Başbakan Davutoğlu: Batı kibri

Güncelleme Tarihi:

Başbakan Davutoğlu: Batı kibri
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2015 01:02

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Papa’nın ‘soykırım’ açıklamasını ve Avrupa Parlamentosu’nun kararını ‘Batı kibri’ diye yorumladı.

Haberin Devamı

Ankara’nın ‘adil hafıza’ kavramından geri adım atmadığını anlatan Davutoğlu, 24 Nisan öncesinde taziye mesajına benzer yeni bir açıklama için kapıyı aralık bıraktı. Davutoğlu’nun cuma günü Haliç Kongre Merkezi’nde AK Parti İstanbul adaylarının tanıtımının ardından bir grup gazeteciyle yaptığı sohbetin öne çıkan konuları şöyle oldu:

Alevi adayımız çok

AK Parti, Alevilerin sorunları konusunda ne yapacak? Alevi aday var mı?

Ben bu konunun seçim yatırımı olarak görülmesini istemiyorum. Bunu seçimden önce gündeme getirmeyi Alevi vatandaşlarımıza karşı da bir saygısızlık olarak görüyorum. Seçimden hemen sonra zihnimde bu konuda olgunlaşmış olan hususlarda adım atacağız. Benim zihnimde olan unsurların çoğunu kendileriyle de test ettim. Ben kadın adaylara ‘Sadece kadın olduğunuz için burada değilsiniz’ dedim. Alevi meselesinde de bir grup Alevi olsun diye yapılan tercihleri doğru görmüyorum. Listelerimizde çok sayıda Alevi de var ama ben şimdi onları Alevi diye size tanıtmayı ve isimlerinin o şekilde çıkmasını doğru görmüyorum. Ama şunu söyleyebilirim; gelecek meclis muhtemelen bugüne kadar Alevilerin toplam temsilde en fazla temsil edildiği meclis olacak.


DİNK MESAJI İLERİ


Geçen sene Tayyip Erdoğan 23 Nisan’da Osmanlı Ermenileri için bir taziye mesajı yayınladı. Türkiye’nin bu yıl pozisyonu değişti mi, geriye gidiş var mı?

Hiçbir değişiklik yok. Bu yıl Hrant Dink’in vefat yıldönümünde yayınladığım açıklama, geçen seneki taziye mesajının bir adım ötesidir. Bu noktada tutumumuzda bir değişiklik yok. Biz acıyı paylaşırız, herkesle her şeyi konuşmaya hazırız. Ama Batı insanının kibrini yakından biliriz. Eşit düzeyde konuşmaya hazırız. Kim isterse göz mesafesinde konuşuruz ama bize kimse tepeden konuşamaz, kim olursa olsun. Bakın 1.5 sene önce Erivan’a giderken çok açık bir biçimde ‘Bu bir katliamdır’ diye ifade ettim. O zaman hatta dünyada olay oldu, her yerde haber oldu. Türkiye burada çok mesafe kat etti. Yarın gelsinler ‘adil hafıza’ diye aynı üslupla konuşurum. Ama bir grup Avrupa Parlamentosu’nda tarihi yaralayacak biz de ‘A ne iyi etmişsiniz, öyle olmuştur’ diyeceğiz! Kusura bakmasınlar. Bir karış dahi yukarıdan bakana ‘Önce şu göz mesafesine in sonra seninle konuşuruz’ derim.

YENİ AÇIKLAMA OLABİLİR

2015’te Türkiye ‘ortak acılar’ üzerinden daha ileri bir söylem geliştirecek beklentisi vardı. Papa’nın açıklamasının ve AP kararının ardından bu beklenti tamamen rafa mı kalktı? Önümüzdeki günlerde de bir adım ötede bir açıklama olabilir mi?

Olabilir ama bunu ne Avrupa Parlamentosu kararı ne de Papa belirler, bunu bizim irademiz belirler. Türklerin Ermenilerle görüşmesi için herhangi bir üçüncü tarafa ihtiyaç yok. Bu tür açıklamalar aslında ortamı zehirleyerek daha ileri adım atılmasını engelliyor. Biz bu tür kibirli konuşmaların karşısında alttan alan bir konuşma yapamayız. Şu ortamda biz yine kendi inandığımız şeyleri söyleriz. Ama baskıyla bir şey yapıyor görüntüsü vermeyiz.

KONFERANSIN ÖNÜNÜ AÇTIK

Türkiye tartışmalara açık mı?

2005’te hatırlayacaksınız, Boğaziçi’nde bir Ermeni konferansı yapılacaktı. Birileri gitti mahkemeye başvurdu. Tayyip Bey başbakan, Abdullah Bey dışişleri bakanı, ben de başdanışmandım. ‘Bunlar tartışılmalı, bununla yüzleşmemiz lazım, bundan kaçamayız’ dedik. Bizim girişimlerimizle konferans Bilgi Üniversitesi’nde yapıldı. Oradan bugüne geldik. Bu meselenin olmuş olabileceği bile Türkiye’de konuşulamıyordu. Bakın 2005’te bunları entelektüellerin bile tartışması problemdi, şimdi herkes tartışıyor. İsviçre ‘soykırım yoktur’ demeyi yasaklamaya çalışıyor. Onlar yasakçı bir yola gidiyor, biz özgürlükçü bir yola. Biz ‘Gelin her şeyi tartışalım’ derken Ermeniler ‘Hiçbir şeyi tartışmayız, sizinle oturmayız’ diyor.

