Yargıtay Başkan Alkan'ın konuşmasının tam metni

Güncelleme Tarihi:

Yargıtay Başkan Alkanın konuşmasının tam metni
Oluşturulma Tarihi: Eylül 01, 2014 10:53

İşte adli yılın açılışında konuşan Yargıtay Başkanı Ali Alkan'ın konuşmasının tam metni:

Haberin Devamı

Yargıtay Birinci Başkanı

1 Eylül 2014Saygıdeğer Konuklar,

Kıymetli Meslektaşlarım,

Basınımızın Değerli Temsilcileri;

1943 yılından beri süregelen ve bu sene 71’incisini

düzenlediğimiz Adli Yıl Açış Töreninde, sizleri aramızda

görmekten mutluluk duyuyor, 2014-2015 adli yılını,

ülkemize adalet, barış ve huzur getirmesi dileğiyle

açıyorum.

Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyor,

bu vesileyle bize Cumhuriyetimizi armağan eden Ulu Önder

Atatürk ve aziz şehitlerimizi rahmet ve şükran duygularıyla

anıyorum.

Geçen yıl yitirdiğimiz değerli meslektaşlarımızı

rahmetle anıyor, emeklilik ya da başka sebeplerle aramızdan

ayrılanlara Türk Yargısına yapmış oldukları hizmetleri

nedeniyle teşekkür ediyor, bundan sonraki yaşamlarında

sağlık ve mutluluklar diliyorum.

Haberin Devamı

KİŞİLER GEÇİCİ MAKAMLAR KALICI

Devlet işlerinde kişilerin geçici, makamların ise kalıcı

olduğu gerçeği “Mahkeme kadıya mülk değildir” özdeyişi

ile kültürümüzde çok güzel bir şekilde ifade edilmiştir. 4 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

Dolayısıyla burada dile getireceğim hususlar yargının görev

ve sorumluluklarına yönelik sorun ve isteklere ilişkindir. Bu

istek ve eleştiriler şahıstan şahsa değil, makamdan makama

iletilen hususlar olarak değerlendirilmelidir.

Sayın Konuklar,

İnsanların bir toprak parçası üzerinde tesis ettikleri

egemenliğin meşruiyeti ve modern anlamda devlet olarak

kabulü hukuk ile mümkündür.

Tarih boyunca devletin, kendi sınırını zorlayan

karakteri ile hukukun, adaleti sağlamak, hak ve özgürlükleri

korumak için sınırlayan ve denetleyen yapısı çatışmış,

çatışmanın getirdiği arayışlar insanlığı demokrasi ve hukuk

devleti dediğimiz denge ve kontrol sistemine ulaştırmıştır.

DEVLETLER ADALET ÜZERİNE KAİM OLURLAR

En üstün varlık olarak kabul edilen insanın, huzur ve

güvenliğini sağlamak için oluşturulan devletler, adalet

Haberin Devamı

üzerine kaim olurlar. Tarihte, Osmanlı Devleti gibi uzun

süre yaşamış devletlerin adil oldukları sürece varlıklarını

devam ettirdikleri bilinmektedir. Öte yandan devlet

işleyişinin sürekli ve etkin biçimde denetlenmesi devletlerin

ayakta kalmalarının önemli kriterlerinden birisidir. 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 5

Sayın Konuklar,

Anayasanın 2’nci maddesinde, Türkiye

Cumhuriyetinin demokratik, laik ve sosyal bir devlet olması

yanında “hukuk devleti” olduğu da açıkça belirtilmiştir.

Hukuk devleti, bireyi esas alan, faaliyetlerinde hukuk

kurallarına bağlı, denetlenebilen, hak ve özgürlükleri

güvence altına alan, vatandaşlarına hukuk güvenliğini

Haberin Devamı

sağlayan, yönetimde keyfiliği engelleyen ve kendisini

hukukla sınırlayan devlettir.

HUKUKU OLAN DEVLETTEN DAHA İLERİ

Hukuk devleti, hukuku olan

devletten daha ileri bir anlam ifade etmektedir. Bu anlam,

normları ve yüksek standartları sözleşmelerle kabul edilmiş

uluslararası toplumun, ya seçkin ve örnek gösterilen ya da

sorunlarını hâlâ aşamamış bir üyesi olma konusundaki bir

tercihi içermektedir.

