz bunu mu isteyeceğiz. Çok beklersiniz, çok?” dedi.

CHP Genel Başkanı Baykal, iktidarın, niyetini deşifre ettiğini savunarak, bunun karşısında Türkiye'nin sessiz kalmasının mümkün olmadığını dile getirdi. “Biz görevimizi yapacağız, görevimiz neyi gerektiriyorsa onu yapacağız” diyen Baykal, şimdi tehlike ve tehdidi anlattıklarını vurguladı.

Baykal, “Biz anlatacağız, herkes anlatacak. Bu bizim değil, bütün toplumun işi. Bunu önlemek için, kritik bir noktaya geldiğimiz aşamada, bizim üzerimize ne görev düşerse, hiç kimse kuşku duymasın... Biz hepimiz bu devlet, millet, Türkiye, Cumhuriyet ve demokrasi için varız” diye konuştu.

FRANSA'DAKİ YASA ÖNERİSİ

Baykal, konuşmasında Türkiye'nin Fransa ile ilişkilerinde çok rahatsız edici gelişmelerin yaşandığını kaydetti. “Fransa'nın Türkiye'yi önemsemez, küçümser bir tavır takınmasını anlamanın mümkün olmadığını” belirten Baykal, Fransa'da bir süre önce ”Ermeni soykırımını kabul eden bir yasanın benimsendiğini, daha sonra da bu iddiayı kabul etmeyenlerin cezalandırılmasını öngören bir yasa önerisinin parlamentoya verildiğini” anımsattı. Baykal, şöyle devam etti:

“Bunu anlamanın, kabul etmenin, izah etmenin imkanı yok. Bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de medeniyete de hukuka da aykırıdır. Türkiye'nin bunları sessizce karşılaması mümkün değildir. Çok dikkatli olmamız lazım. Türkiye'nin, önüne gelen herkesin çok rahatça sindirebileceği bir ülke haline dönüştürülmesine izin vermemeliyiz. Bu konuda hakkımızı, haysiyetimizi, şerefimizi kararlılıkla koruyacağımızı herkese kanıtlamamız, göstermemiz gerekir. Susarak, pısarak, ses çıkarmayarak, 'üzmeyelim, kırmayalım' diyerek bu gidişi önlememiz mümkün değil.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!