Bu sene Bilgi Üniversitesi’nin benzer bir konferansa ev sahipliği yapması bekleniyordu. Vazgeçtiler. Boğaziçi’nde yapılacak. Sizin hükümet olarak yapılmasına hiçbir itirazınız var mı?

Hayır, yok. Ben hiçbirinden rahatsızlık duymam, yeter ki şiddete dönüşmesin.

57 BAŞI AÇIK ADAY

Haberin Devamı

Kadın adaylar için başörtüsü kontenjanı var mıydı?

Nefret ettiğim şey şuydu; başörtülü akademisyen öğrencilerimi ‘İslam’da kadın’ konuşmak için televizyonlara çağırırlardı. Oysa o kızımız uluslararası ilişkiler doçenti. ‘Gitmeyeceksin’ derdim. İnsan hangi alanda çalışıyorsa onun için çağrılır. Aksi hakaret. Bugün 47 başörtülü, 57 başı açık adayımız var. Başörtüsü mağduriyeti üzerine bir siyaset istemiyoruz. Hepsine söyledim; ‘Siz başörtüsü kontenjanı dolayısıyla burada değilsiniz’. O hanımların her biri kendi varlıklarıyla ve yaptıkları işlerle önemli, geçmişte yaşadığı bir mağduriyet sebebiyle değil.

ÇÖZÜM SÜRECİ BASKIDA DÜŞMÜŞ

Çözüm süreci seçim beyannamesinde neden yok?

Dijital ortamda metin baskıya gönderilirken bazı kaymalar olmuş, bir iki sayfa düşmüş. Onlar eklenerek beyanname tekrar baskıya gönderilecek.

TÜRK YOK, KÜRT DE YOK

Türklük kavramı ‘Yeni Türkiye Sözleşmesi’nde neden yok? Bu metin yeni anayasanın ipucu mu?

Azıcık etimoloji bilgisine sahip olan zaten Türkiye kavramı içinde hangi kimliğin bulunduğunu bilir. Bir vatandaşlık tanımı yapılırken o ülkeye ait olmakla ilgili bir tanım yapılır. ‘Stratejik Derinlik’ten sonra ‘Tarihi Derinlik’ diye bir kitap yazmayı düşünüyordum, yazamadım. Bir bölümünü yazmıştım ama sonra ‘AK Parti’ye ve Sayın Başbakanımıza zarar verir’ düşüncesiyle bıraktım. Benim ‘tarihi derinlik’ dediğim kimlik unsurlarıyla çağdaş bir anayasa arasında hissi bir bağ kurmak ve bunu modern, demokratik bir hukuk devletinin içine yerleştirmek. O yüzden dikkat ederseniz metinde kullandığım ifadeler arasında Türk yok ama Kürt de yok; Sünni yok ama Alevi de yok. Çözüm sürecini de özellikle yazmadım. Çözüm süreci konjonktürel bir şey, çözdüğünüzde biter. Bu metin istedim ki 100 sene sonra da tarihi bir referans olsun. Doğru, yanlış o metnin bir kalıcılığı olması lazım. Dikkat edin NATO’yu da kullanmadım, ‘ittifak ilişkileri ve ahde vefa’ dedim. AB’yi kullandım ama onun dışında tek bir ülke adı geçirmedim. İslam dünyasıyla ilgili sorumluluğumuzdan bahsettim ama tek tek ülkelerden bahsetmedim.

Haberin Devamı



Birlikte resim istemedi

ERİVAN’a gittim. (Aralık 2013) Resim çektireceğiz Ermeni Dışişleri Bakanı Edward Nalbantyan’la. Yahu resim çektirmiyor. Neden bizde ilk günah şeyi var anlamıyorum. Mutlaka neden bizim suçlu olmamız gerekiyor? İlla ki ‘Biz tarihin gördüğü en vahşi milletiz’ diye bir itiraf bekliyorlarsa önce bu şehirdeki Ermeni mahalleleri buna isyan eder. Etyen Bey’i ben bilerek Ermeni kimliği dolayısıyla başdanışman yaptım. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Markar’ı aday gösterdik. CHP de, HDP de aday gösterdiler. Biz adım attığımız için cesaret gösterdiler.

Eminönü çıkarması

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’ne giderken Eminönü Meydanı’nda araçtan indi. Vatandaşlarla el sıkışan Davutoğlu, engel olan korumalara da “Bırakın çocuklar ya çekilin” diye engel oldu. Vatandaşların fotoğraf çektirme ve el sıkışma isteklerinin hiçbirini geri çevirmeyen Davutoğlu, daha sonra Galata Köprüsü’nde yürüdü. Amatör bir balıkçı ile sohbet eden Davutoğlu, bir süre oltayı tuttu. Turistler ile İngilizce ve Arapça konuşan Davutoğlu, öğrencilerin fotoğraf çekme isteğini de kırmadı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!