Hukuk başlı başına bir amaç değil, adalet için bir

araçtır. Soyut bir kavram olan adalet, hukuk sistemi

içerisinde yer alan ve hukuka meşruiyetini veren temel

ilkeler üzerinde somutlaşır. Bu temel ilkeler hukukun genel

prensipleri ve insan haklarıdır. Bu ilkeler, hukuku asırdan

Haberin Devamı

asra, toplumdan topluma değişen, sübjektif ve göreceli bir 6 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

kavram olmaktan çıkararak ona evrensel bir adalet anlayışı

üzerinde objektif varlığını kazandırır.

Hukuk, nihayetinde birey, toplum ve devlet

arasındaki ilişkileri düzenleyen bir mekanizma sunar. Bu

düzen öncelikle kuvvetler ayrılığı ile sonra uluslararası

güvencelere bağlanmış insan haklarını koruma

mekanizmaları ile sağlanır.

DEVLETİN RIZASI İLE SINIR ÇİZER

Birincisi devlete, devlet içinde

bir sınırlama oluştururken, ikincisi devlete yine devletin

rızası ile dışarıdan bir sınır çizer. Günümüzün modern

devletleri için her iki tür sınırlama da devletin hukuk

Haberin Devamı

içerisinde kalmasının en büyük güvencesidir.

Hukuk devletinde bir davranışın karşılığı, kamu

görevlilerinin keyfi tutumlarına veya konjonktüre göre değil

önceden belirlenmiş açık, anlaşılır ve herkese eşit uygulanan

kurallar çerçevesinde görülür. Hukuki güvenlik ilkesi bu

koşullar altında sağlanır.

Sayın Konuklar,

Hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesi, insan

haklarının güvence altına alınması ve özgürlüklerin

korunması ancak demokratik rejimlerde mümkündür. 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 7

Demokrasinin vazgeçilmez ilkelerinden birisi de kuvvetler

ayrılığıdır.

İŞ BÖLÜMÜ VE İŞBİRLİĞİ İÇERİSİNDE

Anayasamızca da benimsenmiş olan kuvvetler ayrılığı

ilkesi, egemenlik yetkisinin devlet erkleri arasında

hiyerarşik olarak değil işbölümü ve işbirliği içerisinde

kullanılması olarak tanımlanmıştır. Bu ilke devlette farklı

erklerin bulunduğu, özgürlüklerin güvence altına

alınabilmesi için de bu erklerin birbirinden ayrı ve müstakil

organlara verilmesi gerektiği düşüncesine dayanmaktadır.

Yasama, yürütme ve yargı erkleri önceleri tek bir otorite

tarafından kullanılırken; demokrasi düşüncesinin

gelişmesiyle erklerin birbirinden bağımsız çalışması olgusu

gerçekleşmiştir. Bu ilkenin temel amacı, egemenliğin bir

kimsede, bir zümrede, bir erkte toplanmasına izin

verilmemesidir.

Anayasa’ya göre “Egemenlik, kayıtsız şartsız

Milletindir”. Egemenliği Türk milleti adına doğrudan

kullanma yetkisi yalnız yasamaya hasredilmiş olmayıp yargı

da bu yetkiyi bağımsız mahkemeler aracılığıyla

kullanmaktadır. 8 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

Denetim, ileri demokrasinin teminatıdır.

HAFİFE ALMAK OLACAKTIR

Yargının bağımsızlığını ortadan kaldırmak veya yürütmeye bağlı bir

yargı oluşturmak, yargı denetiminden kaynaklanan

meşruiyeti hafife almak olacaktır. Hâlbuki yürütmenin

üstlendiği yetkinin kullanılma koşullarından ve meşruiyet

kaynaklarından biri de, millet adına karar veren bağımsız

yargı denetimidir. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan

seçimler de yargıç güvencesinde yapılmaktadır. Yargının en

küçük ilçedeki biriminden yüksek mahkemelerine kadar

kullandığı yetki, egemenlik yetkisidir. Yargı bu yetkiyi

Anayasa gereğince milletten alır ve başka bir erkin onayına

ihtiyaç duymadan millet adına kullanır.

Tarih, hukukla sınırlanmamış bir yönetimin

vatandaşları için büyük bir tehdit haline geldiğine pek çok

defa tanıklık etmiştir. Hukukun bu sınırlayıcı işlevinin tek

güvencesi kuvvetler ayrılığı ve bunun doğal sonucu olan

yargı bağımsızlığıdır. Denetim ve denge sisteminin en

önemli sacayaklarından biri olan bağımsız yargı da,

demokratik sistemlerde bireylerin hak ve özgürlüklerinin

çoğunluğun tahakkümüne karşı en büyük güvencesidir.

9 YIL BEKLENEMEZ

Yürütmenin etkisi altında olan bir yargının, keyfi ve hukuka

aykırı eylem ve işlemlere karşı gerçek bir denetim ifa etmesi 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 9

beklenemez. Böyle bir sistemde hiç kimsenin hak ve

özgürlüklerinin koruma altında olduğu da söylenemez.

