Alman disiplini etkisi

Güncelleme Tarihi:

Alman disiplini etkisi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2014 02:13

2011 seçimlerinde memleketi Konya’dan milletvekili seçilerek, ‘dışarıdan atanmış bakan’ sıfatından kurtulan Davutoğlu’nun yakın çevresine göre bu kadar aktif olmasının nedenlerinden birisi, 1959 yılında doğduğu Torosların eteklerinde kurulmuş sarp kayalıklarla kuşatılmış tipik bir Türkmen kasabası olan Konya-Taşkent’in coğrafyasındaki yaşam mücadelesi.

Haberin Devamı

Annesi Memnune Hanım öldüğünde Ahmet Davutoğlu henüz 4 yaşındaydı. Babası Mehmet Bey, Taşkent’te nakliye işleri ve kunduracılıkla uğraşıyordu. Kısa zamanda yeniden evlendi. Babasının tek oğlu olan Ahmet Davutoğlu, Sefure Hanım’ı benimsedi. Ona hep ‘Anne’ diye seslendi. Onu oğlu olarak gören Sefure Hanım da Memnune Hanım’ın ölümünü unutamadığı için Davutoğlu’nun doktor olması hayalini kuruyordu. Ama o yatılı okula girdiği 12 yaşından itibaren dünya klasiklerinin kendisine açtığı yoldan gidip hayalleriyle baş başa kalacaktı.

MARKSİST LİTERATÜR

Alman disiplini ve kültürüyle yoğrulduğu İstanbul Erkek Lisesi’nde edindiği ‘Alman bakışı’ belki de kritik müzakere masalarında kendince doğru bildiğini açıkça söylemesinde önemli etkenlerden birisiydi. Liseden sonra, hayat planının ilk adımı Boğaziçi Üniversitesi’nde sosyal bilimler okumaya karar vermesi de tarihle yüzleşmede vardığı noktadan kaynaklanıyordu. Okuma denince ayrım yapmadı. Marksist literatürün temel eserlerini de okudu. Stalin’in ‘Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm’ kitabını okuduğu sırada orta 3’teydi. Altını çizip, sayfaların kenarına notlar alarak dikkatle okuduğu kitabı, özenle saklayacaktı yıllarca. Ancak Marksist olmadı. Mekanik buldu bu ideolojiyi. Boğaziçi, yeni bir kültürel yüzleşmeydi onun için. 1977’de bitirdiği İstanbul Erkek lisesi gibi, Boğaziçi Üniversitesi’nde de sol hareketler etkiliydi. Temel farklılık ise Boğaziçi’nde Amerikan kültürünün hâkimiyetiydi. Almanların o katı disiplin anlayışından eser yoktu burada. Ama Davutoğlu, benimsediği Alman disiplinini terk etmedi. Boğaziçi’nde çok sevmediği hem iktisat, çok sevdiği ve bir daha kopamadığı siyaset biliminden mezun oldu.

Haberin Devamı

HOCASI ŞERİF MARDİN

Üniversite sonrasında hiç tereddüt etmeden ‘bilimadamlığı’ planına devam etti. Doktorasını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamladı. Prof. Dr. Şerif Mardin tez hocası oldu. 1986’da başladığı tezini daha bitirmeden özet bir makale olarak üniversitenin akademik dergisinde yayınlattı. Akademisyenliği, “Nasıl ölmek istersiniz?” sorusuna, “Ders verirken” diye yanıt verecek kadar çok seviyordu. 1989 Kasımı’nda 2 teklif birden aldı. Tekliflerin biri Amerika’dan, diğeri ise Malezya’dan geliyordu. 1984’te evlendiği jinekolog olan Sare Hanım da desteğini verince, 1986’da doğmuş ilk kızı Sefure ve 1988’de doğmuş 2’nci kızı Memnune ile birlikte Malezya’nın yolu tutuldu. Daha sonra aileye Mehmet ve Hacer Büke katıldı. Hiçbir çocuğunu ayırt etmedi ama en küçük kızı Hacer Büke’nin özellikle Dışişleri Bakanı olduktan sonra çoğu zaman sabaha karşı eve gelmesine isyanı ve Erdoğan’a “Tayyip Amca babamı bakan yapma” diye notlar yazması onu çok etkileyecekti. 1990’ın ilk aylarında Davutoğlu, Kuala Lumpur’da İslam Konferansı Örgütü’nün kurduğu Uluslararası İslam Üniversitesi’nde ilk derslerine girmeye başladı. 2 yıl için gittiği Malezya’dan 1995’te ayrıldı. Türkiye’ye döndükten kısa bir süre sonra Marmara Üniversitesi’nde göreve başladı. 1999’da profesör olduktan sonra Beykent Üniversitesi’ne geçti. ‘Stratejik Derinlik’ kitabı üniversitedeyken yayınladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!