26 medeniyeti içinde barındırıyor

Güncelleme Tarihi:

26 medeniyeti içinde barındırıyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 22, 2002 11:12

Savunma amaçlı olarak yapılan Diyarbakır Surları, üzerinde 26 medeniyete ait taşıdığı kitabelerle 2 bin yılı aşkın tarihi aydınlatıyor. Hangi tarihte yapıldığı kesin olarak bilinmeyen ancak ilk olarak M.S 349 yılında Roma İmparatoru Konstantin tarafından restore edilen surlar, yer yer 14 metre yüksekliğe kadar çıkan toplam 82 burçtan oluşuyor.

2 kat üzerine inşa edilen ve 4 ana kapısı ile kentin dış bağlantısını sağlayan surların alt katları genel olarak ambar, üst katları ise kentin güvenliğini sağlayan askerlerin karargahları olarak kullanılmış.

Yaklaşık 6 metre yüksekliğindeki demir kapıların yer aldığı kapılara tarihi süreçte bağlantılarını sağladıkları kentlerin imi verilmiş. Bunlardan batıya açılan kapıya Rum Kapısı (Urfa Kapı), kuzeye açılana Harput Kapısı (Dağ Kapı), güneye açılan kapıya Tell Kapı (Mardin Kapı), doğuya açılana ise Su-Dicle-Şat Kapısı (Yeni Kapı)isimleri verilmiş.

Havadan görünüşü ile kenti bir ''kalkan balığı'' biçiminde çevreleyen Diyarbakır Surları tarihi süreç içerisinde ev sahipliği yaptığı 26 medeniyetin izlerini taşıyor. Dünyanın en büyük ''kalesi'' olarak günümüze kadar ayakta kalan tarihi surların üzerinde bu medeniyetlere ait binin üzerinde kitabenin yanı sıra çok sayıda figür, kabartma ve motifler yer alıyor.

KİTABELER MÜZESİ

Araştırmacı Sıddık Algül, Diyarbakır surlarının uzunluk bakımından Çin Seddi'nden sonra dünyada 2. sırada yer aldığını belirtti. Çin Seddi'nin adeta bir ''bahçe duvarını'' andırdığını, estetik bir özelliğinin olmadığını ifade eden Algül, Diyarbakır Surları'nın bunedenle Çin Seddin'den çok üstün olduğunu kaydetti.

Algül, toplam 82 burçtan oluşan surlardaki en önemli burçların Benu-Sen (Ulu Beden-Evli Beden), Yedi Kardeş, Keçi, Fındık, Melikşah, Selçuklu, Leblebikıran ve Dağkapı burçları olduğunu bildirerek, şöyle dedi:

''Bu burçlarda kitabeler, motifler, güneş ve yıldız sembolleri, kaplan, boğa, çift başlı kartal, akrep, at, silah, meyve ve tahıl kabartmaları sert bazalt taşları üzerinde yer alıyor.

Bu özelliği için Fransız yazar Albert Gabriel; (Diyarbakır Surları tek başına bir kitabeler müzesi sayılabilir) derken, Seyyah olan Nasırı Hüsrev ise (Ben dünyanın dört bucağında birçok kentler ve kaleler gördüm. Ama, yeryüzünde hiç bir ülkede Diyarbekir Kalesi'ne benzer ne bir kale gördüm. Ne de başka bir yerde onun gibi bir kale gördüm diyeni de gördüm) demiştir. Bu 2 görüş surların önemini ortaya koyuyor.''

Kenti korumak amacıyla yapılan surların tarihsel süreç içerisinde farklı amaçlar için kullanıldı. Keçi Burcu'nun ''tapınak'' olarak kullanılırken, halk arasında Ulu Beden Burcu'nun genelev olarak kullanıldığı söylentileri halk arasında yer alıyor.

Algül, Ulu Beden Burcu'nun kalkan balığını andıran surların kuyruğunun alt ucunu oluşturduğunu ve bu burcun Artuklu Hükümdarı Melik Salih adına 1208 yılında Ebu-L-Feth Mahmut'un buyruğu ile yaptırıldığını anlatarak, şöyle konuştu:

''Bu burca halk arasında Ben-u Sen ve Evli Beden adı da veriliyor.Ulu Beden Burcu, diğer burçlar gibi tarih boyunca çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Kitablerden fakir ailelerin buraya yerleştirilerek barınmalarının sağlandığını öğreniyoruz. Bu burcun genelev olarak da kullanıldığı söylentileri var. Ancak, hiç bir kaynakta böyle birşey yer almıyor.''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!