Sayın Konuklar, Anayasa, yürütme organının sorumluluğu ile yargı ve

yasama organlarının sorumluluklarını birbirinden ayırmıştır.

Bütün ileri demokrasilerde olduğu gibi ülkemiz

anayasasında da yasama organı ile yargı organı doğrudan

icra organları olmadığından vicdani rahatlık içerisinde

çalışabilmeleri için birtakım hak ve yetkilerle

donatılmışlardır. Yasamanın sahip olduğu ve yasama

dokunulmazlığı olarak ifadesini bulan bu hak, yasama

üyelerinin görevlerini yaparken hiçbir baskı altında olmadan

hareket etmelerini amaçlamaktadır. Yargı erkinin sahip

olduğu hak ise yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı

olarak ifade edilmiştir.

Kuvvetler ayrılığının tabii sonucu olarak yargı erkinin

diğer erkler üzerinde denge ve denetleme görevini yerine

getirebilmesi için bağımsız olması gerekmektedir. Yargı

bağımsızlığı, hâkimlerin yasama ve yürütme dâhil hiçbir

makam, merci veya kişiden emir ve talimat almadan ve

hiçbir baskı hissetmeden Anayasaya, kanuna ve hukuka 10 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verebilmelerini

ifade eder.

O STANDARTLARI YAKALAYAMIYORUZ

1943 yılından beri yapılan adli yıl açış

konuşmalarının ortak noktasını kuvvetler ayrılığı ve yargı

bağımsızlığı oluşturmuştur. Bu konuda Anayasa ve

yasalarda düzenlemeler yapılsa da demokratik hukuk devleti

diye tanımladığımız ülkelerdeki yargı bağımsızlığı

standartlarını bir türlü yakalayamıyoruz. Yürütmenin bir

kısım temsilcileri, yetkili soruşturma makamları tarafından

verilmiş bir talimat olmadan yargıya polis operasyonu

yapılabileceğini kamuoyu önünde açıklayabilmektedir.

Yargıyı isteğe göre dizayn etmek için yargı kurumları

üzerinde baskı oluşturulmak istenmesi, yargının kendi

içerisinde yapacağı seçimlere ilişkin müdahale girişimleri

endişeyle karşılanmaktadır. Buna karşılık yargı bağımsızlığı

ve hukuk devleti olmadan gelişmiş ülke olunamayacağına

ilişkin düşünce sahiplerinin olması da bizleri

ümitlendirmektedir.

Yargı kararlarındaki hataların yine yargının kendi

denetim sistemi içerisinde giderilmesi beklenmelidir. Bu

hususlar yargı bağımsızlığına müdahale için gerekçe

yapılmamalıdır. Son zamanlarda Yargıtay Kanunu ve 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 11

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nda yapılan

değişiklikler ile yargıya müdahale girişimleri, sorunları

çözmekten çok artıracak niteliktedir.

MÜDAHALE KONULARINDA…

Yargı bağımsızlığına müdahale niteliği taşıyan

konularda, yargının susmasını ve sadece kararları ile

konuşmasını beklemek, ancak; demokrasiye, kuvvetler

ayrılığına ve hukukun üstünlüğüne gerçek anlamda

bağlılığın yaşandığı ortamlarda haklılık kazanabilir. Evet,

yargı sadece kararlarıyla konuşmalıdır. Çünkü yargının

millet adına karar verme fonksiyonu, gündelik tartışmaların

uzağında, sakin ve korunmuş bir ortamda çalışmasını

gerektirmektedir. Zira o, yasama ve yürütmeyi denetleyen

bir erk olarak mehabetini korumak durumundadır. Yargının

sükûnet ihtiyacına gerekli özen gösterilmiyorsa veya bu

ihtiyaç umursanmıyorsa, sessizliği korumak nasıl mümkün

olacaktır? Mehabet dediğimiz olgu, biraz da muhataplardan

beklenmesi gereken bir özene işaret etmez mi?

Bir yasa önerisinin yüksek yargının yere indirileceği

şeklinde sunulması, birkaç sene önce verilmiş bir Yargıtay

kararının güncel bağlamda yakışıksız bir biçimde anılması,

yargısal kararlarla kabul edilmiş olguların mevcut

olmadığının ilan edilmesi, yargının bağımsızlığı ve 12 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

tarafsızlığına gölge düşürecek yakıştırmaların alenen yapılıp

soruşturmacıya hukuka uygun tek bir delil sunulmaması,

yüksek yargı için öngörülen yapısal değişikliklerin kurumsal

görüşler alınmadan gerçekleştirilmesi, yüksek yargıdaki

muhtemel seçim süreçleri ve yüksek yargıçların seçime

ilişkin özgür tercihleri önemsenmeden takvim öngören

yasalar yapılması, Yargıtay’daki unvan ve görevler için

yıllar içinde yerleşmiş ve kabul gören sürelerin müktesepler

dikkate alınmadan ve hiçbir ihtiyaca dayanmadan

değiştirilmesi, idari nitelikli takdire bağlı tasarruflara bile

müdahale edilmesi gibi hususlar, yargıyı konuşmaya

zorlayan uygulamalar değil midir?

Hiç endişe edilmesin, genel olarak ülkemizdeki

yaklaşımın, özel olarak da içinden geçtiğimiz ortamın bir

yargıçlar devletine yol açma ihtimali; yargının, yargısal

denetimin, hâkim ve savcıların etkisizleştirildiği bir Türkiye

ihtimali yanında, pek zayıftır.

Yargının bağımsızlığı en başta yargı kurumlarının

organizasyonlarında ve işleyişinde kendini gösterir.

Yargının teşkilat yapısı ile yargısal alan; beklentilerle, ani

gelişen olaylar üzerine, makul, meşru ve haklı gerekçe

içermeden, tek taraflı olarak düzenlenebilecek bir alan 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 13

olmamalıdır. Özellikle anayasayla yargıya tanınan

demokratik seçim hakkının kullanılması sonucunda

oluşacak temsile, yeni bir yasa değişikliği ile müdahale

düşüncesi kabul edilemez.

Yargıtay 146 yıllık bir kurum olarak, kurallarla,

seçimlerle, kurullarla, müzakerelerle, yıllar içinde

oluşturduğu güçlü kurumsal yapısı ve kültürü ile en

önemlisi de iyi yetişmiş insan kaynakları ile sorunlarını

kendi içinde çözebilecek imkân, tecrübe ve kabiliyete

sahiptir. Sorunların çözümü adına, Anayasal düzen

içerisinde bir dış katkıya ihtiyaç duyulduğunda, bu ihtiyaç

kurumlar düzeyinde dile getirilecektir.

Yargı bağımsızlığı, yargının her türlü eleştiriden ve

sorgulamadan azade olduğu anlamına gelmediği gibi,

yargıyı kamusal sorumluluktan muaf tutan bir

dokunulmazlık zırhı olarak da görülmemelidir. Asıl işlevi

denetim olan yargının, denetim dışı olmak gibi bir talep ve

arayışı olamaz. Ancak bağımsızlık ile hesap verebilirlik

dengesinin iyi kurulması gerekmektedir.

Halkın, yargının hiçbir etki altında kalmadan, özenle,

bağımsız ve tarafsız bir şekilde hareket ettiğine olan inancı 14 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

sarsılmamalıdır. Bu inancın sarsılması, halkın

başvurabileceği son merci olan yargıdan hakkını

alamayacağı düşüncesiyle hukuk dışı bir takım girişimlere

başvurmasına, dolayısıyla kamu düzeninin bozulmasına

sebep olacaktır. Bugün yargıya güvenin zedelendiğini,

azaldığını söyleyenlerin, bunun nedenleri arasında yargı

bağımsızlığının önemli ölçüde azalmış olduğunu görmeleri

gerekmektedir.

Tüm devlet düzeni ile birlikte yargıda da devamlılık

ve tutarlılık esastır. Adalet nihai olarak kesinleşmiş yargı

kararlarında, kesin hükümlerde somutlaşır. Adaletin gücü ve

etkisi kesin hükmün otoritesiyle ilişkilidir. Hükümler,

aleniyet içerisinde, milletin huzurunda verilir. Neticeye etki

edebilecek bir söze ve bu sözü söyleyebilecek bir konuma

sahip olup da, bunu hükümden sonraya bırakmak; hükme,

hükmün konusuna ve ilgilendirdiği kimselere haksızlık

olacaktır.

DOĞRU BULMUYORUZ

Yargıtay’ın münferit bir kararı ele alınarak kararın

değil, kararı veren kişilerin, dairelerin ve kurulların yıkıcı

bir üslupla eleştirilmesini, eleştirilerin yıpratma kampanyası

haline dönüştürülmesini, eleştirirken de herkesin kendi

siyasi düşüncesini ölçü almasını doğru bulmuyoruz.2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 15

Yargıyı yıpratmak kimseye bir yarar sağlamaz.

Adaletin güçlü olması, hâkimler için değil herkes için

güvencedir. Bu husus hiç unutulmamalı, yargı mensupları

polemiğe zorlanmamalıdır.

Sayın Konuklar,

Hâkimlerin görevlerini adalete uygun biçimde

özgürce yapabilmeleri için, yargı bağımsızlığı yanında

hâkimlik teminatının da tam olarak sağlanması gerekir.

Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı; hâkimleri

her türlü baskı, tehdit, tavsiye ve yönlendirmeye karşı

koruma sağlayan güvencelerdir.

Hâkim bağımsızlığı ve teminatı özel önemi nedeniyle

Anayasa’da kapsamlı bir şekilde düzenlendiği gibi,

uluslararası sözleşmelerde de yer almıştır. Hâkim

bağımsızlığı ve teminatı, yargılama işlevini yerine getiren

hâkimler için bir ayrıcalık olmayıp, yargılananlar için adil

yargılanma hakkının güvencesidir. Bağımsız ve teminatlı

olmayan bir mahkemenin adalet dağıtması, hak ve

özgürlükleri koruması mümkün değildir. Adalet dağıtanların

elindeki bu güvencelerin alınması, hâkimi değil, yargı eliyle

hakkına kavuşacak insanları mağdur eder.16 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

Yargı bağımsızlığını teminat altına almak için

hâkimlere tanınan anayasal güvencenin, yürütmeden

bağımsız bir otorite tarafından hayata geçirilmesi

gerekmektedir. Bu durum, hâkimlerin karar alma

süreçlerindeki bağımsızlıklarını, görev süreleri ile coğrafi

teminatlarının güvenceye alınmasını ve ekonomik anlamda

kendilerini bağımsız hissetmelerini sağlamayı içerir.

TEMEL GEREK YARGININ TARAFSIZLIĞI

Sayın Konuklar,

Hukuk devletinin temel gereklerinden birisi de

yargının tarafsızlığıdır. Tarafsızlık, hâkimin baskı altında

kalmadan, etkilere kapalı, objektif olarak yargılama

yapması, hukuka ve vicdanına göre karar vermesidir. Bu

anlamda tarafsızlık herkes için bir güvencedir. Hâkim,

önüne gelen davada görüş ve inançlarından sıyrılarak

günlük siyasetin ve tartışmaların etkisinden uzak kalarak

karar vermelidir.

Hâkimler de bu toplumun içinde yaşamaktadırlar. Bu

nedenle farklı görüş ve tercihlerinin olması doğaldır. Ancak,

hâkimler bu bireysel düşüncelerinin etkisiyle karar veremez

ve siyasal düşüncelerini kararlarına yansıtamazlar.

Hâkimler, tarafsız oldukları kadar özel ve mesleki 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 17

yaşamlarındaki davranış ve söylemleri ile de tarafsız

görünmek zorundadırlar. Hâkimlerin siyasallaşması,

siyasallaştırılmak istenmesi veya siyasete konu yapılması,

görevlerine yansıtmadıkları bireysel görüşlerinden dolayı

ayrımcılığa tabi tutulması hukuk devletinde kabul edilemez.

Hâkim ve savcılar, menfaat ve baskı gruplarından herhangi

bir beklentiyle de karar veremezler.

Yargının tarafsızlığının sağlanması öncelikle yargı

görevini yerine getirenlerin sorumluluğundadır. Bununla

birlikte yasama ve yürütme erklerinin temsilcileri de

hakimlerin tarafsızlığı konusunda şüphe uyandırabilecek her

türlü beyanattan kaçınmalıdırlar. Tarafsızlığın zedelendiği

bir ortamda verilen kararlara güvenilemeyeceği için adalet

duygusu tatmin olmayacaktır.

HER ÖNEMLİ DÜŞÜNCE AZINLIK DÜŞÜNCESİDİR

Sayın Konuklar,

Demokrasi, sadece bir kişi bile olsa her düşüncenin

kendisini ifade imkânına ortam sağlanan bir rejimdir.

Unutulmamalıdır ki her önemli ve büyük düşünce ortaya

çıktığı çağın azınlık düşüncesidir. Hiçbir düşünce topyekûn

olarak doğmamış ve hemen kabul görmemiştir. Otoriter

yönetimlerin en fazla karşısında durdukları özgürlük, ifade 18 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

özgürlüğü olmuştur. Bazılarına göre ifade özgürlüğü,

hoşlarına gidecek sözlerin söylenmesinden ibaret olsa da bu

özgürlük, sadece hoşa giden ifadeler için değil; en fazla da

yadırganan ifadeler yönünden bir güvencenin sağlanmasıdır.

İfade özgürlüğünün bulunmadığı bir yerde demokratik

süreçlerin işlemesi imkânsızdır.

İfade özgürlüğü de sınırsız bir hak değildir. Bu

sınırlar siyasi iktidarların ifade özgürlüğü karşısındaki

tutumlarına göre değil; uluslararası bir mutabakatın meşru

saydığı gerekçelere bağlı olarak tayin edilir. Türkiye'nin

tarafı olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri, ifade

özgürlüğü hakkının sınırlarını şimdiye kadar oluşturmuş

olduğu bir içtihadi hukuk zenginliği ile belirlemiştir. Ne var

ki uluslararası hukukun kriterleri gözetildiğinde ülkemizin

arzulanan bir yerde olmadığı açıktır.

Siyasi iktidarlar, ulusal güvenlik, kamu düzeni gibi

gerekçelerle bu hakkın kullanılmasını engelleme

eğilimindedirler. Hâlbuki ifade özgürlüğü demokratik bir

sistemde iktidarı denetlemenin en önemli araçlarından

birisidir. Bu yönüyle özgür basının da varlığı başta olmak

üzere aykırı düşüncelerin ifade edilmesi sağlıklı bir işleyiş

için de sigorta niteliğindedir. Dolayısıyla, ifade 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 19

özgürlüğünün en geniş tanındığı alan, devlete, kurumlarına

ve politikalarına karşı yöneltilen eleştirilerdir. Bundan sonra

da, siyasilerin ve kamusal kişiliklerin kamusal tartışma

platformunu ilgilendiren tüm düşünce ve yaşam alanları

gelmektedir.

Sayın Konuklar,

“Adalet, devlet düzeninin temelidir” deyişinin

ışığında hukuk düzenimize ilişkin yaşanılan diğer bir kısım

sorunlara da değinmek istiyorum.

Son dönemde yaygın olarak yapılan haber ve

yorumlarda adalete olan güvenin ve inancın azaldığından

bahsedilmekte ve bunu yansıtan istatistiki bilgiler

yayımlanmaktadır.

ALGISINI VE İNANCINI OLUŞTURMAKTADIR

Ancak bu güven eksikliğinin nedenleri

üzerinde hiç durulmamakta, güvensizliği dile getiren

kesimlerin bu konuda ne gibi olumsuz etkilerinin olduğu

değerlendirilmemektedir. Mahkemeler ve kararları kanunla

teminat altında olduğu halde kamuoyunda açık ve aleni bir

şekilde sert ve yıkıcı bir üslupla eleştirilebilmektedir. Bu

durum; mahkemelerin sanki kanuna ve delillere göre değil

de konjonktüre göre kararlar veriyormuş algısı ve inancını

oluşturmaktadır.20 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

Hukuki güvenlik ilkesinin hayata geçirilmesi ve

korunması, hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağına ve

Anayasaya sadakatten ayrılmayacağına ant içmiş yasama ve

yürütme mensupları ile “Anayasaya, kanuna ve hukuka

uygun olarak vicdani kanaatine göre hüküm verecek olan”

yargı mensuplarının ödevidir.

Sayın Konuklar,

“Yasalar soyut ve genel olarak hazırlanır” temel

hukuk ilkesine karşın özel amaçla yasa çıkarma anlayışı,

aynı yasalarda sık sık değişiklikler yapılması ve yasalar

çıkarılırken anayasaya uygunluğu konusunda gerekli özenin

gösterilmemesi adalete olan güveni sarsmakta, yargı ve

yönetimde de tıkanmalara neden olmaktadır. Bu, ülkemizin

ve milletimizin barışı ve huzuru için tehlikeli bir durumdur.

Yargı, yürürlükteki yasalara göre, belge ve delillere

bakarak kararını verir. Buna rağmen kesinleşmiş mahkeme

kararları dosya içerikleri bilinmeden siyasi mülahazalarla

tenkit edilmektedir.

Hukuk sistemimizde yaşanılan bu olumsuzluklar

yıllardır üye olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği ve diğer 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 21

demokratik ülkelerce de izlenmekte, diplomatik bir şekilde

yapılan uyarıların ülkemiz hakkında hazırlanan uluslararası

raporlara yansımaları görülmektedir.

Sayın Konuklar,

Yargının, seçilmiş organları denetlemesinin vesayet

olarak algılanması da doğru değildir. Vesayet, kendi

görevini tam ve layıkıyla yerine getiremeyeceği düşünülen

kişi veya kurumlara bir temsilci atanmasıdır. Hukuk

devletinin olmazsa olmaz şartı yargısal denetim; yargısal

denetimin olmazsa olmazı ise, verilen yargı kararının

gereklerinin yerine getirilmesidir. Başka bir deyişle, yargısal

denetim sürecinde ve sonucunda verilen yargı kararları

uygulanmadıkça, gerçek anlamda bir hukuk devletinden

bahsetmek mümkün değildir.

Yargı kararları, hak arama özgürlüğünün somut

yansımasıdır. Hak arama özgürlüğü, yargı kararları ile

korunan bir hakkın sahibine kazandırılması ile gerçekleşir.

Yargı kararları, hukuka aykırılığın saptandığı birer belge

olmaktan ibaret olmayıp uygulanmak için vardır ve

uygulanması zorunludur.22 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

FIRSAT YİNE KAÇTI

Sayın Konuklar,

Ülkemiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi aritmetiği,

temsil oranı ve sosyal mutabakat bakımından yıllar sonra

yakalamış olduğu yeni bir Anayasa yapma fırsatını maalesef

yine kaçırmıştır. Bir yandan, Anayasayı pek çok

olumsuzluğun kaynağı olarak göstermek, diğer yandan yeni

bir Anayasa yapma konusunda yeterince istekli olmamak

tutarlı görünmemekte, olumsuzluklardan kurtulmak yerine

onlardan yararlanma tercihini akla getirmektedir.

Demokratik Anayasa kavramının ruhuna uygun, hak ve

özgürlükleri esas alan, kuvvetler ayrılığı vurgusu güçlü,

yargı bağımsızlığı ve yargı denetimi güçlendirilmiş, azınlık

haklarını koruyan, çoğulcu bir mutabakatla oluşacak yeni

Anayasaya, toplumsal barış ve huzurumuz, dirlik ve

düzenimiz, demokrasimiz açısından her zamankinden daha

çok ihtiyacımız vardır. Böyle bir Anayasa yeni bir toplumsal

sinerjinin dinamiği olacaktır.

Sayın Konuklar,

Önceki yıllarda da dikkat çektiğimiz ve bir asayiş

sorunu olmanın ötesinde cinsiyet ayrımcılığına dayalı bir

insan hakları sorunu olarak ele alınması gereken kadına 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 23

karşı şiddet olgusu ve her türlü çocuk istismarı maalesef

ciddiyetini korumaktadır. Gençliğimizi tehdit eden

uyuşturucu kullanımı giderek artmakta, kullanım yaşı hızla

düşmekte ve kullanıcılara yönelik tedavi hizmetleri, bir

mahkeme ilamına bağlı olduğunda bile etkin

olamamaktadır.

Mülkiyet hakkını ilgilendiren hırsızlık suçları ile iş ve

çalışma hayatını ilgilendiren hukuksal uyuşmazlıklara

ilişkin davaların sayısı da hızla artmakta, Yargıtay'daki iş

yükünün ciddi bir kısmını bu tür davalar teşkil etmektedir.

Dava sayısı üzerinden izleyebildiğimiz bu artışlar nedeniyle,

toplumsal sorunlarımızın niteliği ve özellikle de hak

duygumuzun aşınmasına ilişkin olarak düşünmeli ve

yüzümüzü sorunun asıl kaynağına, özellikle eğitime bakan

yönüne çevirmeliyiz.

Sayın Konuklar,

Yargıtay'ın iş yükünden de kısaca bahsetmek isterim.

Sıklıkla vurguladığımız gibi adaletin gecikmesi toplumsal

huzuru bozmaktadır. Oysa hukukun temel amacı toplumda

barışı tesis etmektir. Son üç yıldaki yoğun çalışma

tempomuza hız kesmeden devam etmekteyiz. Geçen yıllarda 24 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

da örnek verdiğim Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin boşanma

davaları hakkında karar verme süresi 2010 yılında iki yıl,

2011 yılında bir buçuk yıl, 2012 yılında dokuz ay, 2013

yılında altı ay iken bu yıl itibariyle dört ay gibi makul bir

süreye gelmiş durumdadır.

Rakamlarla ifade etmek gerekirse Yargıtay’da 2008-

2010 yılları arasında yıllık ortalama çıkan dosya sayısı

550.000’lerde iken 2011 yılında yapılan değişikliklerden

sonra bu sayı 900.000’lere ulaşmıştır. 2014 yılına devreden

dosya sayısı 520.000 olup eğer dairelerimiz 2011 yılında

yapılan değişiklikler doğrultusunda çalışmalarını

artırmasaydı bu sayı 1.500.000’i aşmış olacaktı. Bu

vesileyle tüm Yargıtay çalışanlarına teşekkür ediyorum.

Son üç yılda yaklaşık % 40 oranında artan dosya

sayısına karşılık, Yargıtay olarak inceleme süreleri

konusunda ulaştığımız standartlardan geriye gitmeme çabası

içerisindeyiz. Yapılan açıklamalara göre 2014 yılı Kasım

ayında Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle

Yargıtay'a gelecek dosya sayılarında önemli bir azalmanın

olacağı muhakkak ise de; Bölge Adliye Mahkemeleri

yönüyle benzer sorunların bir iki yıl içerisinde yaşanması

ihtimali çok yüksektir.

BEŞTE BİRİ ÖNÜMÜZE GELMEKTE

Gerek ülkemiz ölçeğinde gerekse 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 25

daha küçük ölçekteki yargı sistemlerinde uyuşmazlıklar ilk

aşamada ve yüksek oranlarda arabuluculuk, uzlaşma ve

tahkim gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ile

sonuçlanmaktadır. Bu iş yükü sorununun azaltılması için

alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının etkin bir şekilde

uygulamaya konulması gerekmektedir.

Yargıtay'ın içtihat üretme ve uygulama birliğini

sağlama temel görevini yerine getirebilmesi için uygun

şartların sağlanması önemlidir. Bu gün itibariyle ilk derece

mahkemelerinde açılan dava dosyalarının yaklaşık beşte biri

önümüze gelmekte ve son denetim mercii olarak burada

çözümlenmektedir. Gelen bu dosyalar arasında nitelik

itibariyle temyiz incelemesinden geçmesi mutlak zorunluluk

içeren uyuşmazlıklar olduğu gibi hem nitelik hem de nicelik

olarak ilk aşamada sonuçlanması gereken uyuşmazlıklar da

bulunmaktadır. Enerjimizin oldukça fazla miktarı, doğru

filtreleme olmamasından dolayı bu ikinci tür dosyalara

harcanmaktadır. Sistemin verimli olarak çalışma ortamına

kavuşmasının gerekliliği çok açıktır.

Yargıtay Başkanlığı verdiği kararlarda şeffaflığı ve

uygulama birliğini sağlamak amacıyla icra iflas hukukuna

ilişkin 200.000’i aşkın kararı kişisel verilerden temizleyerek 26 Ali ALKAN – Yargıtay Birinci Başkanı

herkesin erişimine açmış olup, bu çalışma diğer dava

türlerine ilişkin kararlar için de sürdürülmektedir. 1975-

2012 yılları arasındaki Yargıtay Kararları Dergisi’nin

tamamı internet ortamında erişime açılmıştır. Ayrıca

ilgililere de internet üzerinden siyasi parti üyelik kaydı

sorgulama, tebliğnamelere ve Yargıtay kararlarına erişim

imkânı sunulmuştur. Ceza Genel Kurulu ve Hukuk Genel

Kurulu kararlarının tamamı yayımlanmaktadır.

Başta ilk derece mahkemelerinde görev yapanlar

olmak üzere tüm meslektaşlarıma sesleniyorum.

Hâkim ve savcı olmak, bizim için en büyük onur ve

şeref kaynağıdır.

BAŞINIZI DİK TUTUNUZ

Hiçbir makama, unvana ve göreve tamah

ve tenezzül etmeyiniz. Yargının hepimizin bildiği iç

sorunlarını kendi içinizde, kendiniz çözünüz. Görevinize ve

temsilinize müdahale ettirmeyiniz. Bağımsızlık ve

teminatınıza el uzatan hiçbir çözüme rıza göstermeyiniz,

başınızı dik tutunuz. Sizler, ülkemizin farklı köşelerinde,

üstün vasıflarınız, mütevazı yaşamınız ve vicdanlarınızdan

süzdüğünüz kararlarınızla, yargının yüz akısınız. Mesleki

dayanışmanızı ortaya koyma biçimlerinizi, çok sesliliğinizi

ve mesleki örgütlenmelerinizi takdirle izliyor, sizleri sevgi

ve saygıyla kucaklıyorum. 2014 – 2015 Adli Yıl Açış Konuşması 27

Yargının tüm kademelerinde görev yapmakta olan

çalışanlara 2013-2014 yılında gösterdikleri üstün gayret ve

çabaları nedeniyle teşekkür ediyorum. Yeni adli yılın yargı

bağımsızlığı ve hukuk güvenliği adına daha güzel günler

getirmesi dileğiyle açılışımıza onur veren konuklarımıza ve

meslektaşlarıma en derin saygılarımı sunuyorum.

01.09.2014

Ali ALKAN

Yargıtay Başkanı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!